Yerel basından manşetler…

YAYINLAMA: 17 Eylül 2015 / 20.00 | GÜNCELLEME: 17 Eylül 2015 / 20.00

Yerel bir gazetemizin dünkü manşeti: Kaçak yok!

Merakla okuyup öğreniyorum ki, 2015 yılının ilk 8 aylık döneminde Gaziantep’te faaliyet gösteren 238 akaryakıt istasyonu denetlenmiş, hiçbirinde kaçak akaryakıta rastlanmadığı için de bütün akaryakıt istasyonları tam not almış…

 

Bu gazete bunu niye haber yapmış anlamadım! Hem de manşetten veriyor.

Gaziantep’te ne zaman kaçak akaryakıt bulundu ki, bütün akaryakıt firmalarını töhmet altına sokup sonra da hiçbirinde çok şükür kaçak bir şey bulunmadı deniyor!

Ya da ima da mı bulunulmak isteniyor?

Yani, kontrolleri yapanların gözden kaçırdıkları bir şeyler var da, o mu ima ediliyor!..

Yok canım! Haşa, olur mu öyle şey?

Çok şükür bu şehirde her şey kayıt içindedir. Belki eleştirilecek bir şeyler bulunabilir ama bu kentte kayıt dışı asla bir şey bulamazsınız. Boşuna uğraşmayın!..

 

Bir başka yerel gazete de manşetine, “Eğitimde haraç skandalı” diye özel bir haberini taşımış.

Güya, her eğitim yılının kayıt döneminde bağış adı altında velilerden para istemeleriyle gündeme gelen okul idarecilerinin bu defa servis şoförlerinden haraç istedikleri iddia ediliyormuş!

 

Daha neler!..

Ben olsam derhal mahkemeye verirdim bu gazeteyi!

Bağış, para, haraç…

Elinizi vicdanınızın üzerine koyun. Bu şehirde hangi okulda zorla veliden bağış istendi?

Veli, gönlünden koparsa, zorla bağışta bulunmak isterse, müdür ne yapabilir?

Geçtiğimiz yıllarda yine böyle bir olay olmuş, veli bağış vermekte ısrar edince, müdür de kabul etmeyince aralarında kavga çıkmış, iş karakolda bitmişti.

Yani, demem o ki, yok böyle bir şey!..

 

Gelelim servis şoförlerinden haraç istemeye…

Ben bu haberi okurken utandım!

Milli Eğitimin güzide bir müdürü, kalkıp da bir servis  şoföründen haraç isteyecek? Kim haracı daha fazla verirse işi o kapacak!..

 

Burası muz cumhuriyeti mi?

Benim müdürüm, eğitimimizin anlı ve şanlı ve de fedakar öğretmeni bir şoförden haraç isteyecek ha!..

Böyle şey olmaz! Şimdiye kadar da çok şükür Gaziantep’te böyle bir şeye rastlanmadı.

Ben, bu haberi yazan arkadaşımızın mesleki tecrübesizliğine bağlıyorum bu haraç meselesini!..

 

Bu şehirde hiç mi güzel şeyler olmuyor?

Onları yazın kardeşim…

 

 

 

Futbolumuzun hali perişan…

 

Geçen sene Galatasaray şampiyon olurken, “Siz şampiyon olmadınız, biz sizi zorla şampiyon yaptık” diyenler haklı çıktı.

Geçen sezon İsmail Kartal, Fenerbahçe’ye ne kadar katkı sağladıysa, biraz daha fazlasını Galatasaray’ın mütevazı ve çalışkan teknik direktörü Hamza Hamzaoğlu sağladı.

Ancak, görünen köy klavuz istemiyor.

Şampiyonlar Ligi’nde oynayan Galatasaray’a daha kariyerli ve otoriter bir hoca lazım.

 

Yabancı transferler, Türkiye’nin gerçek bir baş ağrısı.

Emekliliği dolmuş ne kadar ünlü ve kariyerli futbolcu varsa astronomik fiyatlara, milyonlarca Euro ödenerek Türkiye’ye getiriliyor. Kulüpler aşırı borçlanıyor.

İşte Galatasaray’ı Atletico Madrid karşısında gördünüz. Tel tel döküldüler, utanç verici, Avrupa’nın dün dalga geçtiği futbol oynadılar!

Neydi o Podolski’nin oynadığı futbol?

Sanki sahaya sarhoş çıkmış gibi bir hali vardı! Bu Podolski, herhalde bizim bildiğimiz o ünlü Podolski olmasa gerek!

Burak’ın halini görünce verilen paralara üzülüyorum! Bunlar yılda en az 15 milyon lira kazanan sözüm ona futbolcular!..

 

Türkiye’nin rekor transferini yapan Fenerbehçe’yi de Shakhtar Donetsk karşısında görmedik mi?

Geçen hafta sonu da, kendi takım değerinin onda biri olan Kasımpaşa karşısında öldü öldü dirildi, palavradan bir golle 3 puan aldı…

 

Reforma idarecilerden başlamak lazım.

Önce, futbolumuzu kulüp idarecilerinin elinden kurtarmakla başlamalıyız.

Birkaç kuruş para sahibi olmuş, çoğu işin başında futbol topunu gördüğü zaman bomba diye karakola götürecek kadar bilgi sahibi sonradan görmüşler, halkın en büyük eğlencesi ve heyecını futbola kötülük ediyorlar.

İşte bunların transfer ettiği futbolcular da kendileri gibi oluyor!

 

Memleketin o kadar vahim sorunları var ki, sıra buna gelene kadar…

 

 

Abdullah Gül nihayet ekranlarda…

 

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, uzun zaman sonra bir televizyon programına katılarak 1 Kasım seçimleri ve kendisiyle ilgili merak edilen soruları yanıtlayacak. Yarın akşam NTV'deki yayında Gül'e Murat Yetkin, Ali Bayramoğlu ve Ayşe Böhürler soru soracak.

7 Haziran'da olduğu gibi 1 Kasım seçimlerinde de milletvekili adayı olmayan Gül, davetli olmasına rağmen Cumartesi günü yapılan AK Parti  5. Olağan Kongresi'ne katılmayıp sadece mesaj yollamıştı. Yayında Gül’ün Cumhurbaşkanı Erdoğan ’la yollarının ayrıldığı iddiaları, AK Parti'nin durumu, eski danışmanı Ahmet Sever’in yazdığı “Abdullah Gül’le 12 yıl” adlı kitap , 1 Kasım seçimleri, tekrar başlayan çatışmalar, Kürt sorunu, Suriye, Türkiye'nin yurtdışındaki imajı, basın özgürlüğü gibi konuların gündeme gelmesi bekleniyor. Program 21:10’da başlayacak.

 

Yakın siyasi tarihimizle ilgilenenlerin mutlaka izlemesi gereken bir program.

Eminim Murat Yetkin, aklımızdaki bütün soruları soracaktır.

Eğer beklediğim gibi olursa, bu söyleşi bir milat olabilir.

AK Parti’nin alacağı oylarda bir hayli etkili olabileceğini düşünüyorum.

 

Gül, durup dururken neden böyle bir programa katılmayı kabul etti, doğrusu önce bir anlam yükleyemedim.

Nedeni, dün sabah saatlerinde cemaat soruşturması için gözaltına alınan, Gül’e yakınlığı ile bilinen Kayserili ünlü Holding sahibi işadamı, TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi, Melikşah Üniversitesi Mütevelli Kurulu Başkanı Memduh Boydak olmasın?..

 

Yerel basından manşetler…