PAKET

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Her insan gibi benimde çocukluğumda mahallede arkadaşlarımla çeşitli oyunlar oynardık. Oyunları aslında biz kendimiz yaratırdık. Mahallede dokuz yassı taş veya kiremit parçasını üst üste koyar bir mesafeden ufak topumuzla onu yıkmak isterdik. Bu oyun gibi daha neler icat ederdik. Bu gün genç nesil bu yaratıcılık gerektiren oyun üretmekten uzak bir nesil olarak yetişmekte.
Kuruyan ağaç dallarından bir küçük birde uzun çomak ile adına çelik çomak dediğimiz oyunu oynardık. Kimi zaman çomakla çelik sopasına o kadar orantısız vurulduktan yakında bulunan bir evin camına isabet ettiğinde cam kırılır, biz ortadan yok olurduk. Hiç bir çocuk bu oyunda kırdığı camdan dolayı ceza almazdı.
Birde çember çevirirdik . Tam daire bir tel çember yapar onu yürütecek başka bir telden U şeklinde kulp yapar çemberi bu kulpla yürütüldük. Çember gider biz peşinden koşardık. Bu yokuş aşağıya veya düz yolda oynadığımız oyundan pek zevk almadık amma oyun oyundu.
Birde otomobillerin debriyaj bilyeleri vardı , tamirhanelerde bozulmuş olanları çöpe atarlardı. Bizde topladığımız bu dönen iki çelik içinde bilyelerden oluşan bağımsız dönen düzenekten, tornet dediğimiz tahta platforma çakılı iki aks üzerinde yürüyen bir oyuncak yapardık. Bu düzenekle kayarak yokuş aşağıya inerdik. Bu sahip olduğumuz ilk araçtı.
Daha neler yapmazdık, hatta toprak içine bir küçük çukur kazıp içine biraz karpit koyardık. Daha sonra bu çukurun içine su koyup boş bir konserve tenekesini ters döndürüp etrafını balıklar sıvayıp hava almamasını sağlardık. Uzak bir yere gider tam siper yere yatar beklerdik. Teneke büyük bir gürültü ile patlar havaya uçup çok yükseğe çıkardı. Sokaktan geçen insanlar korkudan panik olurlardı.
Bu oyunlara yakın başka oyunlarla yoldan geçen insanlara muziplikte yapardık. Bir tarihte delikli 2.5 kuruşlar vardı. Bu paraya bağladığımız bir iple sokağa bırakır ipin ucu ile bir köşeye saklanırdık. Yoldan geçen insanlar bu küçükte olsa para için yerde eğilerek almak isterlerdi. Bizde bu parayı çekerdik . Para ile arkasındaki insan bize doğru gelmesinden korkar parayı hızla çekip kaçardık. Bu oyunu tekrar tekrar değişik sokaklarda oynardık. Hatta tanıdığımız insanlara yapmazdık.
Geçen gün çok sevdiğim bir arkadaşım, kardeş gibi yakın bir dost Ayhan Sicimoğlu bir oyun göndermişti bana , bizimde çok oynadığımız bir oyundu. Okurken hatıralarım canlandı, çok güldüm. Ayhan'ın annesi Şükriye ana, Kayseri’de bulunan Zümrüt pastanesinden pasta alır, eve getirdiğinde paketini çöpe atmadan, Ayhan kardeşim ile kız kardeşi annesinin elinden alırlarmış kutuyu. Sadece kutu şeklinde paket değil, onun bağlama şeritlerinde toplarmış. Boş kutunun içine hayvan dışkısı koyup ambalaj kağıdını dikkatlice paketleyip renkli bağlama ipleri ile dikkatli bağlar, sokağın görünecek bir yerine bırakırlarmış. Daha sonra bir görünmez kuytuya çekilip, gelecek saf insanı beklermiş. Genel yurdumun saf insanı paketi gördüğünde, yolda bir paket bulmanın heyecanı içinde yere eğilip hemen alırmış paketi. Hemen oracıkta açmazlarmış kutuyu. Biraz ileri gidip kutuyu telaşla açtıklarında, gördükleri maddenin ismini söyleyerek ' Aaaa dışkıymış ' diyerek, aldandıklarını anlar, hemen etrafına bakıp kimsenin görüp görmediğini kontrol ederlermiş. Bu şekilde bir oyunu, inanırım sizde yapmışsınızdır. Bu, paketle yoldan geçeni aldatma oyunu idi . Aldandığını anlayan insanları seyrederken biz keyif almazdık, amma muziplik olsun diye bu şakayı yapar, gülerdik.
Bakınız aylardır toplum bir paket konusunda meşgul edilip gitmekte. Bu paket hakkında insanlar konuştu, insanlar yüzlerce kilometre yol tepti, yüzlerce saat "paket" konusunda açık, kapalı oturumlar yaptı. 'PAKET ' açıldı, açılıyor , açılacak gibi heyecan verici konuşmalar yapıldı.
Bir 30 Eylül günü 2013 tarihinde en sonunda bir bilen ekrana çıkıp konuştu. Toplum ekrana kitlendi. Sanırsınız ekrandan bir paket çay, bir paket kahve, bir torba kömür ve biraz şeker dağıtılacak kadar millet beklemekte. Toplumu bu ekrana kilitlemekte bir başarı kanımca. Ekrana kilitlemek başka, içi boş bir kutu ile yoldan geçen insanı kandırmak bir başka beceri olmasa gerek. İki cümlede bunca zaman havanda dövülen sözlerin içinden baş örtüsü, ilk okulda yaptığımız ant a ilgili iki konu dışında kayda değer bir mevzu göremediğimi söylemek isterim. Bu paket bizim mahallede insanları kandırdığımız paketten daha boş bir durumda, en azından yola koyduğumuz paketin içinde bir cisim vardı diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem imhana.

PAKET