Tercihli hedef okullar!..

Barış Nobel Ödülü bu sene Pakistanlı genç aktivist Malala Yusufzay’a verildi.

Malala, “Çocukların kaliteli bir eğitim alma, mutlu bir yaşam sürme hakları var” dedi ve bu fikrini aktif bir şekilde savundu.

Genç Malala, Pakistan’da okula gitmek için bindiği otobüste Taliban militanlarının saldırısına uğrayarak, başından ağır yaralandı. Yerel bir hastanede 6 gün yaşama direndikten sonra İngiltere’den gelen bir ambulans uçak Malala’yı Birmingham’a götürdü. Burada Kraliçe Elizabeth Hastanesinde 3 ay kaldı ve kafatasına metal bir plaka yerleştirildi. Mart 2013'te taburcu olan Malala, ailesi ile Birmingham'a yerleşip tekrar okula başladı.

Çocukların eğitimi için genç yaşında başını kurşunlara hedef etmekten sakınmayan Malala’yı düşünürken geçtiğimiz 10 gün içerisinde Güneydoğu’da yakılıp kullanılamaz hale getirilen 212 okul gözümün önüne geldi.

Bu okullarda kaç bin öğrenci okuyorsa, herhalde eğitimlerine ara vermek zorunda kalacaklar.

Bağımsız devlet olmasa bile, mutlaka kimliğinin tanınması için mücadele eden bir örgüt, demokratik çözüm yolunun açıldığı bir konjonktürde yeniden şiddete dönüyor! Tercihli hedef olarak okullar yakılıp yıkılıyor…

Anlamak çok zor! Uğruna mücadele edilen halkın çocukları okula gitmeyecekler mi? Nasıl gidecekler? Sağlam okul kalmadı ki!

Bu süreçte yakılan 1.113 kamu binasının içinde en çok okullara üzülüyorum.  Öğretmenler işsiz, öğrenciler öğretmensiz ve okulsuz kaldılar. Bu kadar okul yeniden nasıl yapılacak? Kaç sene sürecek?

Kaplan terbiyecisi…

Büyükşehir Belediye Başkanları kentlerinin CEO’larıdır yazıma bazı arkadaşlarımdan esprili tepkiler aldım.

Birisi aynen şunları söyledi:

“Gaziantep’te işadamlarının, (Anadolu Kaplanları), çoğu banka kredisiyle arsa aldı. İşlerinden para kazanamadıkları için bu yolu seçiyorlar, ne yapsınlar? Bu insanlar için imar durumu falan çok önemli. Başkanla şimdilik diyalogları iyi. Ama gelecekte ne olur bilinmez!”

Yani, hafiften tehditvari yorumlar!..

Üzme beni, üzmeyim seni durumları!..

Ben de bu arkadaşlarıma birkaç sene evvel okuduğum, “Kaplan Terbiyecisi” adlı çok ilginç bir kitaptan bahsettim.

Hayatın cilveleri ve tesadüfleri ile büyük bir sirkte kendine iş bulan romanın kahramanı, hiç aklına hayaline gelmezken bu işi öğreniyor: Kaplan terbiyeciliği…

İnsanların bu yırtıcı hayvanlara karşı büyük ilgilerinin olduğu bilinir. Ben, aslanlardan ziyade kaplanları daha çok severim. Renkli görüntüleri, iri cüsseleri, parlayan gözleri ve ürküten bakışları bana renksiz, monoton, çirkin görünüşlü aslanlardan daha cazip gelir.

Bir aslanla, kaplan kavga etseler, hangisi galip gelir sorusuna çok yanıt aradım. Net bir sonuca ulaşamadım ama kaplanların daha güçlü olduğuna dair bir belgesele rastladım.

Zaten kaplanların terbiye edilişleri aslanlardan daha kolaymış, çünkü daha zeki hayvanlarmış.

Bu hikayeyi dinleyen arkadaşım, yani ne demek istiyorsun, diye sorunca, ben de aynı espri ile yanıt verdim: “İçimde öyle bir his var ki, bu kitabı Bakan Başkan’ın da okumuş olabileceğini düşünüyorum” dedim.

Karşılıklı kahkahaları patlattık!..

Bu da yeni Gülen kasedi mi?

Sevilay Yükselir’in ‘Yüzde yüz siyaset’ programında DTK Eş Başkanı Hatip Dicle gündemi sarsacak bir iddiada bulundu.

Fetullah Gülen’in sesinden dinlediği bir kasetten sözedince, Sevilay Hanım hazine bulmuşçasına heyecanlandı, Dicle’nin neredeyse üzerine atayacaktı, “Çabuk anlat” dedi.

Dicle, “Doğu ve Güneydoğu'daki Kürtlerin kurumlarına girin. Halka yakın dürüst olanları, çözüm sürecine destek verenleri itibarsızlaştırın diyor. Bunu çok açık bir şekilde ben şahsen dinledim. Bu sıralar içerisinde sızmalar olabilir. Bu konu bizim açımızdan çok ciddi bir şekilde ele alınıyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kobani etkisiyle 39 kişinin kaybedildiği olaylarla ilgili yorum yaparken, “Biliniz ki bu olayın perde arkasında paralelciler de var” dedi. İlk başta biraz mübalağalı bulmuştum, ama Hatip Dicle’nin varlığını iddia ettiği kaset eğer doğruysa, iş vahimin de ötesinde demek oluyor…