Irk ayrımcılığını bilmeyen hoşgörülü bir ülke…

YAYINLAMA: 29 Ekim 2015 / 20.00 | GÜNCELLEME: 29 Ekim 2015 / 20.00

İsveç’te 15 Eylül’deki genel seçimde sol bloğun başını çeken Stefan Lofven liderliğindeki Sosyal Demokrat Parti yüzde 31,1 oy alarak 8 yıldır iktidarda bulunan sağ bloku yenilgiye uğrattı.

Sağ blokun başını çeken Başbakan Fredrik Reinfeldt liderliğindeki Muhafazakar Parti yüzde 23,2'ye geriledi. 349 üyeli parlamentoda sol blok 160, sağ blok ise 141 sandalyenin sahibi oldu. Göçmen karşıtı aşırı sağcı İsveç Demokratları yüzde 12,9 oyla 20 sandalyenin sahibi olarak, üçüncü büyük parti konumuna yükseldi.

 

İsveç'in Sosyal-Demokrat Başbakanı Stefan Löfven, yeni kurduğu 24 üyeli kabinesinde 12 kadın bakana yer verdi.

Bakanlık görevi verilen 12 kadından biri olan Bosna-Hersek doğumlu, 5 yaşında İsveç’e göçen Aida Halzialik, ülkenin en genç kadın bakanı ünvanını kazandı.

 

Eğitim hayatına İsveç'te başlayan Halzialik, liseden sonra Lund Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi.

Halmstad Belediyesi'nde çalışırken ilgi duyduğu politikada kariyer basamaklarını çok hızlı tırmandı.

Çevresinde de çok sevilen bir kadın olan Halzialik, 27 yaşında İsveç’in eğitim bakanı oldu.

 

Aida bir müslüman; göçmen olarak geldiği İsveç’te yıllar içinde vatandaşlık elde etmiş. Sonra da eğitim bakanı olmuş.

İsveç’e övgü dizmekten başka bir şey düşünemiyorum.

Irak’ın diktatörü Saddam’ın yardımcısı Taha Yasin Ramazan da bir hıristiyandı.

Hoşgörü ve birlikte yaşama kültürü bakalım bizim ülkemize ne zaman gelecek?

 

 

Amerikalı bir politikacı tipi…

 

Amerika’da gelecek sene Kasım ayında seçimler var.

Daha bir seneden fazla zaman var ama hareketlilik bizim 4 gün sonra yapılacak kader seçiminden çok fazla!

Demokratların adayı neredeyse belli, Hillary Clinton.

Cumhuriyetçiler’de ise adaylık yarışı bir hayli çekişmeli geçiyor.

Benim ilgimi şu sıralar en çok milyarder işadamı, emlak kralı, TV yıldızı, genç hanımların ‘olgun politikacı’ sevgilisi Donald Trump çekiyor. Üstelik bize biraz yakınlığı da var! Aydın Doğan’ın ortağı…

 

O kadar ilginç şeyler söylüyor ki, Batılı bir politikacı olmaktan ziyade, pragmatist bir siyasetçi çizgisinde dolaşıyor.

New Hampshire belediye meclisinde düzenlenen bir toplantıda halkla buluşan Trump, ne kadar mütevazı olduğunu anlatırken, “Biliyor musunuz, ben arabamı kendim kullanırım” dedi.

Baktı ki millet gülümsemiyor, şaşkınlıkla dinliyor, ortam da uygun, “Yemeklerimi de Mc Donalds’da yiyorum” diye üsteleyince tepki gördü. Bu kez de, hayatta ne kadar çok eziyet çektiğini sıradan Amerikalılar’a anlatabilmek için, “Babamdan aldığım bir milyon dolarcıkla sıkıntılar içinde başladığım emlak işinde başarılı oldum. Babamdan aldığımı da sonra geri verdim” ifadesiyle birlikte salon boşalmaya başladı.

 

Salonda kalanlar ‘Donald amcalarının’ dış politika üzerine söylediklerini duyunca onlar da dışarı çıktılar.

Trump, “Saddam Hüseyin ve Muammer Kaddafi iktidarda kalsalardı, bölgede bugünkü terörist grupların doğmasına izin vermezlerdi. Ortadoğu ve dünya daha güzel bir yer olurdu” dedi.

 

İlahi Donald amca, Saddam’ı kim yerinden etti? Kim devirdi? Kim idam etti?

Bush yapmadı mı?

Bush da senin gibi Cumhuriyetçi değil mi?

Eeee!..

Gözünüzde büyütmeyin! ABD’de böyle politikacılar da var! Çok rahat kazandığı ve kendini rahatsız eden parayı bu şekilde harcıyor!

 

Zaten Amerika’yı Harvard Hukuk mezunları yönetiyor, bir zamandan beri.

Clinton (8 sene), Obama (8 sene) ve tekrar Clinton (herhalde 8 sene de o!)…

Irk ayrımcılığını bilmeyen hoşgörülü bir ülke…