Rakamlar

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Ankara’nın önemli bir sineması vardı, Büyük Sinema. Kızılay’ın ortasında, getirdiği filmlerle zamanın en güzel eğlence yeri idi. James Dean’ in meşhur olduğu ‘Rebel Without a Cause’ adlı filmi de orada seyretmiştim.  Hatta Rusya ile Türkiye Milli güreş takımları bir tarihte bu sinemada güreş müsabakaları bile yaptığını hatırlarım. İç mekan tavanı halay çeken Anadolu kızlarının renkli resimleri ile süslü idi. Genelde alt kattaki salonda otururduk. Yukarıdaki balkon yerinde film seyrettiğimi pek hatırlamam.

 

Bu sinemada film gösterime başladıktan sonra gelenlere yerlerini elindeki lamba ile gösteren Mustafa isimli bir ışıkçısı vardı. Bu delikanlı dilsiz ve sağırdı. Yalnız iki kelimeyi düzgün telaffuz etmeyi becerirdi. Birincisi, iki yarı arasında boynuna astığı bir tabla üzerinde sattığı   ‘Frigo Buzz’ kelimesi idi. Diğeri ise gösteriye geç gelen seyircilere yerlerini gösterip bahşiş almak adına  ‘NUMARALAR’ kelimesi idi. Kulakları duymadığı için her an etrafını kontrol eder, kimseyi kırmamaya gayret ederdi. Bugün hala kulaklarımda onun sesi unutamam, aslında bu kelimeyi telaffuz etmiyor, fakat o sesi çıkarıyordu: NUMARALAR. 

 

Elinde yassı el lambası bir mekik gibi karanlıkta seyircileri oturacakları yerlere götürür, sonra koşarak tekrar kapıya geri dönerdi.

Üniversite günlerimizde çok önemli bir hocadan  Symbolic Logic  yani  Sembolik Mantık adlı bir ders almıştık. Bu derste sadece 0 ve 1 rakamları ile uğraştık. Hocamız Teo Gürünberg 1.50 metre boyunda ince narin bir insandı. Yanında her dakika onu kollayan eşi vardı. Tina Hanım derse hoca ile beraber girer, tahtaya tebeşirle yazı yazması gerektiğinde, hocanın üzerine beyaz önlüğünü giymesine yardım ederdi. Ders bittiğinde bu önlüğü çıkarıp, hırka giymesini Tina Hanım söylerdi. Hoca, Tina Hanım’ın çocuğu gibiydi.

Beni çok severdi. Ben de onu severdim. Sınıfın iyileri arasında olduğumdan asistan kalmam için bir ara teklifte bile bulunduğunu hatırlarım. Bütün uğraştığımız sadece iki rakamdı, 0 ve 1. Rakamları çok severdim ve bunlarla bütün ömrümce uğraştım. Hatta sembolik mantık kullanmayı ve onunla 1 rakamının 2’ye eşit olduğunu ispat etme adına, denklemlerle çalışıp , matematik bilinci gelişmemiş insanlara, cebiri katarak yanlışı doğru olarak inandırmak işten bile değildi.

Bugün hala matematiğe aklı yatmayan insanlara siyasiler, çeşitli rakamları kullanarak insanları aldatmaya devam ettiklerini görmek, bilenler için acı gelmektedir.

 

Son 10 senede bu rakamların kullanılıp, siyasiler tarafından abartıldığına sizler de şahit olmuşsunuzdur. Türkiye’de imam ve hatip sayısı ile doktor ve öğretmen sayısını karşılaştırdığımızda, doktor ve öğretmen sayısı ile imam ve hatipler arasındaki acı uçurumu görmekteyiz. Bir başka önemli bulgu ise yine istatistik rakamları içinde son 10 senede yapılan cami ve aynı dönemde yapılan okul arasındaki uçurum gibi.

 

Bu rakamları doğrudan söylemektense çarpıtarak söyleyen siyasiler bakın nasıl anlatmakta:

Son 10 yılda yapılan cami sayısı 7,324. Bununla birlikte toplam 82,693 adet caminin ibadete açık olduğunu görmektesiniz.  Bunu inşa edilen okul sayısı ile karşılaştırmak yerine, topluma şu cümlelerle ifade edilmekte: “Son 10 yılda 114,105 derslik okul yapıldı” denilmekte. Kaç adet okul yapıldı cümlesine doğrudan cevap bulamazsınız. Bu verilen değerden yola çıkarak günde iki tedrisat yapan bir Milli Eğitim Kurumu ve sınıfları formüle ederseniz, toplamda 2,852 okul yapıldığını bulursunuz. Rakamları iyi anlamayan insanlar için 114,105 rakamı, çarpıcı etki vermektedir. Cami ile okul arasındaki uçurum 4,472 kurum olarak açık görülmekte. 

Bu gerçekleri gördükçe ebediyete intikal eden hocamın ‘Aptalları her zaman rakamla aldatabilirsiniz’ ifadesini ve kendisini rahmet anıyorum diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.

 

 

Rakamlar