Bir İngiliz Fransız gibi yaşama kalkışırsa ne olur?

YAYINLAMA: 09 Temmuz 2015 / 20.00 | GÜNCELLEME: 09 Temmuz 2015 / 20.00

Bugün size tarihin en ünlü sesi skandallarından (seks-siyasi) birini anlatacağım.

Tarihe ‘Profumo Skandalı’ olarak geçen, aradan 52 yıl geçmesine rağmen özelliğini yitirmeyen, hala da sık sık referans olarak kullanılan bir serüven.

 

Birleşik Krallıklar Savunma Bakanı John Profumo. 50 yaşın altında, asil görünümlü, yakışıklı bir Oxford mezunu. ‘Baron’ ünvanı taşıyor.

 

John Profumo, Oxford mezunu, ‘Baron’ ünvanı taşıyan, Birleşik Krallıklar Macmillan kabinesinde “Savaş Bakanı” olabilmiş, para-pul, statü ve güç sahibi, soylu bir İngilizdir. Güzel, alımlı, üstelik de aktristlik kariyeri olan Valerie Hobson ile evlidir…

Mutlu çift, 60’lı yıllarda Londra sosyetesinin parlak ve renkli dünyasında yaşarken, kader John Profumo’ya ‘dünyanın en eski’ oyununu oynamaktadır.

Profumo, bir gün, bir dostunun, Lord Bill Astor'un Thames kıyısındaki malikanesinde Christine Keeler ile tanışır.Christine Keeler havuz başında çıplak bir biçimde koşarken kendini, ne olup bittiğine bakmaya gelen Savunma Bakanı John Profumo’nun kollarında bulur.

Christine, gerçekten olağanüstü güzel bir kadındır. John, kollarındaki henüz 19’unda olan genç kadına çarpılır.

Christine’i partiye davet eden Dr. Stephen Watson, ikiliyi birbirine pek yakıştırır ve olaylar kalp çarpıntısı hızıyla gelişir. İkili sık sık buluşmaya başlar.

Christine, orta yaşlı, soylu da olsa tek bir erkekle tatmin olacak kadın değildir. Her gün ayrı bir partide çılgınlar gibi yaşamaktadır. Rusya’nın Londra Büyükelçiliği’nde görevli genç ve yakışıklı diplomat Yevgeni Eugene Ivanov’la tanışır. Birbirinden çok hoşlanırlar ve ilerisi için planlar yaparlar.

Christine’in artık iki sürekli sevgilisi, arta kalan günlerde de gecelik ilişkileri olmaya başlamıştır. Müthiş hızlı bir hayat yaşamaktadır.  Çırılçıplak havuz sefaları, su gibi akan alkol ve uyuşturucuyla Londra sosyetesini adeta esir almıştır.

 

Aradan zaman geçer ve Christine iki erkekle de ilişkisini Eski Antep pavyonlarındaki gibi “Bol bitti, aşk bittimottosuyla bitirir. Bu arada eskiden birlikte olduğu uyuşturucu satıcısı Johnny Edgecombe'yle yaşadığı fırtınalı ilişki, cinayet girişimleri ve mahkeme duruşmalarıyla son bulur.

Mahkemede Christine’in eski ilişkileri gündeme gelir, John Profumo’nun da adı geçer.

Bunun üzerine Profumo, Avam Kamarası’nda bir konuşma yaparak ilişkiyi reddeder.

 

Skandal kokusu alan gazeteciler genç kıza bir çek yazıp hikayesini dinler ve duyduklarını hemen manşete taşırlar. "Savunma Bakanı Şoku" başlığıyla çıkan gazeteler, Christine ile John’un havuzda çırılçıplak çekilmiş resimlerini yayınlar. Olaya hemen Scotland Yard dahil olur ve İngiliz gazeteleri aylarca sürecek seks, ilişki, havuz, alkol, uyuşturucu ve ‘vatana ihanet’ haberleri yayınlar. Artık Büyük Britanya’nın tek konuştuğu konu bu olmuştur. İşin içinde çok güzel bir kadın olması, Başbakan Harold Macmillan’ın Savunma Bakanı Profumo ile Rus ajan Ivanov’un bulunması her gün harika, yeni haberlerin yapılmasına zemin hazırlar.

 

Bu arada artık Profumo için itiraftan başka bir seçenek kalmamıştır. Ayrıca vicdanı da son derece rahatsızdır. Başbakan Harold Macmillan’a bir mektup yazar.

"Söylediklerimin doğru olmadığını ve sizi, meslektaşlarımı ve Avam Kamarası'nı yanlış yönlendirmiş olduğumu kabul etmekten büyük bir pişmanlık duymaktayım."

Macmillan, bakanın istifasını kabul eder ve kendisine hayatta başarılar diler. Ancak 20. yüzyılda Britanya siyaset sahnesinde yaşanan en büyük seks skandalının bir sene sonraki seçimlerde muhafazakar partiye seçim kaybettirmesine, kısmen kendi siyasi kariyerini bitirmesine de engel olamaz.

Daha sonraları bir gazetedeki şu birkaç cümlenin olayı süslediğini hatırlıyorum:

“Christine Keeler, dünyanın en büyük marangozuydu! Bir vidayı gevşetince hükümet hemen çöktü!..”

 

Bitmedi…

Asıl anlatacağım şimdi başlıyor…

Öykünün en inanılmaz, en olağanüstü sayfası ise Profumo’nun karısı Valerie’nin tutumudur. Yaşamlarının sonuna değin kocası John’un yanında kalır, üstlelik de olay üzerine 40 yıl boyunca tek kelime bile etmez.


Valerie, skandalın izlerinin biraz sararıp unutulmasının ardından katıldığı hayır faaliyetleri nedeniyle Kraliçe Elizabeth tarafından saraya davet edilip ‘Britanya İmparatorluğu Kumandanlık Şeref Rütbesi nişanıyla taltif edilir.
Dönemin Başbakanı Thatcher da onu ‘Milli Kahraman’ ilan eder.

 

Ben Londra’da eğitime başladığımda bu skandal olalı 3 sene falan olmuştu. Ama hala bütün ihtişamı ile yayınlar devam ediyordu. Çünkü kadın gerçekten çok güzeldi.

O günlerin en çok konuşulan lafı Fransa Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle’e atfedilen şu harika ve de çok doğru yorumdu:

Bir İngiliz, Fransızlar gibi yaşamaya kalkışırsa işte başına bunlar gelir!..

 

 

Bir İngiliz Fransız gibi yaşama kalkışırsa ne olur?