Türkiye’nin en önemli sorunu…

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Soma’da, ölen 301 madencinin yakınlarına yapılan maddi yardımların, kentte sosyal barışı nasıl bozduğunu okurken, işte Türkiye’nin en önemli sorunu da bu diye düşündüm.

Adaletsizlik!

Her birimizin ayrı ayrı konularda ve olaylarda yaşadığı adaletsizlik duygusu.

Babası ölen çocuklara gelen hediyeler karşısında diğer çocuklar, “Keşke benim de babam ölseydi, bana da hediye gelseydi” demeye başlamış.

Zira bazı işçiler, “Burada iki katliam yaşandı, birincisi maden, ikincisi yardım katliamı” diyormuş.

Demek ki, “adaletsizlik” duygusu insanlara ölümden daha ağır geliyor.

 

Boğaziçi Üniversitesi’, “Soma iş cinayeti gözlem ve aktarım raporu”na göre yakını ölen ailelere yapılan yardım ve ödenen tazminatlar nedeniyle yaşanan ani zenginlik karşısında, kentteki diğer ailelerin koşullarında hiçbir değişiklik olmaması derin bir gelir uçurumu doğururken taraflar arasında öfke ve gerginlik yaşanması neden olmuş.

Çocuklar arasındaki doğal arkadaşlık zedelenmiş, hediye getirilmeyen çocuklar diğerini kıskanmaya, ona kötü duygular beslemeye başlamış.

                                                               ***

Aslında Soma’da yaşananlar, Türkiye’nin genel tablosunun da bir özeti değil mi?

Önceki akşam bir kutu Kola almak için Kavaklık’taki markete girdim. Tam o sırada genç bir market görevlisi buz dolabında içeceklerin olduğu bölümü düzenliyordu. “Bir tane kola verebilir misiniz” dedim. Bana kola kutusu benzeri bir kutu uzattı.

“Bu nedir” dedim. “Bu da kola, ama ucuz olanı” dedikten sonra,  Bu taraf fakirlerin tarafı, siz gerçek kola istiyorsanız o karşı tarafta zenginlerin içecek aldığı dolapta” diye açıklama yapınca kahroldum.

Ki burası öyle zengin kesimin oturduğu bir bölge değil çok uzun zamandan beri. Orta ve alt gelir grubunun yaşadığı bir yer. Burada bir markette bile böyle ayırımlar yapılıyorsa, gerisini siz düşünün artık.

                                                               ***

Gelir dağılımındaki adaletsizlik, doğal olarak sosyal adaletsizliği, sevgisizliği, haset ve kıskançlığı da beraberinde getiriyor.

Yetişkinler arasındaki haset, kıskançlık, dedikodu, nefret söylemleri evlerde kulakları sürekli bu konularla dolan çocuklara da yansıyor. Onlar da birbirini sevmiyor, kıskanıyor.

Yoksul olan zengini, okumamış olan tahsilliyi, meslek sahibi olmayanişi gücü olanı kıskanıp, kahretmekle geçiriyor ömrünü.

Biri bakıyor ki kendisi gece-gündüz demeden çalışıyor, ama geçimini zor temin ediyor, ama karşısındaki bir yerlerden vurduğu vurgun veya haksız kazançla rahat yaşıyor. İşte o zaman devlete de, sisteme de, çevresindeki herkese de sitem ve isyana başlıyor. 

Namuslu-dürüst yaşamanın bedelinin ağır ödenmesi insanlardaki kini, nefreti, sevgisizliği körüklüyor.

                                                               ***

Bir toplumu içten içe kemiren, yok eden, bitiren “adaletsizlik” duygusu, ekonomik dengesizlikle başlıyor. Biri çok zenginleşmeye, diğeri çok fakirleşmeye başladıkça terazinin dengesi gibi insanların dengesi de bozuluyor. Adam kaldırımda yürürken yol kenarına parketmiş aracın ya kaportasını çiziyor veya tekerine bıçak saplayıp geçiyor.

Adaletsizlik” duygusu insan psikolojisini en ağır şekilde tahrip eden duyguların başında geliyor. Psikologlar, adaletsizlik duygusu yaşayan insanların kendilerini çaresiz hissettiğini, ne kadar çabalasa dahi hak ettiği konuma gelemeyeceğine dair olumsuz bir algıya kapıldığını, bu algının sonucunda da kişilerde kıskançlık, umutsuzluk, güvensizlik ve öfke gibi bir çok olumsuz duygunun oluştuğunu ve bunun inanç sistemlerinde sarsılmalara kadar vardığınıvurguluyorlar.

                                                               ***

Türkiye’de gelir adaletsizliğinin bozulmasıyla oluşan sevgisizlik, kin ve nefret duyguları giderek artıyor.

Zira gelir adaletsizliğinin yarattığı sosyal adaletsizlik toplumun sevgi damarlarını körleştirip, kin ve nefret duygularını tahrik ediyor. İnsanlar birbirini sevmiyor, kıskanıyor, haset besliyor.

Soma küçük bir belde. Belki, bundan sonra alınacak tedbirlerle aradaki uçurum kapatılıp, sosyal denge yeniden sağlanabilir.

Ama ya Türkiye?

Türkiye’nin durumu ne olacak?

Türkiye’nin en önemli sorunu…