Siyasetçiler mizah da okumalı…

YAYINLAMA: 01 Temmuz 2015 / 20.00 | GÜNCELLEME: 01 Temmuz 2015 / 20.00

Ağzından çıkanı kulağın duysun” diye bir sözümüz var.  Çoğunlukla kişisel çekişmelerde/tartışmalarda kullanırız bu uyarı anlamı taşıyan cümleyi… Örneğin, karşısındaki kişi bir söyleminde hatalı olunca bu uyarı yapılır ya da “Haddini bil!..” denir.

 Karadeniz insanı huy/mizaç itibariyle dışarıdan sert görünse de mizah damarına basıldığında nem kapan peksimet/galeta gibi yumuşadığını herkes bilir. Yani kibrit ya da barut gibi değildir bu insanlar.  Onun için de önce dinler, sonra görüşünü belirtir, kararını verir. Yukarıda sözünü ettiğimiz tepki cümleleri bile en sonda “iş raydan çıktıktan sonra…” söylenir karşı tarafa…

Öncelikle hoş sohbet, sevecen, vefalı ve yaşama, gelenek/göreneklerine sonuna değin bağlıdır Karadeniz insanı.

Konuyu yaşamın en sert ve af edilmez çekişmelerinin yaşandığı siyaset alanına çektiğimizde de Karadenizli politikacıların her yerde ve her zaman söylemlerine mizahı katık yaptıklarını demokrasi tarihimizde gördük/yaşadık. Kısacası siyaset alanındaki kimi anlamsız çekişmeye/rekabete Karadenizli politikacıların söylemde/eylemde hep uzak durduğunu da biliyoruz. Dileriz bu güzel siyaset anlayışı sürer gider.

Demokrasi tarihimizin sayfalarında gezinti yaptığımızda Trabzonlu politikacıların parlamento çatısı altında ve siyaset kürsüsünde hep mizahsever tavır ve söylemleriyle dikkatleri çektiklerini görüyoruz.

1950’li yıllar… DP’nin iktidar yılları…  DP ile CHP arasında demokrasi adına çetin bir mücadele yaşanırken Meclis’te kürsüye her gelişinde tüm milletvekillerinin “can kulağıyla dinle”diği Trabzonlu Faik Ahmet Barutçu farklı bir kimliktir. Osmanlı’nın çöküş acısını yaşamış, Cumhuriyet’in kuruluşuna tanıklık etmiş, demokrasinin ülkede tüm kurumlarıyla kurulması için çaba göstermiş bir Faik Ahmet Barutçu…

1918’in karanlığında Doğu Karadeniz’de dış güçlerce kurulması arzulanan ölmüş Pontus’u canlandırma hayalini gerçeğe dönüşmeden söndürmek için Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’ni kurup, ulusal heyecanı dirilten/ayağa kaldıran, ardından bu çalışmaları çevreye bölgeye ve dünyaya duyurmak amacıyla İstikbal adlı gazeteyi çıkaran Barutçu…

Faik Ahmet Barutçu TBMM’de görev aldığı yılların birinde bütçe taslağı üzerinde görüşmeler yapılıyor ve kendisi CHP adına kürsüdedir. Meclis’te çıt çıkmamaktadır. Barutçu her zaman ki gibi Karadenizliliğin verdiği sevecenlik ve kimi zaman yerel dille bütçe üzerinde eleştirilerini yaparken DP sıralarından bir itiraz sesi yükselir:

“- Sayın Barutçu,  bu eleştirilen hususları partiniz de zamanında yaptı!..”

Muhalif, muvafık (iktidar) milletvekilleri bu itirazın geldiği yöne bakarken Barutçu, söyleyeceği/atacağı sözün gez-göz-arpacık nişanını yapıyordu:

“- E gardaşım, biz oyle yaptuk  ve duştuk… Niye anlamazsun?  Siz yapmayın, yaparsanuz duşersunuz, demek isteyrım.”

Demokrasi tarihimizde diğer milletvekillerimiz için de böyle güzel mizah örnekleri var elbet. Bunların derlenip kitaplaştırılması ve Meclis’te görev alan milletvekillerine okumaları için verilmesi nasıl olur acaba?

Biliyorum, bu yüksek siyasal tansiyon düşer, birbirini anlama dönemi başlar.

O bakımdan siyasetçilerin bu ortamdan kurtulmaları için mizah okumalarını öneriyorum.

 

 

Siyasetçiler mizah da okumalı…