Beni rahatsız eden fotoğraflar!

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Sırtında bıçak saplı kadının cesedinin görüntüsünü yayınlamanın, çoğu insan gibi ben de konuya “toplumsal duyarlılık” yaratmaktan çok “kadına şiddeti kanıksattığı” kanısındayım.

Mesela, o fotoğrafı gördüğünde benim gibi hemen ürperip, gazeteyi dehşetle elinden bırakanlar, muhtemelen bundan sonraki benzer görüntüde aynı tepkiyi vermeyecek, daha bir metin olacaktır.

Aylardan beri Ayşe Paşalı’nın, sevgilisi tarafından öldüresiye dövüldükten sonra koma halinde otobüs durağına terkedilen henüz 32 yaşındaki Meral Tahta’nın resimleri yayınlandı da ne oldu?

Bir kere konuya en başta devletin kendisi duyarsız.

Polisin kendini devlet zannettiği bir ülkede, belki de önce devletin acizliğine çare bulmak gerekiyor.

                                                                                  ***

Habertürk’ün sürmanşetindeki o fotoğrafı gördüğümde, hemen aklıma başka bir fotoğraf karesi geldi.

Başında özensiz bağlanmış eşarp, yüzü ağlamaklı, şehit annelerinin boynuna sarılıp ağlayan kadının resmi.

Ben, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in şehitlerin ailelerini ziyareti sırasında başını örtmesini, kadınlara sarılıp ağlıyor pozisyonuna girmesini, suratını buruşturmasını, eteğini altına katlayıp yere oturmasını ve gazetecilere bu görüntülerle malzeme olmasını da çok yadırgıyorum.

Çünkü bulunduğu yer,  ağlama ve çaresizlik değil, sorunlara çözüm üretme ve uygulama makamı. 

30 seneden beri her iki taraftan da annelerin yüreği yanıyor, her iki taraf ta ağlıyor zaten.

Bizim yeni ağlayıcılara ihtiyacımız yok ki!

Bizim bu savaşı ve akan kanı durduracak siyasi iradeye ihtiyacımız var.

                                                                                  ***

Bir kere devleti temsil eden ve bakanlık koltuğuna oturmuş bir hanımefendinin olaylar karşısında herkesten daha metin, olgun ve vakur davranması, karşıya sükunet ve sağduyu telkin etmesi gerekir.

Böyle her önünüze gelen cenaze evine dalıp, yerlere oturmak, insanlara sarılıp ağlamak güzel ve nezih bir davranış tarzı olamaz. Eğer, acı paylaşmak istiyorsanız da bunu usulü ile haber malzemesi olmadan yaparsanız, daha değerli ve anlamlı olur.

Bu görüntü, devletin temsilcisinin vatandaşın derdine ortak olma, acısını paylaşma görüntüsü değil, acıyı siyasete alet etme manzarasıdır ki, artık modası çoktan geçti ve ucuzladı.

 Siz orada harcayacağınız çok kıymetli zamanı, ağıtları nasıl sona erdiririze kafa yormaya ayırmakla sorumlusunuz.

                                                                                   ***

Türkiye’nin dört bir yanında kadınlar şiddet görüp, öldürülürken, Gaziantep’in ikinci kadın vekili günlerden beri almış yanına bir fotoğrafçı, sanayici ve işadamı ziyaretleri yapıyor.

Resim çektiriyor, gazetelere servis yaptırıyor.

Böyle bir ortamda,  bir kadın vekilin pek anlam veremediğim çalışma tarzını yansıtan fotoğrafları da son derece anlamsız ve fuzuli buluyorum.

Ülkenin bu kadar derin ve acil çözüm bekleyen insanlık sorunları dururken, bir kadın milletvekilinin zamanını kapı kapı medyatik ziyaretlere ayırması zaman savurganlığından başka ne ifade ediyor onu da anlamış değilim doğrusu.

                                                                                   ***

Dün gazetelerde bir başka fotoğraf daha vardı.

Bu fotoğraf yerde sırtında kocaman bıçak saplı kadının cansız fotoğrafı beni nasıl derinden sarstı ise o fotoğraf ta aynı derecede ürküttü.

Diyarbakır’da Gemlik’e yürümek için eylem yapanlar arasında bulunan BDP Bingöl Milletvekili İdris Baluken, yakasına yapışıp, “Sen kimsin lan” diyen polise, “Milletim, milletin vekiliyim, sen kimsin?” diyor.

Polis de bu soruya “Ben devletim” diye yanıt veriyor.

Polisin, pardon! devletin sıkılmış yumruğu İdrin Baluken’in göğsünde olan o fotoğraf ve konuşmadan dehşete kapıldım.

Memlekette her gün birkaç tane kadın göz göre göre, bağıra bağıra, isyan ede ede, korunamadığı için ölüme giderken, ortalarda görünmeyen “devlet” meğer Diyarbakır’daymış!

                                                                                      ***

O fotoğrafa bakarken, polisin kendini devlet zannettiği bir ülkede, herşeyden önce devletin artık bir sorun haline geldiğini görmek, bana korku ve endişe verdi.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Beni rahatsız eden fotoğraflar!