Harp ve sulh…

YAYINLAMA: 03 Ağustos 2015 / 20.00 | GÜNCELLEME: 03 Ağustos 2015 / 20.00

Her şeyin iyisi de kötüsü de Amerika’da bulunuyor ya, savaşla barış da öyle!..

Çoğu insan Amerika’nın Irak’ı istilasının nedenini Irak’ın elinde bulunan çok önemli, bütün insanlığın mahvına sebep olacak kitle imha silahlarının diktatör Saddam’ın insafına bırakılmaması olarak bilir.

Bazıları da daha vizyonist düşünüp, Amerika’nın ucuz petrole ihtiyacı vardı, girdiler ve aldılar, diye yorum yapar.

Oysa ikisi de değildir!

Amerika, İran’dan çok rahatsızdı. Bütün bölgeye kendine bağlı örgütlerle yayılıyor, Ortadoğu’daki nüfuzu artıyordu. İran’la da aralarında husumet olduğu için müdahale kolay değildi. Ancak, danışmanları çözüm ürettiler!

 

Mitolojideki Savaş Tanrısı Ares veya günümüzde ABD Başkanı Bush, masal anlatarak Irak’a bir baştan girdi, öbür baştan çıktı.

Bu giriş-çıkışın bilançosu, ABD’nin asker kaybı 4,493 olurken, Amerikan istilası nedeniyle hayatını kaybeden Irak’lı sayısını bağımsız kurum antiwar.com, 1,455,500 olarak açıkladı.

Irak işgalinin Amerika’ya maliyetini ise nobel ödüllü iktisatçı Joseph Stiglitz, 3 trilyon dolar olarak değerlendirdi. Ancak, bazı kurumlar harcamaların 6 trilyon dolar civarında olduğunu iddia ettiler.

İşgalin Irak’a maliyeti ise bilinmiyor! Yıkılmış yakılmış bir ülke! Daha doğrusu artık ‘bir ülke’de değil! Üç ülke oldular! Bundan sonra da ne olacakları Allah’a kalmış.

 

Gelelim Barış Tanrısına…

Yunan mitolojisinde Barış Tanrısı Eirene’dir. Günümüzde ise Nobel Barış ödülüne aday gösterilecek olan Obama’dır.

Obama, Küba ile yarım asırlık düşmanlığı ortadan kaldırdı ve iki ülke karşılıklı büyükelçilik açtılar.

İran ile 30 yıllık husumeti de sona erdiren yine Obama oldu.

Savaş Tanrısı Bush, İran için bölgeyi adeta yaktı, yıktı, belki onlarca sene bu bölgeye barış gelmeyecek.

Sulh taraflısı Obama ise aynı İran’ı sulh yoluyla kuyunun dibinden aldı ve yeniden dünyaya kazandırdı. Bu hiç de kolay olmadı. Amerika, tarihinde ilk kez İsrail ile bu ölçüde karşı karşıya geldi.

 

Bugüne gelirsek…

Amerika IŞİD belasından bölgeyi kurtarmak için koalisyon devletleri ile hava gücüyle önemli bir uğraş veriyor.

Yanan bölgenin bir parçası olan Türkiye ise tehlikenin arkasından gidiyor.

Savaş korkunç bir şey. Kazansan da, kaybetsen de etkileri nesiller boyu sürüyor, bitmeyen husumetlere neden oluyor.

Bu ülkenin savaşa değil, korku içinde yaşayan halkının güvenceye, huzura ihtiyacı var.

Halkın yaşam kalitesini artırmak için reformlara, daha iyi ekonomi yönetimine ihtiyaç var. Bunların olabilmesi için de istikrar gerekli.

Bugünün siyasetçileriyle bu mümkün müdür?

Yanılmayı o kadar çok isterim ki…

 

 

Turkish Regan kim?

Amerika’dan bir okul arkadaşım şu Amerikan esprisini gönderdi. Düşün, sen de bana Türkiye’nin benzer esprisini gönder, dedi.

“… Başta dürüstlüğü baş tacı eden ABD politikası öyle bir hal aldı ki politikacıların yalancılığı mizah konusu olmaya başladı. ‘Washington yalan söyleyemezdi. Nixon doğru söyleyemezdi. Regan ikisi arasındaki farkı bilmezdi.’”

 

Çok ilginç, çok da hoşuma gitti.

Bunun Türkiye versiyonu olmaz mı, bal gibi olur…

Herhalde bu köşeye yazacağımı düşünmüyorsunuz!

Siz de düşünün, eminim benim düşündüğümü siz de düşünüyorsunuzdur…

Harp ve sulh…