Dünden bugüne güçlü devlet olmak!

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Başbakan Erdoğan, hafta sonunda biraraya geldiği 47 kişilik seçkin topluluğa bir savcıyı anlatıyor: “Bir yargı mensubu bir yıl içinde 20-22 kez yurtdışına çıkar mı? Adam kayak tutkunu. Hadi bir kez kayağa, yüzmeye gittin. 25-30 kez nereye gidiyorsun? Masrafları kim karşılıyor?

Biri kalkıp, “İçişleri Bakanı’nın oğlunun evinde sıra sıra para kasaları, Bakanı’nın kolunda 700 bin dolarlık saat olan bir ülkenin savcısı da yılda 20 kez kayak yapmaya gider kardeşim. Siz bu konuda çıtayı çok fazla yükselttiniz” dese, ne yanıt verecek?

O yargı mensubu veya diğer başkalarının ne yaptığını, neler çevirdiğini bilen var mı?

Mesela bazı savcılar önlerin gelmiş “yolsuzluk” dosyalarını senelerce neden süründürür de dava açmaz, suçlu kimse yakasına yapışmaz?

Merak edip soramazsınız, sorsanız yanıt alamazsınız bu ülkede.

Türkiye’de yaşayan insanlar olarak ne siyasetin, ne hükümetin, ne ekonominin geldiği yer anlamında öyle fazla endişe etmemize gerek yok. Ancak, ne yazık ki yargının geldiği nokta açısından ne kadar endişe etsek yeridir.

 

Evet…

Daha büyük bir operasyon geliyormuş, hazırlıklı olmalıymışız.

Cemaatin yazarı Hüseyin Gülerce, “Çok büyük bir fırtına geliyor. Bu olay ne Selçuklu da yaşandı ne Osmanlı da. Böyle yangın sünniler arasında hiç yaşanmadı” diyor.

Zaten Başbakan Erdoğan’ın geçtiğimiz haftasonu 47 gazeteci, yazar ve STK temsilcisi ile biraraya gelerek hasbıhal etmesinin nedenlerinden biri de bu.

Orada da söylüyor: “Paralel devletin önümüzdeki günlerde bazı şeyleri olur mu? Olur. Sinyaller var mı? Var. Buna göre hazırlıklarımız da var.”

Ve ekliyor Başbakan, “Düne göre altyapısı çok güçlü bir devlet var. Daha hazırlıklıyız.”

                                                               ***

Yani anlaşılan o ki, paralel devletimiz olduğunu nihayet idrak ettiğimiz cemaat, ortaya yeni dosyalar atıp, yeni operasyonlar başlatacak.

Cemaatin yazarı açıklıyor, Başbakan da “Biliyoruz, haberimiz var, hazırlıklıyız” diye bilgilendiriyor, ardından da“Ama merak etmeyin, düne göre altyapıyı güçlendirdik” diye de teselli ediyor sağolsun.

Burada anlamadığım birkaç nokta var.

Birincisi ortaya atılacak şeyler demek ki yeni yolsuzluklar, usulsüzlükler veya özel bir takım ilişkiler.

Görünen o ki mesele dört Bakan ve onların becerikli sevgili evlatları ile sınırlı değilmiş.

Başbakan, “Hazırlıklıyız” derken, bu yeni isimlere yönelik olarak yapılacak operasyonları engellemeyi mi kastediyor?

Düne göre altyapısı daha güçlü bir devlet olduk” diyerek bizimle kafa mı buluyor?

                                                               ***

Artık, açık açık “Paralel devlet” diye ifade edebilecek kadar güçlendirdiğiniz bir dini örgüt ile beş-on tane emniyet mensubunun görev yerini değiştirerek başetmek ve öyle dünden bugüne güçlü devlet olmak mümkün mü?

Buna kim inanır?

Karşınızda olanların, muhaliflerinizin gözünüzün üzerinde kaşınızın var demesine bile tahammül edemezken, halkın yönetmeniz için oylarıyla size emanet ettiği emniyeti, yargıyı nasıl paralel devlet dediğiniz bu yapıya kaptırdınız?

Adam Amerika’dan cumhurbaşkanına, “ıslak imzalı” mektup gönderiyor, “Atamaları durdurun, elinizi sıkalım” diyor.

Başbakan, “Bu olayın olumlu bir yönü varsa o da paralel devlet olma heveslisi bir örgütün millet tarafından açıkça görülmesi oldu” diye topu bize atıyor, sanki elimizden bir gelen varmış gibi.

                                                               ***

Türkiye ile ilgili isabetli gözlemleri olan gazeteci-yazar Andrew Finkel, Amerikanın Sesi’ne yaptığı açıklamada, Türkiye’de adalet sisteminin kaygı yarattığı görüşünü savunuyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın önümüzdeki seçimlerde yüzde 4-5 oranında oy kaybedebileceğine işaret ediyor.  Finkel, New York Times’taki yazısında da “Adalet ve Kalkınma Partisi’nin hukuk devleti ilkelerine saygısını yitirdiğini, kamuya karşı yükümlülüğünde küçümseyici bir yaklaşım içine girdiğini” söylüyor.

Başbakan Erdoğan’ın gazetecilere ve SKT temsilcilerine söylediği, “Paralel yapılanmayı tasfiye edeceğiz” sözleri toplum açısından önemli, ama bunda ne kadar başarılı olacağını hep birlikte göreceğiz.

Zira bu yapıyı tasfiye edebilmesi, seçimde 4-5 oy kaybetmesine değer.

                                                               ***

Ya benim aklım şu yılda 20-25 kez yurt dışına kayak yapmaya giden savcıya takıldı biliyor musunuz?

Hani bu savcı cemaattense ve de kayak masraflarını cemaat karşılıyorsa, e o zaman cemaatin adamı olmak fena sayılmazmış hani!

 

Dünden bugüne güçlü devlet olmak!