Bir hukukçunun anlattıkları

YAYINLAMA: 15 Mart 2015 / 18.00 | GÜNCELLEME: 15 Mart 2015 / 18.00

 Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi’ndeki sıkıntıyı bir de bir güvendiğim bir hukukçunun ağzından dinledim.

Her zaman hukukun üstünlüğünü savunan (Aksini düşünen hukukçu olur mu demeyin, mahçup olursunuz!) değerli avukat büyüğüm, OSB’nin adliyeye de taşınan sorunlarını yakından izlediği için epey bilgi sahibi. Geçen gün sohbetimizde, benim de bilerek katıldığım, şu yorumu yaptı:

Ben sanayideki sıkıntının müsebbibi olarak eski belediye başkanı Güzelbey’i görüyorum. Antepli arsacılığı sever, yatırım metaı olarak görür. Yıllardan beri bu böyledir.Ama kardeşim, bu işin spekülasyona dönüşmesi Asım Bey zamanında oldu. İş o kadar çığırından çıktı ki, sanayicilerin bir kısmı üretimi kenara itip, inanılmaz paralar kazanılan arsa spekülatörlüğüne sarıldı. Asım Bey’in de ortakları olduğu iddia edilen OSB’deki bazı sanayicilerin bu işte başrolü kapmaları bugünlerin sıkıntılarının alt yapısını oluşturdu! Banka kredileri ile alınan arsalar şu sıralar para etmeyince geri ödemede sorunlarla karşılaşan bazı işadamları, Türkiye’ye sanki iş yaşamının tümünde sıkıntı varmış gibi bir izlenim oluşmasına sebep oldular! Oysa ben Gaziantep Adliyesi’nden biliyorum, sıkıntı var olmasına var da, boyutları öyle sanıldığı kadar büyük değil. Ama hani ünlü bir laf var ya, ‘şüuyu vukuundan beter’ diye, işte Antep’in durumu da aynen öyle oldu.Beni, İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerden arayan meslektaşlarım, ‘Hayırdır inşallah, nazar mı değdi, neler oluyor Gaziantep’te? Vites mi küçülttünüz, gürültü çok, sürat yok moduna mı girdiniz?’ diye hafiften dalga geçer gibi  soru yağmuruna tutuyorlar. Yanlış yapılan imar değişiklikleri ile bakın koca bir kentin itibarı ile nasıl oynandı?

 

Kamu yöneticilerinin mutlaka bilmesi gereken bir husus var. Yanlış ve haksız uygulamalar eskiden dedikodu şeklinde veya dilden dile ancak yarısı, hatta daha azı zamanımıza gelirdi. Ama şimdi internet var. İyilik de, kötülük de sonsuza kadar kalacak, hiç silinmeyecek. Kendini düşünmeyenler, torunlarını düşünmeli, “Senin deden şöyle şöyle yapmış!..” diye masum çocukların psikolojisinin bozulmasına sebep olmamalı.

 

  

Suriye politikamızda dönüşüme doğru…

 

CIA Başkanı John Brennan, ABD’nin Suriye politikasını ilk kez çok net bir şekilde dünyaya duyurdu:

Suriye hükümetinin çökmesini istemiyoruz!

Başlangıçta Türkiye’ye hadi diyen Amerika, şimdi ‘Türkiye’ye karşı oyunbozanlık yaptı’ denmesin diye tutumunu tamamen değiştiremiyor, değiştirirse güvenilirliğini yitireceğini bildiğinden Esad rejimi kalsın da diyemiyordu. Ancak, İsrail’in çıkarının Esad’ın yerinde kalması yönünde olduğunun ortaya çıkmasıyla Amerika’nın Suriye yönetimine karşı tutumunun dönüşüm geçirdiği Brennan’ın New York Dış İlişkiler Konseyi’nde yaptığı Hiçbirimiz; Rusya, ABD, koalisyon ve bölge ülkeleri; Şam’da hükümet ve siyasi kurumların çöküşünü görmek istemiyoruzkonuşması ile netleşti!

