Başbakan Erdoğan ile savaşın eşiğine geldik

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Dün, 1 Eylül Dünya Barış Günü kutlanırken, bugün Türkiye ve bulunduğumuz bölge olarak savaşa en yakın günlerimizi yaşıyoruz neredeyse

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve tayfası yüzünden.

Zira Arutz Sheva adlı bir İsrail sitesi, ABD’nin askeri müdahalesi durumunda Suriye’nin misilleme olarak Türkiye ve Kıbrıs’taki bazı potansiyel hedefleri vurabileceğini duyurdu.

Söz konusu site, potansiyel hedefler listesinin Suriye devlet medyasında yayınlandığını da açıkladı.

                                                               ***

Arkadaşlarıma her seferinde, “Başbakan Erdoğan’ın derdi ne? Kendi içimizde bu kadar demokrasi, insan hakları, hukuk, açlık, yoksulluk sorunu ve devlet terörü söz konusu iken, Başbakan Erdoğan neden Suriye’de, Mısır’da insan hakları, demokrasi havarisi kesilip, kendi gözündeki merteği görmezlikten geliyor” diye soruyorum.

Onlar da bana, “Bölgesel bir aktör olmayı, yeniden şekillenecek Ortadoğu’da söz sahibi bir siyasetçi olmayı hedefliyor” diye yanıt veriyorlar.

Eee.. Güzel bir hedef, hayırlı olsun da Başbakan Erdoğan’ın böyle bir rolüne kim izin ve fırsat verecek?

Müslüman Kardeşler gibi silahlı islami bir terör örgütünü destekleyerek, onların eteğine yapışarak mı elde edecek bu konumu?

                                                               ***

Suriye’de iç çatışmalar başladığından beri Özgür Suriye Ordusu’nun tüm üst düzey komutanları burada, Antep’te.

Muhaliflerin tüm silahları, cephaneleri buradan gidiyor.

Hatta defalarca açıklanmadı mı, “Muhalifler sabah gidip Suriye’de savaşıyor, akşam Türkiye’ye geçip uyuyor” diye.

Muhaliflerin tek radyo kanalına Antep’ten yayın yaptırılıyor.

Muhalif generaller, AKP’nin güdümünde burada toplanıyor.

Akın akın gelen Suriyeliler yüzünden başta Gaziantep olmak üzere sınır kentlerinde huzur kalmadı. Kent nüfusu 1 milyon 400  bin olan Gaziantep’te 400-500 bin civarında Suriyeli’nin yaşadığından söz ediliyor.

Sonra kamplarda barındırılıp, dünyanın parasının akıtıldığı mültecileri de hesaba katarsak, Türkiye çok ciddi bir yük ve sorumluluk altında.

                                                               ***

Arutz Sheva adlı internet sitesi haberinde, “Bir zamanlar, Esad rejimi ve onun İranlı destekçilerinin yükselen bir müttefiki olan Türkiye, Suriye’deki iç savaşın patlamasının ardından isyancı hareketi desteklemek üzere taraf değiştirdi” denilirken, “Türk Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İslamcı AKP Partisi, Özgür Suriye Ordusu’nun birçok taburu üzerinde kayda değer bir nüfuzu olan Müslüman Kardeşler’e çok yakın. (Erdoğan’ın) hükümeti de, bir dizi İslamcı isyancı gruba destek ve barınak sağlıyor” saptamasında bulunuyor.

Yani şimdi Tanrı aşkına!

Bir gurup islamcı teröriste destek ve barınak sağlanarak mı bölgesel aktör olunacak?

                                                               ***

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da “Komşularla sıfır sorun” lafını hatırlatanlara karşı bugün, “Biz komşularla sıfır sorun dediysek halklarla sıfır sorun” demek istedik diye kıvırtıyor ya.

Komşulardan hangisinin halkı, AKP iktidarının yönetimindeki Türkiye’yi seviyor doğrusu çok merak ettim.

Mesela en yakından burnumuzu soktuğumuz Suriye’den başlayalım.

                                                               ***

Suriye halkı Türkiye’yi, dolayısıyla Recep Tayyip Erdoğan’ı seviyor mu?

Ne münasebet!

ABD’nin maşası olup, ülkemizi mahvettiniz” diye bakıyorlar bize.

Ya İran? İran halkı seviyor mu Türkiye’yi, Recep Tayyip Erdoğan’ı, Ahmet Davutoğlu’nu?

Ne gezeer?

Peki Irak?

Irak halkı, halkları ile çok mu dost ve sorunsuzuz?

Sonra Ermenistan’la kapılar açılacak, barış saçılacak havasını kaç gün sürdürebildiniz?

Ermenistan halkı bizi pek mi sever, sayar, takdir eder mesela?

Eder mi, edebilir mi?

Ne bileyim belki de Yunan halkı Recep Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu’nun hasretinden yanıp, kahroluyordur da bizim haberimiz yoktur!

                                                               ***

Kendi ülkesinde hakkın, hukukun, demokrasinin, özgürlüklerin, insan haklarının aktörü olamayan adam, bölgesel aktör olacak öyle mi?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Başbakan Erdoğan ile savaşın eşiğine geldik