Müsaadenizle, buraya kadar!..

YAYINLAMA: 08 Temmuz 2015 / 20.00 | GÜNCELLEME: 08 Temmuz 2015 / 20.00

Bilmeyenler için bir uyarıdır bu cümle… Gece geç vakit belediye otobüsü son seferinde son durağa varmıştır, ama şoför bakar ki otobüste uyuyanlar var. O zaman sesini biraz da yükselterek:

“-Beyler buraya kadar!..” diye uyarı yapar. Uyuyan uyanır,  çevreyi bilmeyen ise aldığı “Son durakta inersin…” uyarısıyla kendine gelir.

Yaşamımızda  “son durak ölüm”ün öncesinde pek çok büyüklü/küçüklü duraklar var. Bir durakta iner, diğer durak için yola koyulur, yeni-yeni duraklara doğru koşarız.

Böylece insanlar, anılar yumağınız renklenir, zenginleşir, deneyimlerinizle yaşama daha bir farklı sarılırsınız. Bu, farklı mesafelerdeki  yaşam koşusu” olur her kişi için… Benimkisi de öyle… Bilenleriniz var elbet. Ama yinelememe lütfen izin veriniz. Günüm/gecem gazetecilik uğraşılarımla geçer. Erkenden kalkar gazeteleri okurum, TV’den haberleri dinlerim.  Çizeceğim karikatürüme ve yazıma konu bulmaktır amacım. Öğleye değin Sabah’ta ve yurt düzeyinde 70’den fazla gazetede yayımlanan yazımı yazarım. Sıra karikatürdedir. Onu da en geç saat 15.00’e değin çizip söz konusu gazetelere servis etmek durumundayım. Günün diğer saatlerinde de  durmak yok, yola devam” siyasal söylemindeki tempo gibi değil, kendi anlayışıma göre yaşamıma diğer renkleri katan çalışmalarıma sıra gelir. Yine yazmaya devamla elimin altındaki iki inceleme eserimi tamamlama heyecanını yaşarım. En önemlisi de 29 Ekim’de Belçika’nın Başkenti Brüksel’de açacağım karikatür sergim için çizimlere sıra gelir.

Kısacası gecesi gündüzü dolu bir yaşam tarzı benimkisi… Sabah’ta günlük olarak yazmaya ne zaman başladığımı unuttum. Ama inanınız,değerli meslektaşım Nurgün Balcıoğlu’nundaveti üzerine her gün yazmaya başladığım andan itibaren yaşamımda büyük bir boşluğun dolduğunun farkına vardım. Mutlandım, yaşama daha bir sarıldım böylece. Çünkü sevdiğim, zevk aldığım bir işi yapıyordum.

Yazmak ve de çizmek benim yaşam tarzımdı, bunu bir kez daha anladım. Bir şey daha anladım, son zamanlarda bu tempoma yoğunluk kazandırırken sağlığım konusundaki riskleri hiç dikkate almadım. İş üzerine iş bindirmesi yapıp bugüne geldim. Artık “full time”, devamlı çalışan bir makine konumuna geldim sanki.  Belli saatlere belli işler. Dinlenme yok. Eş/dost ziyareti yok. İleride zuhur edecek tehlikeyi hesaplamak, öngörü olarak bilmek ve yaşamsal olarak önemsemem gerektiğini anladım. Bu noktada kimi çalışmalarımı askıya alma kararını verdim: Bir süre gazetelere yazı  -istemeyerek de olsa-  yazamayacağım. Çünkü çok önemsediğim Brüksel sergimin hazırlığına daha çok zaman ayırmak durumundayım.

Bu bir kaçış değil. Gönlüm hep yazmak istiyor. Ama durumum ortada…

“-Müsaadelerinizle… Hoşça kalınız!  diyorum.  Gönlüm hep sizlerle… Lütfen böyle biliniz. Tekrar buluşmak umuduyla sevgiler.

 

Müsaadenizle, buraya kadar!..