ANALIZ

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Uzun süredir Türkiye’nin gündemini bir tek konu meşgul etmekte. O da yeni yasaya göre bir Cumhur’u seçip Çankaya’ya nasıl göndeririz. Ben her zaman kimin olacağından ziyade, nasıl olması gerekli üzerinde çok çeşitli senaryolar üretilmesi gerektiğine inanmaktayım. Hala meydanlarda kişiler birbirlerini ısırmaya devam etmekte, halk bu cadı avından rahatsızlık duymakta. Nedendir bilinmez bu sürtüşme müsebbibi olan Kasımpaşalı biri, ellerinde devletin bütün imkanlarına karşın, özel aracı ile bir oraya bir buraya gidip kendini tanıtmaya, anlatmaya çalışan bir beyefendi insanı izlemekteyim.
Adam kendine bir yol çizmiş, ver elini Samsun’a, hani bir şeyler ima etmeye çalışmakta. Bizleri de aptal yerine koyup, oradan Erzurum’a doğru yol almaya çalışmakta. Sonrası Sivas’ta bir kongre mi yapacak belli değil. İkinci Milli Mücadele anlamında söylediği laflardan yola çıkarsak, biz aslında bu Kasımpaşalı’dan kurtulma mücadelesi vermekteyiz de, o ne mücadelesi vermekte anlamakta güçlük çekmekteyiz.
1919’da verilen Milli Mücadele, bir topyekun girişilen uğraşıdır, bütün halk katılır bu uğraşıya. Milli Mücadelenin hangi gerekçeye dayanılarak yapıldığını yurdum insanının bilmesi gerektiği için Samsun, Erzurum, ve Sivas kongrelerinde emperyalizmin halka anlatıldığını unutmamak gerekir. Mustafa Kemal’i taklit etmek yerine onun düşünce ve hedeferinin özümlenmesi gerekir. Yoksa, şekil olarak Samsun’dan başlayarak, seçim bayrağının sallanması, sonradan Erzurum’a gidilmesinin sebebi harbiyesi, abesle iştigal olur.
Ekmel Bey’in sakin konuşmasını tenkit eden zevat, bir zamanlar Islam Teşkilatı Genel Sekreterliği konusunda Ekmel Bey için yaptıkları yoğun kulisleri hatırlıyarak, arkalarına bir baksalar, utanırlar diye düşünmekteyim. İslam dinini bir imam hatipliden çok daha bilinçli özümleyen bir İhsanoğlu, Uluslararası ilişkiler bakımından Kasımpaşalı’yı sağ cebinden çıkaracağını düşünmekteyim.
Bir Cumhur’un köşkte her konuda bilgisine müracaat edebileceği kültürlü danışmanları olduğunu unutmamak gerekir. Bu nedenle siyaset üretmeyecek bir zatın bu mevkiyi işgal etmesi gerekir. Siyasi kökten gelen bir şahsiyetin özünden ayrılması mümkün olmadığını, geçtiğimiz son deneyimimizde, müşahade ettik. Geçtiğimiz son 7 senede Çankaya Noteri olarak seyrettiğimiz, yanında başı sıkmalı bir bastonu taşıyarak, ülkeme ne kattığını düşünmekteyim. Bu soruma hiç bir cevap bulamadığım bir hakikattir.
Türkiye’nin mevcut işleyen kanunları ile seçilen zatı muhteremler, hani yumurtadan çıkan civ civ, içinden çıktığı kabuğu beğenmez ve ha bire vurup kırarak, ayırdığı parçaları yer ya, işte böyle bir durumu seyretmekteyiz. Mevcut Anayasa’ya göre seçilen vekiller, mer-i Anayasa’ya dört elle sarılmaya mecbur olduklarını unutarak, onu değiştirmek için ellerinden gelen her harabatı yapmaktan çekinmemekteler.
Bir an yalnış bir iş oldu ve Kasımpaşalı Cumhur seçildiğini düşünelim. Olmaz ya, oldu diyelim. Bir sene sonraki seçimlerde parti aday isim listesini, Çankaya’yı işgal eden kişi mi yazacak, yoksa partinin başına geçecek bir zat mı karar verecek? Ülkemde hür iradesi ve kendi isteği ile bir millet vekili seçmek ne zaman kısmet olacak, buna cevap verebilmek hangi baharda nasip diye hep düşünürüm. İmam Hatipli aklına koymuş, ben bu ülkeyi kafama göre şekillendireceğim, cebimin dibi delik ne koysam dolmuyor, bunun hesabını da vermeyeceğim diye bir felsefesi olan Cumhur adayı, geçtiğimiz aylarda ve senelerde yolsuzluk iddiaları ayyuka çıkarken, bunlara cevap bile vermek istememesi, bununla neyi ima etmeye çalıştığını anlamak mümkün değil.
Hala Irak’ta esir tutulan yurtdaşlarımızın neden tutsak edildiklerini Başefendi’nin topluma anlatması gerekir. Adana’da yakalanan TIR dolusu silah ve muhimmatın nereye, ne maksatla gittiğini de izah etmesi gerekir. Bu sevkiyatı MIT kimin emri ile ve neden sağlamakta idi, bu konunun sisli bulutlar içinde kalmaması gerekir. İŞİD teşkilatının neden fiilen desteklediğinin de garip vatandaşımıza söylenmesi şarttır. Besle kargayı oysun gözünü misali , aynı bazı etnik kökenli yurdum insanları gibi, kimi zaman dost, kimi zaman dağda terörist. Bu nasıl bir dünyadır bizim yaşadığımız, anlamakta güçlük çekmekteyiz.
Hani derler ya ‘’Aslında bir odun koysalar ona oy veririm de Kasımpaşalı’ya oy vermem‘’ diye, işte böyle bir durumdayım diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.

ANALIZ