Dün solcuydu, bugün Makyavelist!..

YAYINLAMA: 04 Mart 2015 / 18.00 | GÜNCELLEME: 04 Mart 2015 / 18.00

Bir arkadaşım aradı.

Hani şu bir milletvekili vardı, KOSGEB’le ilgili atıyor, tutuyordu. Her hafta Ankara’dan Antep’e dosya taşıyor, açıklama üzerine açıklama yapıyor, suçlular hakimin önüne çıkana kadar, bu işin ucunu bırakmayacağıma şeref ve namusum üzerine söz veriyorum” demişti.

Eeh, ne olmuş, herhalde takip ediyordur, iş yavaş gidiyorsa, dosyanın hakim önüne gelmesi birileri tarafından engelleniyorsa, ne yapsın adamcağız, diyecek oldum, daha da öfkelendi:

Dalga mı geçiyorsun! Sen galiba dosyada kimler var, incelememişin. Yaz bunu, o milletvekili kendini tanır, ne demek istediğimi anlar! Genel Merkeze şikayet edeceğim. O milletvekilinin listeye asla girmemesi lazım. Bir de sağda solda onun ilk sırada gireceğini duyunca çıldırıyorum. Patagonya mı burası?

 

Söylenenleri yazıyorum, ama işin doğrusu, tanınmış ve tecrübeli bir politikacı olan arkadaşımın, bir basın toplantısı ile suçlamayı isim vererek doğrudan yapması ve Genel Merkezin dikkatini çekmesi olduğunu da telefonda kendisine anlattım.

Olmadı mı, gidersin Ankara’ya, elinde gazetelerde çıkan haberler, resimlerve şimdi de dosyayı neden savsakladığını kanıtlayan belgeler, şikayetini yaparsın. Senin kişiliğini bildikleri için gerekeni yaparlardiye de telkinde bulundum.

 

İnsana dair hiçbir şey beni şaşırtmaz” kesinlikle doğru bir özdeyiştir. Şimdiye kadar dürüst olarak tanınan bir milletvekili, şimdi yeniden aday olabilmek için seçim telaşına girmiş olabilir. Olmamalı ama oluyor!

Menfaati, yeni bir ittifaktan geçiyorsa, geleceğini burada görüyorsa, “Dün dündü, bugün bugündür” felsefesine sarılabilir!

Temenni edilmez ama bu gibileri maalesef çok!

 

 

 

Ahmet Uğur

 

Bugün köşemi ‘portreler’den açtım, devam edeyim.

İnsanın yüreğini hoplatan, heyecanlandıran, korkutan, endişelendiren kurumların başında hangisi gelir derseniz, çoğu kimse, ‘Vergi Dairesi’ diyecektir.

Asık yüzlü bir müdür, sigara dumanından sanki Hitler’in gaz odalarına benzer, soğuk bir makam odası...

Adını vermeyeyim, ama o vergi dairesini kime sorsanız, size belki de bundan daha kötü tasvir edecektir.

 

Ama birkaç kat yukarı çıkarsanız, atmosfer ve iklim değişiyor.

Güler yüzlü, anlayışlı, konusuna fevkalade hakim, çoğu kimsenin tanımadığı bir bürokrat çıkıyor.

Dediğinizi güler yüzle, sakin bir şekilde dinliyor. En azından, bir mükellefin sorununu çözmek için sizi dikkatle dinlediğini farkedip, rahatlıyorsunuz.

Hiçbir mükellef, makamda rahatsız edici bir istekte veya teklifte bulunmaz. Ancak, mükellefin her isteği de haliyle tasvip görmeyebilir. Burada önemli olan, sizi önyargısız dinleyebilecek, konusuna hakim bir bürokratın olmasıdır. Mükellef buna inanırsa, karar ne olursa olsun, incinmez.

 

İşte, böyle bir bürokratı takdim etmek istedim, size.

Vergi Dairesi Başkan Vekili Ahmet Uğur.

Devletin güzel yüzünü temsil eden, ama devletin bütün yararlarını da savunan fakat mükellefi de incitmeyen, eğer varsa bir hakkı hemen teslim eden bir anlayış...

Gaziantep için bu yapıda, bu anlayışta bir bürokrat uğurdur, şanstır. Umarım, en kısa sürede asaleti de onanır.

 

 

Dr. Kureyş Bozkurt

 

Yerel bir gazetede öfkeli, yakalasa dövecek gibi, sert bakışlı bir resim görünce gayri ihtiyari dikkatimi çekti! Tanıdım, Dr. Kureyş Bozkurt.

Devlet Hastanesi’nde çalışıyordu. Nobrankişiliğe sahip birisi olarak tanınırdı.

Haberi okuyunca, anladım. Emekli olmuş, Özel bir hastanede başhekim olarak göreve başlamış. Hayırlı olsun.

Ancak, devletten özele gelince bir takım değişikliklere açık olmak gerek.

Devlette, olmamalı ama, oluyor işte, asıp kesebilirsin, kovabilirsin, işini yapmazsın, daha bir sürü şey...

Ama özel bir hastanede bunları yapamazsın! Güler yüz göstermen, nezaketle, sevgiyle hastaları karşılaman lazım. Aksi halde, o özel hastaneye kimse gitmez, Gaziantep’te hastanenin köküne kıran mı girdi?

Güç de olsa denemekte yarar var, asık ve öfkeli bir surat yerine, güler yüzlü olmak bu kadar mı zor?

Dün solcuydu, bugün Makyavelist!..