 

İsrail’in çıkarları, Esad’ ‘Ehven-i şer’ görmeleri sonucu ABD’nin Suriye politikasını dönüştürdü.

Bu meşru bir endişe. Suriye’nin bazı bölgelerinde IŞİD ve El Kaide’yi içeren unsurlar yükselişte. En son isteyeceğimiz şey onların Şam’a yürümesine izin vermek” diyen CIA Direktörü Brennan, dönüşüm politikalarını da perçinlemek için, "IŞİD militanlarının çoğu, dini kendilerine maske olarak kullanan psikopat katil! Bu katilleri ‘Müslüman terörist’ ya da 'aşırı İslamcı' diye nitelendirmek bu kişilere çok istedikleri ancak hak etmedikleri bir çeşit meşruiyet sağlamaktır" ifadesini kullandı.

Obama’nın eski terör danışmanı, şimdi CIA Direktörü Brennan’ın konuşmasından öğreniyoruz ki, IŞİD saflarında savaşan 90 ülkeden 20 bin yabancı var. Hala da savaşmak ve ölmek için gelmeye devam ediyorlar. Aslında şaşırmamak lazım, bu kadar psikopat var içinde yaşadığımız gezegende!..

Ortadoğu’da en uzun süre büyükelçilik yapan, her biri dörder yıl olmak üzere Suriye, Mısır ve Suudi Arabistan’da toplam on iki yıl bulunan Dışişleri eski Bakanı Yaşar Yakış’ın Ortadoğu'daki ayaklanmaları Suriye üzerinden yorumlamasını okudum, Neşe Düzel’in kaleminden. Mantıklı konuşuyor.

Suriye’de rejimi, iktidarın yapısı ayakta tutuyor.Suriye’de tabii ki ordunun tamamı Alevi değil. Nüfusun yüzde sekiziyle bir ordu oluşturamazsınız ama... Suriye’de askeriyede bütün karar alıcı yerler Alevilerin elinde.Devlette de öyle.‘Biz, sadece Alevilerden oluşan bir iktidar değiliz’ görüntüsü vermek için devlette bazı görevlere Sünniler serpiştiriliyor ama kararları Aleviler alıyor.Baas Partisi’nin de kritik yerlerinde hep Aleviler var. Böylece Suriye’de ordu, polis, istihbarat, Baas ve Esad ailesi içiçe geçmiş durumda. Yani kaderleri birbirine bağ.Biri giderse, ötekinin ayakta kalması mümkün değil.Suriye yönetimini bugün dünyada Rusya, Çin veİran destekliyor.İsrail için Beşar Esad’ı destekliyor diyemem ama... Bence İsrail şimdiki rejimle daha kolay yaşayabileceğini düşünüyor.Beşar Esad’ın gitmesini tercih etmiyor. İsrail’in Esad yönetimini tercih etmesinin birçok nedeni var. Bir kere İsrail, Esad’ın yerine Müslüman Kardeşler’in gelmesinden memnun olmaz.Özellikle Tunus ve Mısır’daki gelişmeleri gördükten sonra acaba Suriye’de de benzer şeyler olur mu diye düşünüyor.Biliyorsunuz, Mısır’da Müslüman Kardeşler güçlenince hemen Sina’nın statüsünü dile getirdiler.Suriye’de de iktidara geldiklerinde Golan’ı gündemegetirebilir ve İsrail için güvenlik riski doğurabilir.Zaten İsrail’in çıkarı rejimin bir an önce devrilmesinde olsaydı şimdiye kadar devirmişlerdi ve Esad gitmişti. Bugünkü gibi bekle ve gör politikası uygulanmazdı. Çin ve Rusya, dün Libya’da yapılan, bugün Suriye’de yapılırsa, yarın da Çeçenistan’da, doğu Türkistan’da veya Tibet’te yapılabilir diye endişe ediyor.

