Yüce Allah güzel ülkemi korursun…

YAYINLAMA: 19 Kasım 2015 / 18.00 | GÜNCELLEME: 19 Kasım 2015 / 18.00

Bilmeyen yok her halde… Ülkemiz büyük bir çıkmazın içine doğru itilmek isteniyor…  BOP’un mimarı ABD, Kuzey Afrika’da yaptığı operasyonlarla beraber çalışacağı ekipleri ilgili ülkelerde iş başına getirdi birer-birer.

Kanlı, kanlı olduğu kadar vahşi bir yöntemle ülkelerin içişlerine önce nifak sokan, sonra silahlı terör örgütlerini donatıp katliamlarla ülke insanlarının huzurunu yok eden bir dünya paylaşımı moda oldu 21. Yüzyılda…

Irak’ta insanlık en adi, en vahşi, insanlık adına en utanılacak manzaralar yaratılarak milyonlarca insan  katledildi..  Bu utanç manzarası hala devam ediyor.

-Peki, diktatör olarak dünyaya tanıtılıp haçlı kafalarca “katli vacip” görülen Saddam döneminde bu insanın kanını durduran utanç manzaraları yaşanıyor mu idi? Yüzde biri, binde biri olsa  vicdanım susacak,  “-Eden bulur diyeceğim, ama gel gör ki, “Vahşi Batı” kendi terör yasalarını uygulayıp İslam dünyasına kan ağlatıyor. Kan kusturuyor devamlı…

Vahşi Batı”,  Irak’a müdahale etti, bu topraklarda yaşayan İslam dünyası, merhameti/acıma duygusunu, korumayı/şefkati “Batı”dan bekliyor. . Kaç yıldır kendi evinde/yurdunda  Batı”nın ektiği nifak, ayrılık tohumları yüzünden Irak halkının iki yakası bir araya gelmiyor. Gelecek de değil. Çünkü kendini rehber/bilirkişi atayan  Batı”, hangi İslam ülkesine girmiş de  rahmet okuduğunu, huzur/sükun getirdiğini bilen var mı?

Dün Libya’da, Mısır’da, Tunus’ta yönetimler böyle düşürüldü.

Bizde darbeler “Batı” denen “batırıcı”lardan kaynaklanmadı mı?

                                                                        ***

Batı”ya açık kapı bırakılmaz. Pencere, baca bile bırakılmaz olduğunu nicedir unutmuş bir durumumuz var. Toplumsal anlamda kalkınma hamlelerini başlattığımız her durumda “Batı”nın akıl hocaları bir yerlerden çıkıp,  kırk dereden/çeşmeden su getirip önümüze önerileler geldiklerini her seferinde unuttuk. DP döneminde demir-çelik, bez, çimento, şeker fabrikaları, rafineriler, limanlar kuran bir yönetim anlayışının nasıl unutturulduğunu hiç kendimize sorduk mu?

Ya uçak sanayii konusu… Rahmetli Nuri Demirağ’ın “kendi uçağını kendin yap” inancıyla çıktığı yolda kimler, nasıl yolunu kestiler. Nuri Demirağ yaptığı demiryolları nedeniyle “Demirağ” soyadı kendisine layık görülmüş örnek girişimci/müteşebbis bir insandı. Zorluklar çıkarılıp engellenince uçak yapımı için Beşiktaş Hayrettin İskelesi’nde kurduğu kocaman hangarı gördüğümde şaşırıp kalmıştım. “Hadiselere Tercüman” gazetesi bu büyük uçak hangarında hazırlanıp basılıyordu 1950’li yıllarda…  Nuri Demirağ Rahmetli bu hangarda 1943 yılında bir yolcu uçağı yapmış, ama devamına ve uçuşuna izin verilmemiş. Bu  uçağa “Nud 36” ya da “Nud 38  adını vermiş. Brüksel’de büyük bir uçak müzesi var. Bu konuyla yakından ilgilenen Özgür Sanal adlı arkadaşımın ısrarı üzerine “Uçak Müzesi”ni ziyaret ettim. Nuri Demirağ’ın yaptığı uçağın izini sürdüm ama, bulamadım.

Yerli otomobil öyküsü de öyle…

Türkiye ne zaman sanayileşmeye yönelik hamleler yapmışsa “Batı”dan gelen öneri(!)lerle  bu atılımların hep tavsadığı örnekleriyle yakın tarihimizde yazılı…

                                                                     ***

Ortadoğu’da yalnızlığa doğru itiliyoruz. Etrafımız kan gölü…

Şimdi,  İkinci Büyük Savaşı ülkemize uğratmayan, insanımızın burnunun bile kanamasına izin vermeyen Kurtuluş Savaşı Kahramanı ve Türk demokrasinin Kurucusu  -ama nedense kimilerince sevilmeyen- İsmet İnönü’nün ferasetini gösterecek kahramanlara gereksinimi var güzel ülkemin.

Yüce Allah ülkemizin, insanımızın yardımcısı olsun.

 

 

 

Yüce Allah güzel ülkemi korursun…