Dolandırıcıyı dolandıran dolandırıcı karısı

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Vallahi tam tekerleme gibi oldu.

Ebru Gündeş’in müziğini bilmem, hiç dinlemişliğim yoktur.

Kendisini de beğenmem…

Arada bir satır aralarından Antepli falan gibi laflar takılmıştır gözüme..

Ona aşinalığım, şu Zarrab denen adamla evliliğinden sonra arttı.

Daha önce de yazdım, birbiri ardına alınan çok pahalı hediyeleri ile gündeme düşüyorlardı sık sık… Yok kat’tı, yok yat’tı, yok uçak’tı gibi…

Suyun kaynağının ne olduğunu çok merak ediyordum.

Ama gazetelerin cuma günkü manşetini gördükten sonra Ebru Gündeş ile ilgili düşüncelerim tamamen değişti.

Meğer o küçücük kadın resmen milletin namusunu kurtarmış ta haberimiz yokmuş.

Hani şu kirli işlerini, trilyonluk altınlarını Türkiye üzerinden getirip götüren, bunun için Bakanlar’a fiyatı dudak uçuklatacak saatler alan, Bakan çocuklarına valiz valiz rüşvet aktaran Reza Zarrab Efendi var ya!

Meğer bizim kız da onu dolandırmış!

Hem de 200 bin dolar!

Belki Zarrab’ın vurgunlarının yanında 200 bin doların lafı mı olur diyeceksiniz ama, yine de olsun.

Kızcağız, kızı Alara'nın babasını dolandırarak, en azından memleketin namusunu kurtarmış..

Efendim konu şöyle gelişmiş.

Reza Zarrab'ın dolar işi yapan adamı Cafer Saran 2012 yılında gözaltına alınmış. Yanında çalışan adamın serbest bırakılmasını sağlayamayan Reza Zarrab, Ebru Gündeş'ten yardım istemiş.

Devreye Ebru Gündeş ve ağabeyi Cengiz Kumartaşlıoğlu girmiş.

Ebru Gündeş ve ağabeyi İstanbul'da savcı B.A. ile temasa geçmiş. Daha sonra Zarrab’a gelip, savcının 200 bin dolar rüşvet istediğini söyleyip,  parayı Zarrab’tan almışlar.

Bundan sonrasını, “Nitelikli dolandırıcılık” iddiasıyla ifade veren Ebru Gündeş’ten dinleyelim.

Savcı bu bilgiler için para almadı. Abimin paraya ihtiyacı olması, benim de elimde bu miktarda nakit olmamasından dolayı, eşimden de abim için para almak istemediğimden, abimin bu şekilde para almasına göz yumdum.”

                                               ***

Hani tapelerde hem bir yandan milletin sırtından trilyonları vuran hem de ağza alınmayacak ahlaksız ve galiz şekilde millete küfredenlerin ardından, Ebru Gündeş haberi ne yalan söyleyeyim ilaç gibi geldi vallahi!

En azından Zarrab ve ötekiler milleti dolandırırken, o da küçük çapta da olsa bizi dolandıranlardan birini dolandırıp, intikamımızı almış diye yüreğime su serpildi adeta…

                                               ***

Şimdi yine şu meşhur tapelerden birinde sabık İçişleri Bakanımız ile Zarrab’ın konuşmaları çıktı ortaya.

Zarrab arayıp, soruyor: “Benimle ilgili herhangi bir soruşturma var mı” diye.

Bu konuda soru sorulacak en yüksek makam kimdir?

İçişleri Bakanı değil mi?

Adamcağız da öyle yapıyor. Çünkü o makama bir telefon kadar yakın.

Bakan Güler Zarrab'a yanıt ve güvence veriyor: “Abicim sen rahat ol. Vallahi öyle bir şey varsa, senin önüne ben yatarım ya! İçişleri Bakanlığı'nda, Maliye'de ve MİT'te bir şeyin yok..." diye.

Oğlunun vel-i nimeti!.. Nasıl önüne yatıp, baş koymasın değil mi?

Ahh bu annelik-babalık yok mu ahh!

İnsanı evladının rahatı, lüksü ve huzuru için kimlerin önüne yatırıyor görüyorsunuz işte!

Neyse ki Zarrab sabahın erken bir vaktinde, İçişleri Bakanı’nın haberi olmadan pat diye alınıverdi de Muammer Bey de şu öne yatma işinden yırtmış oldu.

                                   ***

Tabi işin bir de Zarrab tarafı var ki onu da gözardı etmemek lazım.

 

Zarrab, karısını, kızının anasına ve de  memleketin İçişleri Bakanı’nın lafına güvenmesin de kime güvensin yani!

Vallahi ben bu Zarrab’ın yerinde olsam, hapisten çıkar çıkmaz doğru soluğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde alırım.

Çocuğumun annesi beni dolandırdı, memleketin Bakanı beni yanılttı diye dava ederim.

Bakalım AİHM bu işe ne der, çok merak ederim.

Zira, karının dolandırması, Bakan’ın yanıltması ve öne yatması dünyada pek fazla rastlanır kepazelikler olmasa gerek!

Dolandırıcıyı dolandıran dolandırıcı karısı