Şimdi bu durumda bizim halimiz, Gaziantep’in Suriye politikası yüzünden yaşadığı sıkıntılar ne olacak? Bizim en büyük ticaretimiz arka bahçemizle! Bu vahim tabloyu meslek odalarımızın dile getirmesi gerekir ama malum sebeple yapamadıkları için ben yapıyorum.

Daha önce de yazmıştım ama yinelemenin tam sırası.1856’da İngiltere Başbakanı Lord Palmerston, ‘İngiltere’nin ezeli ve ebedi dostları ve düşmanları yoktur, değişmez menfaatleri vardır.Dostlarımız ve düşmanlarımız zaman içerisinde değişir, değişmeyen menfaatlerimizdir’ demişti.

İngiliz dış politikası ebedi dostluk üzerine değil, ebedi menfaat üzerine dayalıdır.Amerika ise pragmatisttir, dostluklarını faydacılık esasına bağlamıstır. Menfaat ve faydacılık bir noktada örtüşmektedir.Aslında dostluğun temelinde denge gözetmek olmalıdır. Karşılıklı çıkarları dengelemektir esastır olan…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uzun süredir Esad’ın adını ağzına almaması, Riyad’la tamire çalışılan ilişkiler, Sisi’yle tesadüfen aynı gün Riyad’da bulunulması, bana Suriye politikamızda dönüşüm sinyallerini veriyor.

 

 Biz dilimizi tutarız ama…

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in AK Parti Gaziantep listesine konulacağını daha önce yazmıştım. Böylece Gaziantep’ten, Bakanlar Kurulu’nda bir milletvekilimiz olacaktı.

Şimşek, Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde konuşurken Türkiye’nin temel sorunlarına değinerek, bunları halledersek ekonominin de önünün açılacağını, hem dürüstçe, hem de doğru söyledi.

… Kürt sorunun çözüme kavuşmasıyla birlikte önümüzdeki 10 yılda Türkiye, yüzde 1'lik ilave bir büyüme potansiyeli yakalayacak.Doğu ve Güneydoğu, Türkiye'nin yeni büyüme motoru olacak.Bir miktar dış talebin etkisiyle bir miktar da seçim sonrası iç talepteki canlanmayla birlikte, petrol fiyatlarındaki düşüş ve cari açıktaki daralmayla birlikte Türkiye ekonomisi toparlanır.Geçen sene muhtemelen yüzde 3 civarında büyüdük, ama bu sene yüzde 4'e yakın diye düşünüyoruz.

Aynı saatlerde Balıkesir de konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle dedi:
… Hala bakıyorsunuz varsa, yoksa Kürt sorunu.Kardeşim ne Kürt sorunu, artık böyle bir şey yok.2005'te, Diyarbakır konuşmamda bunu açıkladım. Ne dedim? Bu ülkede her etnik unsurun kendine has sorunları var. Dün Roman kardeşlerimle yaptığım buluşmada da söyledim. Roman kardeşlerimin de sorunu var. Türk'ün de sorunu var, Laz'ın da sorunu var, Abaza'nın da sorunu var. Boşnak'ın da sorunu var. Hepsinin sorunu var. Ama bu sorunları gidermek kimin görevi, şüphesiz ki hükümetlerin, yönetimlerin görevi. Bunları yapıyor muyuz, yapıyoruz.Kardeşim neyin eksik senin?Bir Kürt olarak sen bu ülkede cumhurbaşkanı oldun mu, oldun. Başbakan çıkardın mı, çıkardın.Bakan çıkardın mı, çıkardın.Devletin en üst kademelerine yönetici gönderdin mi, gönderiyor musun var. Türk Silahlı Kuvvetleri’nde var mısınvar. Ne istiyorsun daha? Ne istiyorsun?'

Eğer AK Parti iktidara gelirse, Mehmet Şimşek de Maliye Bakanı olursa, Gaziantep açısından fevkalade iyi olur.Bu nedenle biz dilimizi tutarız. Ama yine de birileri bu lafları Cumhurbaşkanı’na ulaştırırsa, yandı gülüm keten helva!..

 

Bir hukukçunun anlattıkları