Tarihin nasıl tekürrür ettiğini bilmek ister misiniz?

Yeni gündem dolu dizgin gidiyor.

Adana Valisi Hüseyin Coş’un, “Başbakanın sözleri talimattır. Valiliğimiz üzerine düşeni yapacaktır. Genel ahlakın korunması bizim görevimizdir” demesi bana “Kavgada önce vuran kazanır” sözünü hatırlattı. Herhalde Ankara’ya mesaj gitmiştir!

Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar da “Kız öğrencilerle erkek öğrenciler yalın bir şekilde aynı evde kalamazlar. Buna yasayla değil, farklı enstrümanlarla çözüm getiririz” demiş. Kambersiz düğün olur mu? Tayyar, Başbakan Erdoğan’ın en yakınındaki çalışma arkadaşlarından önde geleni. Bu çıkışıyla bana kalırsa şimdiye kadar en etkili lafı etti.

Sağlık Bakanlığı Müşaviri Ahmet Özdinç üniversiteli kızlar arasında kürtaj patlaması olduğunu iddia ederek, “Saha araştırması yaptım, jinekologlarla konuştum. Kız öğrenciler arasında kürtaj patlaması var. Bu tip özgürlük ancak toplumu çürütür” demiş! Bakanlık da bu iddiayı yalanlayarak “Müşavirimizin kendi görüşüdür. Bu alanda yaptırdığımız bir saha çalışması yok” şeklinde açıklama yaptı. Daha sonra da Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, "Müşavir sıfatını taşıyan birini benim görevden alma hakkım yok. Ancak disiplin soruşturması başlatabiliriz. Başlattık da" dedi. Ancak, müşavir yapacağını yaptı! Soruşturmadan bir şey çıkmaz, danışıklı döğüş!..

Dünkü yazımda bu olanları ciddiye almadığımı söylemiştim. Gündemi değiştirmenin ötesinde hiç bir kıymeti harbiyesi yok! Hem böyle şeyler ilk kez olmuyor ki!

Gelecek sene 100’üncü yaşını kutlayacak olan, Sümer ve Hitit kültürlerini anlatan 13 kitabın yazarı, ünlü Sümerolog, bilim kadını Muazzez İlmiye Çağ, geçtiğimiz aylarda ODTÜ’de meydana gelen olaylardan sonra üniversite öğrencilerine atılan iftira üzerine yazdığı bir yazıda bakın ne diyor:

Tarih tekerrürden ibarettir diye bir söz vardır. Ne kadar doğru! Her zaman toplumlar içinde iyi düşünceli, kötü düşünceli insanlar vardır. Onlar her devirde kendilerini göstermekte gecikmiyorlar. Şu arada ODTÜ’de sözde kızlar-erkekler fuhuş yapıyormuş şeklindeki  çirkef iftirayı duyunca  aklıma 1926 yılında yaşımın büyültülerek girdiğim Bursa Öğretmen okuluna ayak bastığım ilk günlerde, halk arasında bu okulda tuvaletlerin kızlar tarafından düşürülen çocuklarla dolu olduğu lafı geldi. O zaman bizim gibilerin pek böyle şeylerden daha haberi yoktu.  Üstelik kız-erkek bir arada okumuyorduk da. Daha sonra tuvalette çocuk düşürmenin ne demek olduğunu, bunun imkansız olduğunu öğrenince çok şaşırdım. Öyle bir durumda kadınlar kan kaybından  ölürmüş. O okulda okuduğum 5 yıl içinde böyle bir olayı ne gördüm, ne duydum. Bu tamamıyla kızların okumasına karşı olan yobazların kafalarından çıkan iftira ve çamur atma kampanyasıydı.  

Daha sonra öğretmen oldum.  O aralar kadın erkek eşitliği ortaya çıktı. Okullarda kız-erkek birlikte okumaya başladı. O yobaz kafalılar ortadan çekilmiş, artık sesleri çıkmaz olmuştu. Kadın-erkek el ele, kol kola yürüdü, yanyana oturdu, ama tuvaletlerde çocuk düşürülmedi.

1936 yılında Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi’ne girdim, kız erkek birlikte okuduk. Yatılı olanlar, kız-erkek aynı merdivenleri kullandı. Yobazlardan bir yorum yoktu! Aradan bunca yıl geçti. O zamanki yobazlar eğitimli değildiler. Şimdi eğitimli yobazlar ortada! Kadının elini sıkmayan valiler, kaymakamlar, kız-erkek aynı merdivenin kullanılmasından rahatsız olan idareciler... Kadı- erkek, karı-koca bile olsa yan yana oturanlarından, kadınların eteklerinin boyundan rahatsız olanlar, saçlarını görmekten tahrik olanlar… Hele mayolu kadın raklamlarından bile etkilenen baylara ne demeli? 

Yüz yaşın eşiğindeyim. Bugüne kadar çalıştım, pek çok toplantılara gittim. Evimize kocamın, benim arkadaşlarımız geldi. Aklımıza hiç kadın-erkek ayrılığı gelmedi. Dost, arkadaş, kardeştik birbirimizle. Bugün din kisvesi altında erkekler kadınları bir seks kölesi halinde görmeye ve yapmaya başladılar. Ne yazık ki, devleti idare edenler bu utanç verici ilkelliği teşvik etmektedirler.

1926’dan 2013’e tam 87 sene olmuş. Ne değişmiş, hep birlikte düşünelim!..