Bu Seçimin Düşündürdükleri…

YAYINLAMA: 08 Haziran 2015 / 20.00 | GÜNCELLEME: 08 Haziran 2015 / 20.00

İnsanoğlunun zaafıdır, ayna önüne geçip haline/durumuna bakmaz da karşısındakinin  ayıbını/noksanını arar.

7 Haziran  sonrasını  siyasal manzarasında şimdi –aklı evveller-  partilerin durumları üzerinden söz ederken şaşkınlık içinde oldukları gözleniyor.…

AKP “Dimyat’a giderken evdeki bulgurdan oldu mu desek?.. Yoksa,” “Tek başına iktidar” iken bu kez  eve kuma gelmişliğin  üzüntüsü mü desek?...  “Balkon konuşmaları”nın o çok coşkulu manzarası mazide kaldı mı desek?..

Sonuç o ki; önceki seçimlerdeki rüzgârı parti olarak yakalayamamanın, muhalefeti arkadan izleyip  eleştirilere yanıt yetiştirememenin  alınan sonuçta etken olduğunu göz ardı etmemek gerek…  Bu durum seçmen üzerinde olumsuz bir kanı yaratmış olacak ki, AKP oy kaybıyla çıktı bu seçimden. “Üç dönem” uygulamasının da  seçim heyecanına olumsuz etki yarattığı da ayrı bir gerçek.

Aslında siyasal barometredeesecek rüzgarın ne denli şiddetli olacağını kaptan köşkü iyi biliyordu.  Biliyordu ve  Doğu illerindeki  partisel çözülüşün önü  söylemlerle kesilmeye çalışıldı. Çalışıldı, ancak barajın dolduğu/taştığı noktada yapılacak müdahalenin bir yararı olamazdı elbet. Nitekim olmadı, Doğu illerinde  oy kaybı yaşandı.

CHP’nin  “aş kotarıp, mutfak çerçevesi”nden götürdüğü seçim kampanyası görünürde “kabul görmüş” olmasına karşın bunun sandık sonuçlarına yansımaması siyasetin bir cilvesi! olsa gerek. Bu kadarla da olsa belki katlanılır…  Bunca coşkulu mitinglere karşın CHP’nin önceki seçime göre oy kaybı yaşaması çok manidar bir durum değil de ne? Görünür manzara, parti yurt düzeyinde nerede kadınlar ve gençlerle seçime sarılmışsa  o illerde  başarıyı yakalamış olması… Bir de, partiye yönelik eleştirilerde halâ “kıtlık yılları” ve de 1946 yılında demokrasiye geçişteki ilk  seçimin olumsuzluklarının siyasal arenada  geçerli anlayış  ve geçer kabul görmesi… Bu da parti olarak kimi seçmene kendini ifade edememe/tanıtamama olsa gerek…

MHP’nin yükselen bir grafik çizeceği görünür bir manzara idi. “Rüzgârı arkaya almış” hava vardı partide… Aslında “Ana muhalefet Partisi” kimliği kazanılabileceği de parti çevrelerinde söyleniliyordu. Seçimden en kârlı çıkan parti oldu MHP…  Bu sonuçta,  son dönmede “Türk” kimliğine yönelik anlamsız, hatta zaman-zaman hakarete varan saldırıların yarattığı karşı tepkinin payı olduğu  bir gerçek... MHP için asıl sınav  şimdi başlıyor. Kurulacak koalisyon hükümetinde yer alır-almaz bilemeyiz ama, bugünkü siyasal çizgisini/başarısını korumak için ödünsüz bir tavır mı, yoksa ülke gerçeklerini de göz önüne alıp o koşullarda bir siyaset rotasına mı girecek bilemeyiz. Elbette en önemli olan ülkenin içine itildiği açmazdan/labirentten  sağlıklı kararla alınarak çıkması…

HDP bu seçime daha öncelerden yapageldiği ölçümlemelerin verilerini dikkate alarak kararını verdi.  Yoksa bir kişi yüzde yüz kaybedeceği bir  güreşe, siyasal yarışmaya girer mi? Kimi çevrelerin  barajı aşamaz olumsuz propaganda pompalamasına  karşın alınan sonucun  değerlendirmesini siyasal çevreler gerçekçi bir gözle görüp, analiz etmeliler. Sonuçta HDP bu  seçimde TBMM’ye seçimle gelmiş bir parti olarak ülke siyasetinde yerini almış oldu. Bundan sonrası göstereceği  ülke severlik onun en büyük sınavı olacak…

SON SÖZ  olarak şunu söyleyelim: Bu ülke hepimizin. Birlikteliklerle çok güzel anıtlar dikebiliriz bu kutsal  topraklara… Ama, bozguncu anlayış da hiç tutunamaz bu milletin önünde…

 

Bu Seçimin Düşündürdükleri…