Cemaat bir çetedir, mafyadır…

YAYINLAMA: 01 Eylül 2014 / 20.00 | GÜNCELLEME: 01 Eylül 2014 / 20.00

Hayatı Yazıcı’nın kabine dışı kalmasına şaşıran ve bu şaşkınlığını da yüksek sesle ifade eden Gaziantep Milletvekili Hüseyin Çelik, yerini Beşir Atalay’a kaptırdı.

Çelik, zeki bir insan, muhakeme kapasitesi, karşıya anında, spontane cevap verebilme yeteneği sayesinde parti sözcülüğünü doğrusu çok iyi yapıyordu.

Ancak, muhalif cephe onu “Cemaat’in AKP’dekiTruva atıHüseyin Çelik tasfiye edildi” şeklinde değerlendirdi!

Çelik’in, Cemaat’e olan bağı nedeniyle tasfiye edilen Bakan Hayati Yazıcı’ya sahip çıkması da sanki bunu kanıtlıyor gibi!..

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, paralelciler konusunda tavizsiz! Bunu da her haliyle, tavrıyla ve diliyle ifade ediyor. Son olarak geçen hafta cumhurbaşkanı olarak ilk röportajını verdiği El Cezire televizyonunun, ‘Paralel yapı’ Fethullah Gülen cemaati ile çekişmeyi nasıl bir sonuca bağlayacaksınız?” sorusuna verdiği çok sert yanıt şöyle:

 

... biz tabii 11-12 yıllık şu ülkedeki hizmet süreci içerisinde bu gruba önceleri bunlar bir cemaat anlayışı içerisinde bize yaklaşıyorlardı. Biz tabii elimizden gelen her türlü desteği ülkemizdeki yasalar çerçevesi içerisinde verdik. Fakat zaman içerisinde bu maalesef bir çeteleşmeye bir mafyalaşmaya bir paralel devlet yapılanması süreci içerisine girdi. Ve paralel devlet yapılanması olarak da bizim artık resmi kayıtlarımıza girmiştir. Milli Güvenlik Kurulu olarak bu isimle artık tescil edilmiştir, böyle bir durumu vardır.

Şu anda tabii kurumlarımız içerisinde bunların temizliğine yönelik çalışmalar başlamıştır. Cumhurbaşkanı olarak görev süreci içerisinde ben bunun mücadelesini devam ettirmemi ulusal güvenliğimize bir tehdit olması sebebiyle yapmak zorundayım. Aynı şekilde başbakanım, aynı şekilde kabinemiz bu mücadeleyi tüm kurumlarımızla beraber sürdürmek durumundayız. Çünkü burada bir ulusal güvenliğimizin tehdidi söz konusudur. Biz ulusal güvenliğimizin tehdidini bu tür çetelere asla bir defa yaptırtmayız. Onlara karşı bu mücadeleyi güçlü olarak veririz ve onları da temizlemek durumundayız ve bunu temizleyeceğiz. Gerek ulusal, gerekse uluslararası bazda bu mücadelemiz kararlı bir şekilde sürecek. Şunu da söyleyeyim; Tabii bunlar hep geçmişte cemaat diye anılmışlardır, ama şunu söyleyeyim ki bizim Türkiye’de cemaatlerle bir problemimiz yoktur. Ama bunlar cemaat olmaktan çıkmış artık bir çete haline dönüşmüştür ve daha da ileriye giderek devletin birimlerinde yapılanma içerisine girmiştir. Devlet içerisinde devlet asla olmaz.

 

Ama bizim Antep’te kazın ayağı pek öyle değil!

Paralelciler, neredeyse makam odasının kapısını ayağının ucuyla ittirip içeri girebilecek kadar güçlerini koruyor!

Bu da demek oluyor ki, Ankara’nın paraleliyle, Antep’in paralelinin arasında fark var!

 

Zirve Üniversitesi’nin eski değerli doçenti Gökhan Bacık’ın gazete ofisimizdeki yemekte söyledikleri hiçbir zaman aklımdan çıkmıyor.

AK Parti nihayetinde siyasi bir parti. Misyon partisi. Bugün varlar, yarın olmayabilirler. Ama bizler inanmış insanlarız, sonsuza kadar var olacağız” demişti.

