Artık yeter!..

YAYINLAMA: 15 Mayıs 2014 / 20.00 | GÜNCELLEME: 15 Mayıs 2014 / 20.00

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Meclisi, kamuoyunun sesini dinleyip ‘paralel kira işlemi’ni iptal ettiği için vicdanlar rahatlarken, Vakıf Üniversitesi’nin mütevelli başkanı “Bu işte bir terslik var” diye sitem ediyor.

Bu genç yaşında mütevelli başkanlığı yapan arkadaşa hatırlatmak lazım: Az tamah çok ziyan getirir!..

 

Paralel belediye başkanından paralel holdinge kira işlemi duyulduğunda Sabah bunu manşetine taşımış, ‘Alleben Göleti peşkeş çekiliyor!’ diye yazmıştı.

Ben de, ‘Yeter artık ayıp oluyor, Antepia yetmedi mi?’ diye köşemde sormuştum!

Devr-i zaman onların olduğu için kimse aldırış etmemişti.Basından da, belediye meclisinden de çıt çıkmamıştı.

Eh işte, bu işler böyle! Zaman gelir, vicdan sahibi birileri çıkar, beytülmala dokunan elleri kırar!

Gerçi bu devede kulak ama olsun, belki gerisi de gelir.

 

Referans gazetesi dobra dobra olayı olduğu gibi yazmış.

Haber ‘Beklenen Dik Duruş’ manşetinin altında, ‘Hükümete kumpas kurmak, ülkenin gizli bilgi ve belgelerini başka ülkelere servis etmek, şantaj ve dublaj kaset hazırlamakla itham edilen Gülen Cemaai’ne yakın olduğu iddia edilen Gaziantep Zirve Üniversite’nin Alleben Göleti projesi, Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Osman Toprak başkanlığında toplanan Mayıs ayı belediye meclisi oturumunda 20 yıllık kiralama işlemi iptal edildi’ şeklinde verilmiş.

 

Büyük bir ayıptan dönen meclisi kutlamak gerek.

Olay, mütevelli başkanının söylediği gibi gerçekleşmedi.Yani, üniversite bünyesinde bir denizcilik yüksek okulu kuruldu da, denize ihtiyaç oldu, paralel belediye başkanı da, “Pantolon uyduramadık bari gömlek verelim, der gibi, denizimiz yok ama göletimiz var, onu verelim” demedi!

Sırf portföyde bir de gölet bulunsun diye denizcilik yüksekokulu kuruldu.Gaziantep’te deniz mi var ki, böyle bir yüksekokul kurulmasına gerek duyuluyor?

 

Hikayeyi bilirsiniz, Polonya demir perde ülkesi iken, bir toplantıda Avusturya Denizcilik Bakanı ile Polonya Adalet Bakanı kapışırlar.

Polonya Adalet Bakanı, “Ne yani Avusturya’da deniz mi var ki, Denizcilik Bakanlığı var?” diyerek dalga geçer.

Avusturyalı bakan da altta kalır mı, hemen cevabı yapıştırır:

Sizde de adalet yok, ama Adalet Bakanlığı var!

 

Beytülmal henüz paralelcilerden alınmadı. İnceleme sürüyor. Paralel belediye başkanı, belediyenin kendi yaptırdığı restoranı bile vermiş!

İnsanın aklı havsalası almıyor, kimin malını kime veriyorsun?

Bu nasıl garip bir ilişkiler ağıdır ki, şehrin bütün önemli mülkü paralel ağ içinde bölüştürülüyor! Daha doğrusu peşkeş çekiliyor!

Başbakan Erdoğan’ın her gün paralel yapı için neler söylediğini benim gibi siz de takip ediyorsanız, bu haksız intisapların mutlaka iptal edileceğinden emin olmalısınız.

Gaziantepliler, büyükşehir belediye başkanına ve meclise destek vermelidir.

 

 

 


Halil Usta rektör mü?

Gaziantep’in yüz ağartan markası, ünlü Halil Usta’yı kastediyorum.

Önceki gün Kanada’dan gelen sınıf arkadaşımı Halil Usta’ya götürdüm.

Arkadaşım, uluslararası bir şirkette çalışırken Kanadalı eşine rastlıyor, evleniyor ve Toronto’ya yerleşiyor.

 

Bir vesile ile Türkiye’ye gelirken beni de arayarak, “Eşim Antep’i çok merak ediyor, eğer oradaysan gelip hem seni hem de herkesin dilindeki Antep’i görmek istiyoruz demişlerdi aylar önce…

Geldiler, iki gün beraber olduk, çok güzel intibalarla ayrıldılar.

 

Bir öğleyi de Halil Usta’ya ayırdık.

Carla’nın kebabı yedikten sonra ne diyeceğini merak ediyordum. Ama o önce salatadan başladı, “Hayatımda bu kadar nefis salata yemedim. Kebap da çok lezzetliydi” dedi.

O sırada çay servisi yapan birisi geldi ve Carla’ya Türkçe, “Çay içer misiniz?” diye sordu.

Carla Türkçe bilmiyor. Eşi hemen atıldı, “Aslında bu kadar ünlü bir lokantada İngilizce bilen garsonlar olması gerekmez mi?” demeye kalmadı, genç, uzun boylu, yakışıklı bir garson oracıkta bitiverdi ve aynı soruyu İngilizce ve Almanca tekrarladı!

 

Benim çok hoşuma gitti, arkadaşım da şaşırdı!

Genç garson, aslında yüksek tahsilli olduğunu, ancak kayınpederi olan Halil Usta ile beraber çalışmaya karar verince, yeni yatırımların yönetimine girmeden işi öğrenmesi için garsonluktan başladığını söyledi.

Bunu öğrenmek hepimizi mutlu ederken başka bir garson yanımıza gelerek, kendinin de açık öğretimde okuduğunu, başka garson arkadaşlarının da eğitim gördüklerini anlatınca, bütün bunları tercüme ettiğimiz Carla, “Burası harika bir yermiş! O zaman Halil Usta’da rektör mü?” deyince hepimizi keyiflendirdi.

 

Bitmedi…

Halil Usta’nın mekanı salaş bir yer! Yediklerimizin kalitesiyle lokantanın konforu biraz tezat!

Ama yabancılar böyle salaş yerlerden hoşlanıyorlar.

Ben de fırsatını bulmuşken, buraya gelmedik ünlü yoktur, duvardaki resimleri bak, hepsi şöhretli insanlardır, gibisinden nutuk atarken birden içeri Başbakan Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan girmez mi?

Bak işte, başkanın oğlu da burada kebap yiyor” dememe inanmadı, “Yok artık…” deyiverdi!

 

Neyse ki, imdadımıza Mehmet Yetkinşekerci yetişti.

Karkamış kazı başkanı, arkadaşım Nicolo Marchetti’nin Bologna Üniversitesi’nde doktora öğrencisi olan Bilal Erdoğan, tanışma sırasında kibarca ayağa kalkıyor.Kendimi tanıttığımda, “Sabah Gazetesi’ni biliyorum, Marchetti sizi bana çok anlattı” diyor.

Bu konuşmaya tanıklık eden Carla’yı da böylece lokantaya gelenin Başbakan Erdoğan’ın oğlu olduğuna inandırıyoruz!..

 

 

 

 

Artık yeter!..