Charlie Rose’la söyleşiler…

YAYINLAMA: 25 Eylül 2014 / 20.00 | GÜNCELLEME: 25 Eylül 2014 / 20.00

Amerikalı ünlü televizyoncu Charlie Rose, BM toplantısı nedeniyle New York’a gelen önemli devlet başkanları ve başbakanlar ile söyleşiler yapıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yapılan söyleşiyi izlemelisiniz. (http://www.charlierose.com/watch/60449340)

Çünkü Rose, Erdoğan’a her şeyi çekinmeden soruyor. Bu sorular Tükiye’de zor sorulur!

Rehineleri nasıl kurtardınız, para verildi mi?” sorusuna Erdoğan epey uzunca bir yanıt veriyor. Bitirince Rose tekrar soruyor, “Sayın Erdoğan, ben rehineler nasıl kurtarıldı diye sordum, siz bu soruma cevap vermediniz!” diyor!

Bir başka soruya, “Bölge sünni ve şii olarak ikiye bölünmüş, siz ve İran nüfuzunuzu geçirmek, lider olmak için mi çalışıyorsunuz?” Erdoğan’ın verdiği cevabı seviyeli ve mantıklı buldum.

Ama, “Siz Esad’ın gitmesini istediniz. Birkaç ayda da gideceğini düşünmüştünüz. Ama olmadı. Bunu sağlamak için terör örgütlerine yardım ettiniz mi?” sorusuna ne kadar tatmin edici yanıt verdi, izlemenizi salık veririm.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Türkiye’de bu şekilde soru soramazsınız! Ben hepsini söylemeyeyim de siz en iyisi kendiniz izleyin. Dehşet bir röportaj!

 

Rose, bir gün sonra da Mısır Devlet Başkanı  Abdel-Fattah El-Sisi ile konuşuyor.

(http://www.charlierose.com/watch/60449340)

Bunu da izlemelisiniz ki Ortatdoğu’da neler oluyor, daha iyi anlayabilesiniz.

Türkiye’de 30 yılı aşkın öeğretmenlik yaptıktan sonra emekliliğini kendi ülkesinde, Amerika’da geçiren iki öğretmenim, yahoo yazışma grubumuza harika bir yorum yazmış.

Konuşmaları dikkatlice dinledim. Ortadoğu’da neler oluyor, Amerika’nın yaraları açısından nasıl görülmesi gerekir doğrusu pek anlayamadım. Umarım hem Türkiye, hem de Amerika açısından iyi olur…

 

Söyleşiler birer saat. İki saatını televizyon başında geçirmiş, 30 yıllık Türkiyeli ve de Amerikalı ama ne olup bittiğini anlayamamış!

Zaten anlasaydı, şaşardım! Biz içinde yaşıyoruz, anlıyormuyuz ki, o anlasın!..

Netice-i kelam, fatura bize çıktı. Türkiye’deki iki milyon Suriyeli’nin 500 bini Antep’te!

Ne zaman giderler? Savaş biterse giderler mi? sorularının cevabı belli oldu: Savaş şiddetlendikçe, daha fazlası gelecek.

Önce Fransa, sonra İngiltere, dün de Amerika resmen vatandaşlarına, “Gaziantep’e gitmeyin!” uyarısı yaptı.

Yüksek sesle konuşulmuyor ama herkes birbirine soruyor, “Bir şey olur mu?

 

 

La havle vela!..

 

Sakıt başkan Gaziantep’ten elini çekmiyor.

Gelmemek üzere giderken, “Artık politikayı bırakıyorum. Sessiz bir hayata geçiyorum. Katmandu’ya gideceğim” demişti.

Oysa ortalığı kepçe gibi karıştırmaktan geri durmuyor. Yanlış bilgilerle insanları birbirine düşürüyor, Antep’e kötülük yapmaktan sakınmıyor.

Bir yakınına sordum: “Derdi nedir? Bırakıp gitmeyeydi! Neden bu kadar gaddarca, iftira silahıyla saldırıyor?

Aslında bırakıyordu. Ama kendisine yakın adamları etrafa savrulunca, vazgeçti! Karakterini biliyorsunuz, içinde intikam tamtamları çalıyor. Bir de bütün eski belediye başkanları Kent Konseyi’ne davet edilirken bu edilmedi. Çok bozuldu!” diye cevap verdi.

 

İntikam deyince tekrar sordum: “Seçimlerde aday olup milletvekili seçilip daha sonra Sağlık Bakanı olacakmış, diyorlar! Böyle bir şey var mı?

Ooo meğer neler oluyormuş! İyi ki soruyu sormuşum!

Abdullah Gül, yılbaşına kadar bazı şartlar ileri sürerek Erdoğan’a zaman tanımış. Olmazsa, politikaya girecekmiş.

Şartların ne olduğunu o da bilmiyor ki, söylemedi. Ancak, o şartlar neyse yerine getirileceğini, o da, ben de uzak ihtimal olarak değerlendirdik.

Devam etmeden bir hatırlatma yapayım. 14 Haziran 2015’de yapılacak olan genel seçimlerin Nisan 2015’e alınabileceğini, bir kamu yöneticisine atfen yazmıştım. Neden Nisan ayı? diye sorduğumda da, “Okullar tatil oluyor, millet dağılıyor, sandığa gitmiyor” demişti. Oysa, o tarihte okullar henüz yaz tatiline girmemiş olacaktı ama ben tartışmamak için sessiz kalmıştım!

Fakat şimdi erken Nisan ayı seçimlerinin bir anlamının olduğu meydana çıktı.

Gül, şartları yerine gelmezse, yeni sene ile birlikte politikaya dönerken herkes yeni bir parti kuracağını düşünüyordu.

Kazın ayağı pek öyle değil! Gül, ANAP’ı canlandıracak, böylece 81 ilde ve ilçelerde teşkilat kurmasına gerek kalmadan zirveye odaklanacak.

Meydanlara çıkacak, Davutoğlu, Gül, Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’den bir koalisyon çıkacağı tahmin ediliyor!

 

Bu tabii ki bir ‘komplo teorisi’. Ama epey mantıklı.

ANAP’ın Gaziantep il başkanını herhalde tahmin ettiniz!

Paralel oyların da yardımıyla milletvekili olacak, Ankara’ya gidecek, koalisyonda bakan olursa, işte o zaman yandı gülüm keten helva!..

Buna inanmış olmalı ki, destek aldığı kimselere kesenin ağzını iyice açmış.

Bedeni ve ruhu sağlıklı olmayan insanların düşüncelerine ne kadar inanılır, kestiremiyorum.

 

Pazartesi günü, Mustafa Mutlu, Hasan Celal Güzel ve bizim kahramanımızın 10 sene evvel nasıl başkan olduğunu anlatacağım. Bilenler mutlaka vardır ama ben yeni duydum. Duymayanlar için yazacağım.

 

 

 

 

 

 

 

 

Charlie Rose’la söyleşiler…