Oksijensiz bir hayat!

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Oksijen olmazsa yaşam olmaz.

Psikolojik problemlerin büyük bir kısmı beyne yeterli oksijen gitmemesinden kaynaklanır.

Verimli düşünebilme konusunda yapılan çalışmalar göstermektedir ki beyne uygun şekilde daha fazla oksijen gitmesi, motivasyon, ezberleme, öğrenme, anlama gibi zihinsel faaliyetlerin verimini artırıyor.

Çünkü beynin en önemli yakıtı oksijen.

Şu anda, içinde bulunduğumuz koşullarda herkesin beynine ne kadar bol oksijen giderse o kadar iyi.

Hepimizin beynine çok oksijen gitmesi, ön yargılarımızdan, saplantılarımızdan, hoşgörüsüzlüğümüzden, ötekine nefret duygularımızdan daha kolay arınabilip, kendimizi yenileştirmemizi ve geliştirmemizi sağlayacaktır.

Ancak ne yazık ki, siyaset kurumu dört bir koldan oksijen vanalarını kapatarak, beynimize giden oksijen damarlarını tıkamakla uğraşıyor.

Bizi oksijensiz bir yaşama ölüme sürüklüyor.

                                                                        ***

Aylardan beri yazılıp çiziliyor, söyleniyor. PKK ile mücadele edin, ancak düz ovada siyaset yapan insanları rahat bırakın ki sorunun çözümü konusunda mesafe alınabilsin.

PKK’nın kanlı, masum insanları hedef alan eylemlerini tasvip etmek mümkün değil.

Ancak gidip halkın oyu ile seçilmiş belediye başkanlarını, belediye ve il genel meclisi üyelerini kolundan sürükleyip cezaevlerine tıkmayın.

Dağdaki ile mücadele ederken, ovadakini de illegaliteye zorlamayın.

Bu topraklar üzerinde birlikte yaşadığımız, yaşamak mecburiyetinde olduğumuz ve de yaşayacağımız insanları kin ve nefretle doldurmayın.

Terör örgütü ile mücadele adı altında, söylem ve eylemlerinizle halkların arasına nefret tohumları ekmeyin.

Van depreminde, bu nefret söylemlerinin, bu ayrıştırıcı-kışkırtıcı politikaların, insanlar arasında nasıl derin fay hatları oluşturduğu yeterinde ortaya çıkmadı mı?

Halen bu ısrar neden?

                                                                  ***

Son KCK operasyonlarında gözaltına alınıp tutuklananlar arasında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nde öğretim üyesi ve BDP Parti Meclis üyesi  Prof. Dr. Büşra Ersanlı ile yayıncı Ragıp Zarakolu da var.

Prof. Ersanlı aynı zamanda BDP'nin Anayasa Komisyonu'nda da yer alıyor. Yeni anayasa çalışmaları kapsamında AKP heyetinin 10 Ekim'de görüştüğü BDP'liler arasında bulunuyordu.

Ersanlı, resmi tarih, milliyetçilik ve Orta Asya konulu kitapların sahibi.

Büşra Ersanlı 12 Mart darbesinden sonra da gözaltına alınıp işkence görmüş ve iki yıl cezaevinde yatmış bir bilim insanı.

Daha birkaç gün önce yeni anayasayı yapacak komisyonda masa başında iken, bugün cezaevinde.

Ersanlı gibi değerli bir akademisyen siyasetçinin gözaltına alınıp, tutuklanması; toplum vicdanını yaramakla kalmıyor, aynı zamanda Başbakan Erdoğan’ın da bizzat ifade ettiği gibi muhatabınızın oksijen kanallarını tıkayarak, sağlıklı düşünmesini ve davranmasını engelleyip, şuursuzca kan dökülmesine zemin hazırlıyor.

                                                                    ***

Yayıncı, yazar, insan hakları savunucusu Belge Yayınevi’nin sahibi Ragıp Zarakolu, İnsan Hakları Derneği’nin kurucularından. 2005 yılında Norveç Yazarlar Birliği ve Norveç Kültür Bakanlığı’nın “İfade Özgürlüğü” ödülüne layık görülen Zarakolu da 12 Mart darbesi mağdurlarından.

Akademisyen oğlu Deniz Zarakolu’nun 4 Ekim’deki KCK operasyonunda gözaltına alınmasının ardından, baba Zarakolu da yine KCK operasyonları kapsamında cezaevinde.

KCK operasyonlarında, Doğu ve Güneydoğu’da gözaltına alınmayan siyasetçi kalmadıktan sonra şimdi güdümlü yargı kanalıyla sıra bilim adamları ve aydınlara geldi.

PKK yollara mayın döşeyip can alırken, AKP, terörle mücadeleyi siyasi linç şekline dönüştürüp, çözüme gidebilecek yoldaki tüm yardımcı, çözüm yaratıcı unsurları bertaraf ederek oksijen kanallarını tıkıyor.

Ve Başbakan, “Terörün propagandasını engellemek, terör örgütünü oksijensiz bırakmak için her türlü tedbiri alıyoruz” diye bu geleceği daha da sıkıntılı hale getiren gelişmelerle övünüyor.

                                                                     ***

Dün ajanslarda başka bir haber daha vardı. AKP bu yıl, tam 2 milyon ton bedava kömür dağıtacakmış.

Dolayısıyla, fosil yakıt olduğu için çok önemli bir hava kirliliği aracı olan 2 milyon ton kömürün yayacağı yüzbinlerce metreküp karbonmonoksit ve kükürt dioksit yüzünden bizimde beynimize giden oksijen oranı azalacak.

Aylarca, bedava dağıtılan bu kalitesiz kömürlerin zehrini soluya soluya beynimiz demokrasi, çözüm, barış, özgürlük adına üretemez ve düşünemez hale geleceğiz.

Bir yandan yargı eliyle, diğer yandan 2 milyon ton bedava kömürle tüm oksijen damarları siyaset eliyle tıkanmış şanssız halklar olmanın sıkıntılarını damarlarımızda hissederek yaşamayı sürdüreceğiz. 

 

 

 

Oksijensiz bir hayat!