Porseleni yerinden kaldırınca…

YAYINLAMA: 12 Ağustos 2014 / 20.00 | GÜNCELLEME: 12 Ağustos 2014 / 20.00

Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar’ın olaylara ne zaman ve nasıl müdahil olduğunu artık ezbere biliyoruz.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, “Cumhurbaşkanlığım bittiğinde şüphesiz ki partime döneceğim” açıklamasını yaptığında, insiyaki olarak aklıma ilk gelen, “Bakalım bu meydan okumaya Şamil Bey ne diyecek?” oldu!

 

Yanılmadığımı, çok kısa bir süre sonra Tayyar’ın "Aklı esir alan hırsı gözler önüne seren açıklamalar" tweet’iyle anladım!(*Daha sonra televizyondaki açıklamasının özeti yazının sonunda)

Çok ağır bir serzenişti ama tweet sahibinin adı Şamil Tayyar olunca, artık insanlar normal karşılıyor!

Tayyar’a genellikle yanıt verilemiyor, çünkü polemiğe girenlerin gözükara, ‘Cesuryürek’ gibi olmaları gerekiyor!

 

Tweet’ her şeye rağmen yanıtsız kalmadı! Salih Kapusuz çok sert ve de tahrikkar bir yanıt verdi:

"Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül’ün ‘Görevim bitince kurucusu olduğum partime geri döneceğim’ açıklamasından birileri rahatsız olmuş. Doğrusu bu kesimlerin niye rahatsız olduğunu anlamış değilim.AKParti'nin kurucusu olan, cumhurbaşkanlığı, başbakanlık ve bakanlık yapmış Gül'ün AKParti'ye dönmesinden daha doğal bir şey olabilir mi?Ne yani, birileri Sayın Abdullah Gül'ün CHP ya da MHP'de siyaset yapacağını mı zannediyordu?Kişisel olarak ben, Sayın Gül'ün bu açıklamalarını gayet yerinde buluyorum.Sayın Gül'ün bu beyanatları bir takım çevrelerin 'AKParti bölünüyor' spekülasyonlarına karşı güzel bir cevap olmuştur.Bu süreçte parti dışından fitne üretmeye çalışan bazı kesimlere karşı uyanık olmalıyız.Özellikle AKParti içerisindeki dava arkadaşlarımızın partiye zarar verecek açıklamalardan uzak durması gerekiyor. AKParti hareketinin ortaya çıkmasında ciddi emek sarf etmiş Abdullah Gül'ün AKParti'ye geri döneceğini açıklamasını 'sorumsuzluk' olarak nitelendirenlerin art niyetli olduğunu düşünüyorum.
Partinin kuruluşunda büyük emeği geçmiş, her türlü siyasi riski alarak davaya hizmet etmiş Gül'ü hedef alan açıklamaları yanlış buluyorum. Sayın Abdullah Gül'e 'sorumsuz açıklamalar yapıyor' suçlamasını yöneltenleri bu hareketin sembol isimlerine karşı siyasi nezakete davet ediyorum.”

 

Kapusuz’un, Tayyar’ı siyasi nezakete daveti adresini bulmadı.

Tayyar, uzatmadı, kestirip attı:

Gezi/17 Aralık darbe girişiminde başbakanı yalnız bırakanlar ve kirli ittifakın değirmenine su taşıyanlar had bildiremez, hadleri bildirilir. Liderine sahip çıkmayan, statüsü ne olursa olsun AK Parti adına ahkam kesemez. Partileri şahıslar kurar sonra milletin malı olur. Partiler hiç kimsenin babasının çiftliği ve koltuk kaldıracı değildir.

 

Memlekette bölünmedik bir bu kalmıştı, böylece Gül ile Erdoğan da bölündü!..” diye düşünenlere hemen yardımcı olayım. İki lider çoktaaaan bölünmüştü de, porselenden yapılmış maketleri konsolun üzerinde bütünmüş gibi duruyordu, kimse de pek farkına varmıyordu. Ama, taşınma vakti gelince, porseleni yerinden kaldırınca, görüldü ki iki parça!..

Sağlık olsun, ne yapalım…” derken bu sefer Salih Kapusuz’un cevaba cevabı geldi…

Bizim tek gayemiz,bu davayı en ileri noktaya taşımak ve ne görev verilirse verilsin onu dava ahlakımızın gereği olarak layıkıyla yapmaktır. Bu; dün de böyleydi, bugün de böyle, yarın da böyle olacak.


28 Şubatta da, Gezi olayında da, 17 Aralık'da da hiçbir zaman ne liderimizi ne de dava arkadaşlarımızı yalnız bırakmadık ve asla bırakmayız.


Bu davaya karşı yapılan her saldırıda dik durduk. 17 Aralık’ın ertesinde sabah yaptığımız açıklama hala arşivdedir. 17 Aralık ihanetine ilk ve en sert tepkiyi vermemiz de bu şuurumuzdandır.

Bu davaya bir saldırı olduğunda; zaman kaybetmeden, hiç çekinmeden, hiçbir şahsi hesap ve denge gözetmeden en ağır tepkiyi veririz.



17 Aralık günü birileri neredeydi, ne yapıyordu bilmem ama! Ben gün boyunca Ankara ve Konya’da Liderimiz Tayyip Erdoğan’ın yanındaydım ve onunla beraberdim.”

 

 

* Sayın Gül’e büyük bir sorumluluk düşüyor. AK Parti Merkez Karar Yönetim Kurulu’nun kongre tarihi belirlemek üzere toplandığı bir esnada gazetecilerle böyle bir sohbete girişmesi çok şık olmadı.Sayın Gül ve Erdoğan şimdiye kadar kardeşlik hukukuna göre hareket ettiler. O açıklamadan sonra Türkiye’nin her yerinde dünyanın birçok köşesinde, sosyal medyada, haber sitelerinde Sayın Gül’ün açıklaması üzerinden çeşitli senaryolar üretiliyor.

Sayın Başbakanımız özenle ve ısrarla Sayın Gül’ü korumaya çalıştı.Onunla ilgili nifak amaçlı birçok soruyu geçiştirdi.Biz otururuz kardeşlik hukuku içinde bir karar veririz, dedi.Sayın Gül bu ülkede Yüce Rabbim’in Cumhurbaşkanlığı makamını nasip ettiği 12 isimden birisi. Her kula nasip olmayacak bir şey ama hala buna rağmen aklı esir alan bir hırsı gözler önüne serecek şekilde açıklamalar yapıyor gibi olmak, gerçekten çok üzüntü verici. Partide bir kavga varmış gibi algı oluşturulması bana göre şık olmadı.

 

 

 

Porseleni yerinden kaldırınca…