Bakalım gelecek günler neler getirecek?

 

 

Kim kimdir albümü...

 

İki komik ama düşündürücü haber!..

Birisi dünkü Hürriyet’in manşetindeydi. Obama’nın kocaman bir resmi, yanında da “Türkiye’yi o da dinledi!” başlığı...

Hani, Almanlar’ın Der Spiegel haber dergisi Alman İstihbarat Kurumu’nun bizi ezelden beri dinlediğini yazdı ya, Merkel da, “Ne olmuş yani, gerekiyormuş ki dinlemişiz” demişti ya, şimdi de ABD istihbaratının bizi dinlediğini mal bulmuş mağribi gibi, manşetten veriyor!

Herhalde yarın İngilizler’in, ertesi gün de Fransızlar’ın bizi dinlediğini yazacaktır!

Holding’in şirketleri bunlar! Birbiriyle iletişim halinde olmaları normal. Öyle anlaşılıyor ki, bütün önemli kurumları, kişileri dinlemişler, özellerine girmişler, görüntülemişler ve de kim kimdir renkli albümü yapmışlar!

Olan olmuş!..

İşin üzücü ve tedirgin edici, hatta korkutucu tarafı, bütün bunlar bir şekilde ‘şantaj’ aracı olarak kullanılırsa, işte o zaman yandı gülüm keten helva!..

 

Diğeri yerel gazetelerde çıkan, “Gaziantep’e yine Bakan yok” haberi.

12 yıllık AK Parti iktidarında Fatma Şahin’den başka Antepli Bakan mı vardı sanki?

Kürşad Tüzmen ve Hüseyin Çelik Antepli mi?

Erdoğan, Bakan yapacaklarını buraya gönderiyordu ki, neredeyse tulum çıkaran Gazi şehrin gönlü hoş olsun diye!..

Antepliler gradolarını bilmek zorunda, bu politik düzende, Antep’e Bakanlık düşmez!

Bunda anlaşılmayacak ne var ki!

 

 

 

En çok muhtaç olduğumuz şey: Ciddiyet!

 

Gaziantep Kent Konseyi bu kez çok ciddi.

At binicisine göre kişnermiş’ ya...

Dün yapılan basın toplantısında Bakan Başkan ile birlikte zaman fukarası olan ünlü işadamlarının, yürütme kurulunun,  sabahın erken saatindeki basın toplantısında hep birlikte hazır bulunmaları, bu dönem konseyinin başarılı ve ciddi işler yapacağını gösteriyor.

Rastgele, Mehmet Aslan...

 

 

 

Derin bir fıkra

 

Çetin Altan’ın fıkrası o kadar güzel ki, dayanamadım köşeme aldım. Ancak, bu fıkra ile tam olarak ne anlatmak istedi, bir de siz düşünün istedim.

Bir İrlandalı Dublin’de bir bara girer, üç bardak bira ısmarlar.


Önce birinden, sonra diğerinden ve daha sonra da üçüncüsünden birer yudum alır.


Meraklanan barmen sorar niye böyle yaptığını.


Adam, benim iki kardeşim var, der. Biri Amerika’da, diğeri de Avustralya’da oturuyor. Birbirimizden ayrılırken birlikte içtiğimiz günlerin anısına şerefe demek için söz vermiştik... Anlayacağın bardakların ikisi kardeşlerimin, biri de benim için.


Barmen duygulanıp, “Ne hoş” der.


 

Gel zaman git zaman adam barın müdavimi olur.
Her akşam üç bardak bira ısmarlayıp, “Şerefe” diyerek üçünü de içer.


Derken günün birinde bara gelen bizimki iki bardak bira ısmarlar ve onları içmeye başlar.
Durumu anlamayan barmen şaşkın ve üzgün yaklaşır adamın yanına ve sorar:


Ne oldu, der, yoksa kardeşlerinizden biri vefat mı etti? Neden iki bardak ısmarladınız bu akşam?


Yok, der adam, ikisi de iyi. Sadece ben Müslüman oldum, alkolü bıraktım, içmiyorum artık.


 

Cemaat bir çetedir, mafyadır…