Doğru akıl, politik akıla karşı

YAYINLAMA: 03 Şubat 2014 / 18.00 | GÜNCELLEME: 03 Şubat 2014 / 18.00

Ekonomideki ‘turmoil(hengame, gürültü) sürüyor.

Yalnız sanayi, ticaret ve finans dünyası değil, hemen herkes huzursuz! Dolar sakinleşmedi, açıklanan faiz oranları ise tedirgin etti! Geçici olduğu iddiaları var ama ne kadar inanan var, bilmiyorum!

Beni düşündüren başka bir şey ise iş dünyasının olup bitene bakış açısı!

TÜSİAD, faizlerin artırılmasına olumlu yaklaştı, Başkan Muharrem Yılmaz, “Piyasanın dengeye getirilmesi açısından önemli bir karar” derken

MÜSİAD sert tepki gösterdi, Başkan Nail Olpak çok ağır, biraz da politik konuştu: Olayların buraya gelmesine şu veya bu şekilde sebep olanlar, bu vebalin altında mahşeri vicdanda verilecek hesabı da unutmamalıdırlar.”

Gaziantep Sanayi Odası Başkanı Adil Konukoğlu ise orta yolu bulur gibiydi: ‘’Şu anda yapılması gereken buydu, ancak faiz oranlarında yapılması gerekenin üzerinde ciddi bir artış oldu. Faizin yükselmesi, büyümeyi yavaşlatıcı bir etki yapacaktır.’’

 

Gaziantep’te sanayici ağır kredi yükü altında, faizdeki ciddi artışın başlarına neler getireceğini hesaplarken/hesaplayamazken, bu şartlarda küçülmesi tahmin edilen ekonominin, kredi kartı, bireysel kredi, taşıt kredisi, konut kredisi ödeyen çalışanların işlerini kaybetmesi halinde finans sektörünün zora girebileceği konuşuluyor.

 

Bakan Ali Babacan, doların şirazesinin bozulmasına ‘dış mihraklar’ değil, ‘iç mikraklar’ın sebep olduğu açıklamasını yaparken bana da gönderilen aşağıdaki ürpertici bilgi notuna göz atmanızı istiyorum.

“Bakan Ali Babacan ile uluslararası fon yöneticilerinin nabzını tutmak için Avrupa ve ABD turu yapan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek acil kodu ile Başbakan'dan randevu alıp şu uyarıları yapmışlar:

Faizleri agresif biçimde artırmazsak değil yeni fon bulmamız, mevcut fonları Türkiye'de tutmamız mümkün değil.

Piyasamızda panik havası var, bunu gideremezsek dolar 2.7’yi bile aşar.

Dövizin değil daha fazla artması , bu düzeyi bile onlarca şirketimizi batırır, işsizlik ve paniğe sebep olur.

FED'in yeni tahvil politikası agresif faiz artışını zorunlu kılan bir başka faktör.

Tedbirde geç kalırsak Yunanistan gibi oluruz ve ayağa kalkmamız çok güçleşir…

 

Faizi yükseltmeyen Merkez Bankası’nı alkışlayan Erdoğan ikna oluyor ve olur veriyor.

Ama faiz artırımına kesin karşı olan Başbakan Erdoğan’ın bu işe nasıl onay verdiğini merak ediyorsanız, bu operasyonun adını şöyle koyalım, daha iyi anlaşılır:

Doğru akıl faizleri artırdı ama politik akıl, karizmayı çizdirmemek için Merkez Bankası’nın bağımsız olduğunu hatırlattı!..

 


Yalan, iftira, kumpas, yolsuzluk,

her şeyin bir sonu var be Güzelim!..

 

Dinlemenin’ cılkı çıktı ya, meğer bizim ‘paralel belediye başkanı’ da dinleme yaptırmış!

Şimdi bir takım insanların, siyasetçilerin oturup, olup biteni yeniden değerlendirmesi gerekecek!

 

Bak Güzel Kardeşim, sen kendini çok zeki kabul ediyorsun ya, ‘deveden büyük fil var’ misali senden zekileri de var. Onlar da seni dinlemişler hep! (*)

Yalan, yalan, yalan... Nereye kadar!

 

Abraham Lincoln’ü tanır mısın? Şöyle ünlü bir kelam etmiş:

Hiçbir insanın, yalancılıkta başarılı olacak kadar hafızası yoktur.”

Yutturuyorum sanıyordun ama olmadı işte!

Bir de, sırf ‘Tape’den haksız yere mahkum olan bir arkadaşımız, salvonun ‘Kırmızı-Siyah’dan geldiğini zannetti hep.

Ona tavsiyem, Recep Koç Parkı’nda, temiz havada dolaşıp, olayları yeniden değerlendirirse, belki aklına başka şeyler gelebilir!..

 

(*) Ertuğrul Özkök’ün (Hürriyet) önceki günkü yazısından bir bölüm...

Eğer Başbakan’a ulaşma imkânınız varsa, lütfen ona söyleyin. O gün bizim arkadaşlarımızı, eşimizi dinleyenler, bugün de yine bizi dinlemeye devam edenler, hiç şüphesi olmasın ki onu ve onun yakınlarını, eşini, kızını da dinliyorlar. Ve bir gün gelecek bu konuşmaları onun önüne de koyacaklar.


Yıl 2011’di...


Yani 3 yıl önce...


Ve bugün hem Başbakan’ın, hem kızının, hem dostlarının tapeleri önüne konuyor.”

Anladın mı Güzelim! Kapito?

 

Doğru akıl, politik akıla karşı