Bu da Geçeeeeeer!..

YAYINLAMA: 15 Mayıs 2015 / 20.00 | GÜNCELLEME: 15 Mayıs 2015 / 20.00

Zamana bağlı konuları  söze bulaştırıp  bir tıkanıklık, bir çaresizlik yaşandığında  hemen “Bu da geçeeer!” demenin başka  bir ifadeyle  “Bir umut daha var” anlamına geldiğini biliriz.  Biliriz ve söylenecek daha çoook söz bulunduğunu böylece ima etmiş oluruz.  Bu, daha doğrusu  umut kapılarının kapanmadığının işaretidir olur  herkese.

Posta Müfettişi , ünlü bestekâr Osman Nihat Akın’ın  “Bir ihtimal daha var” adlı şarkısındaki anlam çağrışımının peşine takılıp umudun  biten bir şey olmadığı gerçeğini öğreniyoruz böylece.   “Bu da geçer”  ile  “ihtimal/olasılık” durumunun  kaynağındaki  umut  zenginliği yaşamın devamına yol gösteren bir deniz feneri  olur her zaman, herkese…

Zaman denen ömür törpüsü  “gelip-geçer”, hiç durmaz;  ama  “umut”,   hep   “Ada sahillerinde bekliyorum”  durumunda  bulur insanı. Böyle durumlarda  belleğinin  hangi noktasını araştırıp/karıştırsa  insan;  geçmişte  yaşadığı naftalin kokan anılarıyla buluşur.  Kimilerinde  de umutlarını yitirme noktasında  olmanın ezikliğiyle naftalinin de koruyucu  yarar getirmediğini gördüğü güve yeniği, pişmanlıklar dolu anıları çıkar önüne… Öyle de olsa, kendisini bu güne getiren, bu günü yaşatan “umut pınarı”nın hiçbir zaman  kurumadığını bilir. “Allah bir kapıyı kapatırsa, diğerini açar” inancı ise herkes için ayrı bir  “umut kapısı”dır, böyle durumların.

Ne demek istediğimi kıyısına-köşesine dokunmadan/değinmeden sözü buraya getirmişken belirtmek  isterim ki;  “çıkmayan candan umut kesilmez.” diyen  Ataların bu anlamlı sözünü de kulaklara küpe yapıp asıl konuma  gelmiş bulunuyorum.

Bu kadar da peşrev neydi derseniz kırılırım. Bir kere  kimi gördünüz sözünü öteye-beriye dolandırmadan/bulaştırmadan direkt meramını anlatanı?..  Hele de siyasetçiler…  Çok af edersiniz, bu yöntem,  insanımızın anlama/kavrama kıtlığından doğan bir durum değil tabii ki…  Daha çok  “kelam/söz salatası”na zenginlik kazandırmak çabası da diyebiliriz buna.

Ama benimkisi bunlardan hiç biri… Bir kere siyasetçi kadar geniş bir konuşma özgürlüğüm yok.  Onlar birbirerine atar-tutar, birbirlerini karalar, sonunda kolkola Meclis’in yolunu tutarlar. Oysa, benim gibilerin durumu öyle mi?  “Dokuzuncu Köyden kovulma” tehlikesi yanında;  en küçük hatada/yanlışta yargıç önüne çıkma  riski “Demokles’in kılıcı gibi” asılı durur başucunuzda. Ama ne olursa olsun umut sizin kâr hanenizde/belleğinizde  bitmeyen bir kaynaktır.

      Bizim  gibiler için umut,  demokrasinin bu topraklarda yeşerip/gelişip yaygınlaşma sevdası olarak dünden bu güne geldi. Devam ediyor.

Kim/kimler ne denli olursa olsun bu güzelliğe leke sürmeye kalktığında karamsarlık değil, daha çok özlem duyar olur  bizim gibiler…  İlla da yaralayıcı, eleştiri oklarını kullanmaz;  kadife eldiven giyip hafiften yaralara  değiniler yapsanız bile  küsenler için bir şey diyemeyiz de,  öfke bulutlarından yıldırım yağdıranlar olur üzerinize.    Ama olsun,  böyle durumlara  merhem  “Bu da geçeeer” diyen DP’li dondurmacı Rahmetli Kemal Amcamı nasıl anımsamam.  O, DP  darbe ile devrildiğinde böyle demişti,  siyasetteki bilge kişiliğiyle.

      Evet, Orhan Veli  de, “umut fakirin ekmeği” demişti mazide.  Boşuna da dememiş  tabii ki…  Şu günlerde “sahne-i siyaset”te  giderek yükselen çirkinlik ve kirlilikleri görüp  umutsuzluğa değil, yarınlara olan demokrasi  güvenlerini  tazeleme  durumunda olanlar hep kârlı çıkacaklar bu ortamdan.

      Çünkü yaşam devam ediyor.

 

 

Bu da Geçeeeeeer!..