Kadın cinayetine dair iki çarpıcı örnek!..

YAYINLAMA: 17 Şubat 2015 / 18.00 | GÜNCELLEME: 17 Şubat 2015 / 18.00

Özgecan Aslan vahşeti derin nefret uyandırdı.İlk kez bütün Türkiye’de vahşet lanetlendi, sayısız toplum örgütü yürüyüş ve protesto gösterileri düzenledi.

İlk kez bir başbakan ve eşinin kadın vahşeti üzerine kararlı gittikleri görüldü.Davutoğlu’nun sözleri dün Hürriyet’in manşetinden yayınlandı.

O gün sadece Özgecan değil bütün insanlık vicdanı katledildi. Toplumda ortak dayanışma bilinci, infial uyandırdı.Önemli bir aşamayı oluşturdu.Özgecan, belki de birçok kadına hayat bağışlamış oldu.”

 

Bu vahşet ilk değil, sonuncusu da olmayacak.Ateş düştüğü yeri yakacak, bir süre sonra da gündemden kalkacak! Çünkü bu katliamların ekonomik, siyasal, sosyal, kültürel ve daha birçok nedenleri var. Ne yaparsanız yapın kısa zamanda sonuç almayı düşünmek bile yanıltıcı olur.

Önce kadın örgütlerinden başlamak lazım.Çünkü, kadın cinayetlerini durdurmak için en mantıklı çözümü onlar öneriyorlar.

 

Bu vahşetle birlikte beni kötümser olmaya yönlendiren iki olay oldu.

Birincisi, şarkıcı veya neyse, adı her gün basında mutlaka geçen Nihat Doğan denen zatın Özgecan Aslan için layık gördüğü tweet’ini okumadıysanız buyrun okuyun, ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız:
Siz de mini etek giyip soyunup laik sistemin ahlaksızlaştırdığı sapıklar tarafından tacize uğrayınca bas bas bağırmayacaksınız!”

Gerçi Nihat Doğan bu tweet’ini, yedi sülalesine saygılar sunulduktan sonra sildi, ama önemli olan bu erkek(!) bozuntularının zihniyeti!

Böyleleri ile nasıl mücadele edeceksiniz?

Ama merak ettim, Nihat Doğan’ı internette biraz araştırdım. İşte bulduklarım:

Nihat Doğan, 2011 yılında şarkıcı İzzet Yıldızhan’la Ankara’da 4 eskort kızın dövülmesi olayında adı geçmiş, kızlar Doğan’dan şikayetçi olmamıştı. Doğan, ayrıca 1998 yılında da beraber olduğu kız arkadaşı Aysu Kiremitçi’yi kendi evinde dövüp yüzünü tanınmayacak hale getirdi!

 

Diyeceksiniz ki, böylesine rezil bir adam örneğini niye veriyorsun ki!

Evet öyle, ama Türkiye’nin gündeminde olan şöhretli bir sanatçı! Bunlar her gün ekranlardan gençlere örnek oluyor!

Diğer bir hüzünlü örnek ise basında Paksoy cinayeti olarak bilinen davanın önceki gün açıklanan gerekçeli kararı.

 

2010 yılında Beyoğlu Gümüşsuyu’ndaki bir apartman boşluğunda Nazlı Sinem Erköseoğlu’nun cesedi bulunmuştu.Erkek arkadaşı Paksoy tarafından itilerek öldürüldüğü şüphesi ile tutuklanan Paksoy kardeşler bir süre sonra serbest yargılanmak üzere salıverilmişti.

İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesi 5 yıllık yargılama sonucunda Paksoy kardeşleri beraat ettirmişti.Önceki gün de davanın gerekçeli kararı açıklandı.

 

Gerekçeli kararda Erköseoğlu’nun intihar etmiş olabileceğinideğerlendiren mahkeme heyetinin olaya ilişkin yorumu ise şöyle;

Bir erkeğe duygusal yakınlık kuran, onunla ilişkisini ilerletmek isteyen, ancak isteği tarafça kabul edilmeyen, annesi ve babası çok önce boşanmış, yurtdışında eğitim görmüş, ancak eğitimine uygun bir iş bulamamış, 26 yaşına gelmesine rağmen ailesinin desteğine muhtaç olarak yaşayan, daha önceden sadece selamlaştığı bir erkek ile beraber alkol alıp, o gece duygusal yakınlık kurup gece 03.00’te evine giden, cinsellik yaşayan, erkek ev sahibinin sızmasına veya uyuya kalmasına rağmen uyumayan mağdurenin ne yaptığını, ne düşündüğünü tespit etmek mümkün değildir. Maktülenin Paksoy ile birlikte olmak için çıkardığı çamaşırını kendisinin giymesi ve hayatta yaşadığı olumsuzlukları etkisi ile atlamış olma ihtimalinin de varlığını bu davada düşünmek gerekmektedir.

 

Böyle bir gerekçeli karardan sonra kadın cinayetlerinin önlenebileceğine dair olumlu düşünmek mümkün müdür?

Böyle bir vicdan olabilir mi?

Nazlı Sinem, Amerika’da dünyanın en iyi okullarından birini bitirmiş.

Birkaç lisan konuşabilen, bu eğitimli genç kadının hemen iş bulamaması öldürülmesi için karine olabiliyor! Yani, intihar etti denebiliyor!

Anne ve babasının boşanması da yine ölümü için başka bir karine! Yani, böyle bir genç kadının ihtihar etmesi akla en yakını!

 

26 yaşına gelmesine rağmen hala ailesinin desteğine muhtaç olması da öldürülmesi için net bir karine! Bu kadar yaşlı (!) genç bir kadın hala ailesinin desteğine muhtaçsa intihar etmelidir veya edebilir, deniliyor!

Ve bu genç kadın, nasıl tespit edildiyse, selamlaştığı erkeklerle hemen yatağa giriyormuş! Eh, bunun da net bir intihar nedeni olabileceği bu duruma göre gayet mantıklı!

Gerekçeli kararı daha fazla yorumlamaya gerek var mı, vicdanım razı olmuyor.

Allah aşkına, böyle gerekçeli karar olur mu?

Yargıtay’da hakimler var, onlar doğru kararı vereceklerdir mutlaka.

 

Sizce, gerçekten Türkiye’de kadın cinayetleri, vahşeti, katliamları önlenebilir mi?

Bırakın önlenmesi, ben azalacağını bile düşünemiyorum!

Kadın cinayetine dair iki çarpıcı örnek!..