Eğitim denen şey

YAYINLAMA: 05 Mayıs 2015 / 20.00 | GÜNCELLEME: 05 Mayıs 2015 / 20.00

Gaziantep Kent Konseyi’ni ziyaret eden Gaziantep Valisi Ali Yerlikaya’nın söyledikleri dikkatimi çekti.

Gaziantep’in sorunlarını anlatan Kent Konseyi Başkanı Mehmet Aslan, Suriye, İmar ve Çevre konularındaki raporlarından bahisle Haziran toplantısında ‘eğitim’ konusunu işleyeceklerini söylüyor.

Vali Yerlikaya bunun üzerine, “Gaziantep ve ülkenin en önemli sorunu eğitim, eğitim, eğitim” diyor.

 

Bunu okuyunca eski İngiliz Başbakan Tony Blair’in gazetecilerle düzenli yaptığı bir televizyon mülakatında, “Sizce İngiltere’nin en önemli 3 sorunu nedir?” sorusuna verdiği yanıtı hatırladım.

Blair, biraz düşündükten sonra, “En önemlisi eğitim” diye yanıtlamış, ikinci sorun için de yine düşünüp, “Eğitim” dedikten sonra üçüncü sorunun da eğitim olduğunu gülümseyerek vurgulamıştı.

 

Ancak Yerlikaya’nın, ‘eğitim’ derken Tony Blair’le aynı şeyi kastettiklerini zannetmiyorum. Bizim derdimiz, arsa bulup  okul binası, derslik yapmak; sıra bekleyen, diplomaları ellerinde öğretmenlere istihdam sağlamak.

Oysa, İngiltere’de bunlar bol miktarda var, onların derdi başka, daha da eğitimli nesiller yetiştirmek…

 

Yöneticilerin ‘Eğitim’den ne anladıklarını tutum, tavır ve davranışlarından anlayacağız.

 


Güzel prenses, kötü kalpli kraliçe!..
İngiliz tahtının veliahtı Prens William ile eşi Kate yeni doğan kızlarına ‘Charlotte Elizabeth Diana’ adını koydu. Charlotte, William’ın babası Prens Charles’ın adının kadınlara konan şekli. Elizabeth, Prens William’ın halen kraliçe olan babaannesi, Diana da, William’ın 1997’de Paris’te trafik kazasında ölen annesi. Diana’ya Kraliçe’nin karşı çıktığı, William’ın bunu dinlemediği iddiası var.

Bu haberi okuyunca doğrusu sevindim ve memnun oldum. Çünkü, kraliçe Elizabeth, Diana’ya iyi bir kayınvalide olamadı. Hüzünlü prenses Diana’nın trafik kazasındaki ölümünün arkasındaki sır perdesi hala aralanmış değil. Çoğu insan gibi ben de prensesin bir suikasta kurban gittiğine inanıyorum.

Yalnız prenses gönlünü Mısırlı Dodi el Fayed’e kaptırmış, bu da bütün dünyada yankılanmıştı. Prenses’in Dodi’den hamile olduğu dedikoduları söyleniyordu ki, trafik kazasında ikisi birden can verdi.

Saray çevrelerinde bunun İngiltere tarihinde görülmemiş bir skandala neden olacağı konuşuluyordu. Öyle ya, koskoca İngiltere’nin veliaht prensinin eşi Mısırlı zengin bir işadamının oğlundan hamile kalacak! Monarşi taraftarı İngilizler’in ‘dünyanın sonu!’ dedikleri bir birliktelik!

Aradan 18 yıl geçmiş. Bugün dünyadaki bütün insanlara sorulsa, eminim çoğunluk, hüzünlü güzel prensesi sevgiyle yadedip, kötü kalpli kraliçeyi merhametsizlikle, sevgisizlikle anacaklardır…

Diana’nın oğlu William’ı da, kötü kalpli kraliçe babaannesine rağmen annesinin hatırasına sahip çıktığı için insanlık adına kutlamak gerekir.

 


Pamuk eller cebe gitmiyor!..

CHP’den maddi konularda kırık sesler geliyor!

Genel Merkez, Gaziantep merkez ve 9 ilçeye seçim harcamaları için 350 bin lira göndermiş veya gönderecekmiş.

Bu para ancak kira bedellerini karşılayacağı için seçim harcamalarına yetmeyecek. Oysa, yumurta kapıya geldi, çok para lazım.

Allah için il yönetimi, herkes bu konuda mutabık, cansiperane çalışıyor.

Bir partilinin anlatımıyla, birinci ve ikinci sıralar garanti olduğu için rahatlar, pek çalışmalara katılmıyor, göz boyuyorlarmış! Aylarca KOSGEB plağı çalan, asıp kesen, basın toplantıları düzenleyen parlamenter ise kolayı ve yararcılığı tercih edip işbirlikçi olunca bütün iş il yönetimine kalmış.

 

Aynı partili, “İl yönetimindeki arkadaşlar gerçekten çok değerli ve iyi çalışıyorlar ama paraya ihtiyaçları var. Geçenlerde bir toplantı yaptık. Varlıklı işadamlarını davet ettik. Durumu anlattık. Ses gelmeyince, bir arkadaşımız ortaya bir öneri getirdi. İlk 4 sıradaki aday arkadaşlar, TBMM’ye gidince ayda ellerine 25 bin lira geçecek. Dört aylığını bize versinler. Yani adam başı 100 bin liradan 400 bin lira ediyor. Bu arkadaşlar eğer paraları yoksa birer senet imzalasınlar, ertesi gün bu senetlerin karşılığı olarak 400 bin lirayı partinin bankadaki hesabına yatıralım, dedi. Ama aday arkadaşlar kabul etmedi. Öneri yattı. Ne yani, Ankara’ya gidecekler para vermesin, ama onlar Ankara’ya gitsin diye partililer para versin! Amma güzel haa!..

 

Bence bu işte bir yanlış yok!

Ankara’ya gidecekler Genel Merkez’in güvenini kazanmış, zeki, üstün ve akıllı insanlar. Yoksa adaylıkları kabul edilir miydi?

Genel kural, bazı insanlarda ‘akıl’ vardır, bazılarında da ‘para’!

Bu durumda, Ankara’ya gidecek akıllı insanlara, para sahipleri cömertçe destek olması, onların eda edecekleri memleket hizmeti için ellerini ceplerine atması vatanımızın, ülkemizin ve gerçek demokrasinin yararınadır!

Hadi bakalım, pamuk eller cebe!..

 

Eğitim denen şey