Alışacaksınız!..

YAYINLAMA: 18 Mart 2015 / 18.00 | GÜNCELLEME: 18 Mart 2015 / 18.00

Dolar direniyor! Dün de 2.62’nin altını beğenmedi!

Dolar 3 ayda Türk Lirası karşısında yüzde 20 değer kazandı. Eskiden olsaydı, devalüasyon denirdi. Ama dalgalı kur rejiminde böyle denmiyor! Ne farkı varsa…

Söylemeye gerek var mı?

Hayat en azyüzde 20 pahalandı. Hem de daha yılın başında.

Ama enflasyon rakamları asla çift haneli olmayacak.

İnsanlar neden geçim sıkıntısı çekiyor, neden yaşam standartları geriliyor, neden sürekli borçlanıyorlar, belli değil mi?

Kredi kartı ve tüketici kredileri borçları daha iyi bir yaşam için alınmıyor! Mevcut yaşamı sürdürebilmek için başka çare yok ta onun için alınıyor. Zaten bir süre sonra da bu borçlar ödenemediği için icra ile başbaşa kalınıyor.

Olup bitenin kısa anlatımı böyle!..

 

Kaynaklarımızın adaletli kullanıldığını söyleyebilir miyiz?

Şimdiye kadar Suriyeli mülteciler için kısıtlı kaynaklarımızdan 5.5 milyar dolar harcama yapmışız. Üstelik bu rakamı Dünya Gıda Programı’nın Sözcüsü Elisabeth Byrs, Cenevre’de yaptığı açıklamada belirtiyor.

Sonra da ne diyor, biliyor musunuz?

Kamplardaki harcamaların bir kısmını biz üstlenmiştik. Ama paramız kalmadı, Şubat ayında dokuz kamptaki yardım kampanyasının hepsinin Türkiye hükümeti tarafından üstlenilmesini istemek zorunda kaldık!

Meali, Birleşmiş Milletler’in parası bitmiş, zaten verdikleri doğru dürüst bir şey yoktu, şimdi onu da veremeyecekler!

 

BM’nin rakamlarına göre Türkiye’de 1.7 milyon Suriyeli mülteci var. Ama doğrusunun, 2 milyondan fazla olduğunu herkes biliyor.

Gaziantep’in metropol nüfusu 1.5 milyon. Buna 500 bin de Suriyeli mültecileri eklerseniz, gerçek nüfusumuz 2 milyon oluyor. Yani, Gaziantep’teki her dört kişiden biri Suriyeli.

Bu insanların çoğunun durumu yürekler acısı! Hiçbir şey söyleyecek durumda değiliz.

Ancak, bu sorun derinleşiyor. Dört sene oldu, hiçbir ilerleme yok.

Allah aşkına şu Gaziantep’in haline bir bakın! 25-30 yıl önce, yolda gördüğünüz 10 adamdan 7’si ile selamlaşırdınız. Şimdi, 100 adamdan birini tanımıyorsunuz! Antep’te kimler yaşıyor, hangi milletten, hangi fraksiyondan, hangi hücreden, hangi mezhepten, hangi bilmem neden, yazmaya kalksam, bu gazetenin sütunları yetmez!

 

Önceki gün Amerika’nın bölge sorununa bakış açısını anlattım.Kendi yararları doğrultusunda sürekli görüş değiştiriyorlar. ABD Dışişleri Bakanı/Sekreteri John Kerry’nin söylediğine ertesi gün bu kurumun sözcüsü Marie Harf, “Kerry öyle demedi de şöyle demek istedi” diye düzeltmeler yapıyor! Ciddiyet bunun neresinde?

 

Bizim aklımızdan geçeni, beklentilerimizi size sansürsüz, basit olarak söyleyeyim mi?

Savaş bir şekilde bitecek! Ama Esad gidecek veya kalacak! Her neyse, ister inanın, ister inanmayın, barış gelecek…

İşte bu barış denen şey nasıl gelecekse gelecek ve bölgede imar hareketleri başlayacak.Her yer yıkıldı, virane ya, müthiş büyük bir imar seferberliği ilan edilecek.Tabii bu sırada ABD, petrolü de 150 dolara çıkaracak. (Hali hazırda 50 doların altında!)

Eh, para bol, Türkiye’nin bütün müteahhitleri bölgemizi yeni baştan yaratacak. Malzemeler Türkiye’den, işçilik Türkiye’den, yeşil dolarlar petrolden…

Aç tavuk kendini buğday ambarında zannedermiş ya, işte bizim durumuz da biraz öyle…

 

Oysa, gerçek böyle değil!

Biz ‘aferinci’ insanlarız!

şarıdan gelen yabancılar, önemli kimseler (!) kampları geziyor, hayran kalıyor, “very good/çok güzel, aferin” diyor, biz de mest oluyoruz!

Ama para vermeye gelince, kimse elini cebine atmıyor.

Her şey üstümüze yıkıldı.

Ne mi olur?

Turgut Özal’ın dediği olur!

Alışırlar, alışırlar…

 

 

Alışacaksınız!..