Kadının fendi…

YAYINLAMA: 14 Haziran 2015 / 20.00 | GÜNCELLEME: 14 Haziran 2015 / 20.00

Geçen hafta çok önemli bir kitabı tavsiye etmiştim.

12 yıl 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün başdanışmanlığını yapan Ahmet Sever, Gül’ün bu süreçte yaşadıklarını kitaplaştırdı: ‘Abdullah Gül ile 12 yıl- Yaşadım, gördüm, yazdım’.

Fırtınalar koparacağı belliydi, nitekim koparmaya da başladı!

 

Şimdi, böyle sansürsüz, çok cesur, önemli gelişmelere neden olabilecek bir anı kitabının sıcağı sıcağına yayınlanması dikkat çekicidir. Zira, anı kitapları hemen değil, epey bir süre sonra yayınlanır. Bu bütün dünyada böyledir.

Ben burada bir kadın parmağı sezinliyorum.

20 Ağustos 2014 tarihine dönelim ve hemen bütün gazetelerde çıkan şu haberi tekrar okuyalım:

 

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Çankaya Köşkü'nde veda resepsiyonu verdi. Gül, burada gündeme bomba gibi düşen açıklamalarda bulundu. Eşi Hayrunnisa Gül ise gazeteciler karşısında sitem ederek Abdullah Gül'ün önüne geçti.

Gül, eşi Hayrünnisa Hanım'ın konuşması sırasında omzuna vurarak "Bu kadar yeter" şeklinde tepki verdi. O sırada neler konuşulduğu ortaya çıktı. 

Hayrünnisa Gül, çizgilerinde bir değişim olmadığını ama çevrelerinde olan insanların büyük değişim yaşadığına şahit olduklarını ifade etti. Haklarında yazılanlara inanamadıklarının altını çizen Gül, her şeyi bildiğini ama sustuğunu sözlerine ekledi. Devamında da "Ama daha fazla susmayacağım, asıl intifadayı (ayaklanmayı) ben başlatacağım" dedi.

Hayrünnisa Gül, sitemkar bir üslupla, şu ifadeleri kullandı:

“Bir turnusol döneminden geçiyoruz. Bu süreçte bazı yaşadıklarımızı, 28 Şubat döneminde benim başörtümün tartışıldığı günlerde bile yaşamadık. Hayatımda hiç üzülmediğim kadar üzüldüm bu dönemde. Neler yazıldığını gördük, neler söylendiğini duyduk. Ben her şeyi biliyorum. Abdullah Bey ben üzülmeyeyim diye interneti kapatıyordu, basın bültenlerini önümden alıyordu. Ama ben her şeyi biliyorum. Neyin ne olduğunu biliyoruz. Abdullah Bey kibarlığından söyleyemiyor. Kendisine çok yanlışlar, çok saygısızlıklar yapıldı.”

 

O resepsiyonda First Lady, bazı gazetecilere de tepki gösteriyor. Yenişafak Gazetesi Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi’ye “Sana çok kızgınım” diyerek elini sıkmıyor, eşi ile fotoğraf çekilen gazeteciler arasında bulunan ATV Temsilcisi Mehmet Akarca’yı da eleştiriyor.

 

Daha açık ve net nasıl tepki konulabilinir ki!

Burada hemen Nazlı İnönü’yü hatırlıyorum. Hayri İnönü; Mustafa Sarıgül’ün ve oğlu Emir’in tahakkümü altına girmiş, haksızlıkları, tehditleri hep sineye çekerken Nazlı Hanım sahneye çıkıyor ve Hürriyet gazetesine verdiği bir röportajda her şeyi açıklıyor. Ortalık karışıyor! Neticede, Mustafa Sarıgül, İstanbul’da CHP’den aday iken kaybediyor! Oğlu Emir ve ekibi de Şişli Belediyesi’ndeki güçlü konumlarını kaybediyorlar.

 

Kadınlar, erkeklere göre çok daha cesur oldukları gibi, haksızlığa karşı tahammülleri de hiç yok! İşte size iki örnek verdim!

Eh, artık ünlü diva Ajda Pekkan’ın yıllar önce söylediği aranjmanın güftesinden bir iki satır alıntı yapmak elzem oldu!

Gelmem bu oyuna bırakmam yanına

Ne işler açarım başına

Hakkından geleceğim senin

Sana neler edeceğim

 

Bu yazdıklarım yüzde bir! Kitapta daha neler var!

Abdullah Gül’ün, o sıralarda söylediği “Milletime hizmet etmeyi en asil bir görev olarak gördüm. Bundan sonra da milletime hizmet etmeye devam edeceğim. Bakalım nasıl edeceğiz?" sözlerini de hatırlatarak önümüzdeki günlerin polemiklere gebe olduğunu vurgulamak isterim.

Ortak akıl iş başında…

Gaziantep Milletvekili, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Bütün olumsuzluklara rağmen AK Parti, Gaziantep’te başarılı olmuştur” demiş.

2011 seçimlerinde alınan oy ile 7 Haziran 2015 seçimlerinde alınan oy arasında 15 puan fark var. 9 milletvekili sayısı da 6’ya düşmüş. Buna nasıl başarı denebilir, izaha muhtaç bir demeç.

AK Parti teşkilatı, diğer rakip partilerden çok daha iyi çalışmış, belediyeler uyum içerisinde partilerine destek vermiş, kısaca yapılabilecek hemen her şey yapılmış.

 

Peki, bütün olumsuzluklar neymiş onu anlamadım.

Ekonomiyi kastediyorsa, başında kendisi vardı! Suriye krizini kastediyorsa, kendi hükümetinin politikası! Erdoğan’a bir tepki söz konusuysa –ki bunu herhalde kastetmiyor- kendi doğal lideri.

O halde?

 

Zaten Gaziantep’te hiçbir parti başarısız olmadı ki! Geçtiğimiz günlerde de CHP benzer bir ifadede bulunmuştu. Onlar da başarılı!

MHP ve HDP’de başarılı olduğuna göre, şehir olarak da başarılı sayılırız! Nihayetinde, 12 milletvekili sayımız vardı, TBMM’ye giden de o kadar! O partiden, bu partiden ne fark eder ki! Biz bu kenti ‘Ortak akılla’ idare ediyoruz. Etmeye de devam edeceğiz!

 

Orgeneral olmalıydı!..

Putin, Kırım’ın Ukrayna’dan kopup Rusya’ya bağlandığı süreçte bölgeye başsavcı olarak atanıp dünyaca ünlenen Natalia Polonskaya’yı tümgeneral yaptı.

Natalia henüz 34 yaşında, eşinden ayrılmış bir çocuklu bir kadın.

Ülkenin başsavcılığına atama liyakat ve tecrübe ile oluyorsa, tümgenerallik sanki biraz fazla ve erken gibi…

Yok eğer, atama güzellik derecesine göre yapılıyorsa, bu kez ortada büyük bir haksızlık var!

Natalia, orgeneral olmalıydı!..

 

 

 

Kadının fendi…