Tarih tekerrür ediyor

YAYINLAMA: 26 Mart 2014 / 18.00 | GÜNCELLEME: 26 Mart 2014 / 18.00

Hürriyet Gazetesi birinci sayfasında başbakana üçüncü mektubu yayınladı.

Bu diğerlerinden farklı, Tayyip Erdoğan’a birinci elden cevaptı. Çünkü Erdoğan, Doğan Grubu’nu, daha doğrusu Aydın Doğan’ı miting meydanında hedefe koymuştu.

Eski çamların bardak olduğu anlaşılıyor.

Bundan bir sene önce, başbakan Erdoğan’a kafa tutmak mümkün müydü?

Düşünülemezdi bile…

 

Ama şimdi basın ikiye bölündü. Belki 2.5 demek daha doğru olur!

Yandaş gazeteler; İstanbul Sabah, Takvim, Star, Akşam, Güneş gibi…

Erdoğan’a muhalefet edenler; Hürriyet, Radikal, Sözcü, Cumhuriyet, Aydınlık ve diğerleri…

Yandaş ve muhalefet edenlerin dışında Milliyet gibi kaliteli bir gazete, sahibi Demirören’e rağmen ilkeli davranmaya gayret ediyor. Habertürk, müthiş baskı altında, ‘alo Fatih’ engelliyor, gazete dik durmaya çalışıyor, ama şartlar pek müsait değil!

 

Doğan Grubu kelle koltukta muhalefet yapıyor. Aydın Doğan’ın çok etkili bir yerden kulağına kar suyu kaçırılmasa, yakın gelecekten emin olmasa, bu kadar risk altına giremezdi diye düşünüyorum.

Bu davranışı ile geçmiş günahlarını da affettiriyor diye değerlendiriyorum.

 

İki gazete kupürüne dikkatinizi çekmek istiyorum.

İlkinde, bugün ismi eski kaset olayı ile gündeme gelen

Deniz Baykal, 21 Ekim 1989 tarihli Hürriyet Gazetesi'nin manşetinde Özal için 'sivil diktatör' diyor.

“SHP Genel Sekreteri olarak Hürriyet’e demeç veren Deniz Baykal, o dönemde Özal'ın cumhurbaşkanı olmasını engellemeye çalışıyor. Haberde, Başbakan Özal'a çok sert eleştiriler yönelten Baykal, 'sivil diktatör' benzetmesini, "Özal bu girişimiyle parlamenter rejimin öngördüğü başbakanlığı ortadan kaldırıyor" sözleriyle gerekçelendiriyor. Hürriyet Gazetesi'nin 13 Ocak 1990 tarihli manşetinde de 'Özal'ın tek adam olma hevesi' başğı yer alıyor.”

 

Ne dersiniz? Tarih tekerrür ediyor, değil mi?

İsimler değişiyor ama zihniyet değişmiyor!

Diğer kupür Hürriyet’in sürmanşeti! Resim biraz bozuk, daha iyisini bulamadım.

19 Nisan 1988 tarihli Hürriyet gazetesinde dönemin medya imparatoru Erol Simavi manşetten Başbakan Özal'a açık mektup yazmıştı... Aynen şöyle demişti Simavi...

"Kuvvetler ayrılığı düzeninde üçlü bir düzen vardır...

Yasama...Yürütme...Yargı...

Zatıdevletliniz, bu ilkeyi, tekliye dönüştürdünüz:

Şimdi, varsa da, yoksa da Özal!

'Basın yalan yazıyor' diyorsunuz. Ben de işte asıl o zaman isyan ediyorum: Hayır sayın Başbakanım! Basın yalan yazmıyor. Bizlerin arasında, bırakınız yalan haberi, yanlış habere bile tahammül gösterecek meslektaşım yoktur.

Bu ne kişiliksiz düzendir ki, parmağınızın bir işaretiyle pazar günü olmasına rağmen savcılar çalışır, gazete toplatır. Bu ne onurdan yoksun devlet kuruluşlarıdır ki, yine bir göz kırpmanızla kâğıdımıza katmerli zammı bindirir.

 

Hürriyet o zaman Özal’a muhalefet ediyordu, şimdi de Erdoğan’a!..

İsimler değişiyor, tarih tekerrür ediyor.

Ders alınsaydı tekrar eder miydi?

 

 

 

Tarih tekerrür ediyor