‘Yeni Türkiye’ ve değişim üzerine

YAYINLAMA: 01 Temmuz 2014 / 20.00 | GÜNCELLEME: 01 Temmuz 2014 / 20.00

Yıllar öncesine ait çok ilginç bir resim.

Recep Tayyip Erdoğan’la Mehmet Ali Şahin yan yana.

Acaba o resim çekildiği gün, birisi deseydi ki, yıllar geçecek, sen Mehmet Ali ŞahinMilletvekili olacaksın, Bakan olacaksın, TBMM Başkanı olacaksın ve bir gün yanındaki Recep Tayyip Erdoğan ülkenin Başbakanı iken onun Cumhurbaşkanı adaylığını bizzat sen açıklayacaksın.

 

Acaba ne derdi?

Ama gerçek oldu. Mehmet Ali Şahin, görkemli bir törenle Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığına adaylığını bütün ülkeye duyurdu.

Böylece 3 adaylı yarış başladı.

Erdoğan, İhsanoğlu ve Demirtaş 10 Ağustos’ta ilk turda seçilmek için çalışacaklar. Şimdilik tahminler aynı noktada buluşuyor. İlk turda yüzde ellinin üzerinde oy alan aday olmayacak.

 

Tören sırasında CNN Türk’te yorum yapan Adil Gür’ün söylediklerine ben de katılıyorum.

Gür, “AK Parti yok, Recep Tayyip Erdoğan var” dedi!

Erdoğan seçimi kazanırsa, nasıl bir başbakan ile çalışmak istediği biliniyor. Ancak Gür, bu usulün daha önce denendiğini, bir süre sonra istenilen randımanı(!)vermediğini anlattı.

Erdoğan’ın törende yaptığı konuşmada oluşturduğu kamuoyu algısı, halkın oyu ile seçilecek Cumhurbaşkanı olması hesabıyla siyaset tarzının fiilen yarı başkanlık sistemine dönüşeceği şeklinde oldu.

 

Ancak, bunların henüz altyapısı yok. Sistemimiz Başbakan ve Yürütme üzerine kurulu. Üstelik Cumhurbaşkanı’nın sorumluluğu yok. Sorumluluk ve Mecliste, ya da hükümette.

Erdoğan elbette sistemi zorlayabilir, ama yapabileceklerinin bir sınırı olacaktır, daha da vahimi bütün anayasal kurumlarla gerilim yaşayacaktır.

Törendeki konuşmasından, duruşundan her şeyi göğüslemeye hazır olduğu şeklinde bir intiba edindim.

Dini referansla hitabeden Erdoğan’ın konuşmasının en çarpıcı bölümünü şöyle kaydettim:

 

"Eğer seçilirsek inşallah farklı bir cumhurbaşkanlığını ortaya koyacağız. Ekonomiyi büyütmek, demokrasiyi ileri standartlara kavuşturmak, AB’ye tam üye olmak için daha çok çalışacağız. Bugüne kadar Türkiye’ye aziz milletimize karşı her türlü saldırıya karşı dik durduk. Şunu bilmenizi istiyorum.Bu mücadelenin aynı şekilde kararlılıkla hatta daha da güçlü şekilde süreceğinden kimsenin endişesi şüphesi olmasın.Bizim için cumhurbaşkanlığı makamına çıktığımız zaman orası bir dinlenme makamı asla olamaz, olmayacaktır.Çözüm sürecini bedeli her ne olursa olsun sürdüreceğimizi ifade ettim.Cumhurbaşkanlığımızda da çözüm sürecinin sekteye uğramasına asla müsaade etmeyiz.Aynı şekilde paralel devlet yapısıyla mücadelenin, cumhurbaşkanlığımız döneminde çok daha güçlü süreceğini özellikle ifade etmek isterim. Milletin birliğinin yanında ulusal güvenliğimizi tehdit eden tüm girişimlere karşı cumhurbaşkanının birinci derece görevi vardır. Paralel devlet yapılanmasına asla müsaade vermeyeceğiz. Bu mücadeleden zerre kadar taviz vermeyeceğiz. Bu kirli yapıyı hukuk içinde tamamıyla tasfiye edeceğiz."

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, diyelim seçildi ve makamına oturdu. Dokuz ay sonra 14 Haziran 2015’te genel seçimler var.

Kim, Türkiye’yi il il, ilçe ilçe dolaşıp karizmasıyla, öfkesiyle, belagatıyla oy toplayıp, seçim kazanacak?

AK Parti’de bunu yapabilecek ikinci bir adam yok!

Bunun da bir takım siyasi sonuçları olacağı doğaldır.

 

Törende Erdoğan’ın konuşmasından önce gösterilen filmde ve de konuşmasında, ezilenlerin, hor görülenlerin, kutsallarıyla alay edilenlerin lideri olduğunu, olacağı vurgulandı.

Tuhaf! Bu zaten oldu! Geçen 12 senede varlık tamamen el değiştirdi.Hepsi kentli oldu.En iyi semtlerde, en iyi sitelerde oturanlar oldular.Mahdumlar en iyi okullara gönderildi, ülkenin en değerli gayrimenkulleri yeni sahiplerini buldu. Yani, geriye pek yapacak bir şey kalmadı ki…

 

Bana göre asıl önemli mesele, mevcudu koruyabilmek!

Paralel yapıyı, 17 Aralık’ı, 25 Aralık’ı daha önce düşünebilir miydiniz?

Neredeyse her şey bir anda yok oluyordu!

Şimdi geminin kaptanı ayrılıyor! Her ne kadar ayrılmıyorum dese de, dümene başkası geçecek, Erdoğan uzaktan kumanda edecek!

Zor! Robotla uzaktan kumanda olabilir ama işin içine insan unsuru girince, kişisel görüşüm, mümkün değil…

 

Erdoğan hep ‘Yeni Türkiye’ diyor.Değişimle neyi anlatmaya çalıştığını da dün daha yakinen öğrendik.

Olur mu?

Bence olmaz…

Değişim öyle bir zamana denk geldi ki, aşağıda Ortadoğu’da olanlara fiili olarak benzemese de teorik olarak benziyor.Bu da insanı ister istemez tedirgin ediyor. Hele bağrında 500 bin Suriyeli’yi barındıran Antep için…

 

‘Yeni Türkiye’ ve değişim üzerine