Ya bir de Antep’te deniz olsaydı!..

YAYINLAMA: 21 Kasım 2015 / 18.00 | GÜNCELLEME: 21 Kasım 2015 / 18.00

Son yılların vazgeçilmez trendi: İnovasyon.

Latince kökenli bir kelime ama nereden geldiği önemli değil, ifade ettiği mana yenilikçilik ve yaratıcılık. Gaziantep sanayisinin güzergahı bu olmalı.

Bunun gerçekleşebilmesinin yolu ise, sanayiye teşvik verirken net kuralların olması. Oysa biz de her yerde ve her konuda, her zaman kuralsızlık hep kural olmuştur.

 

Halı sanayii iş mi yapıyor, para mı kazanıyor, tüm gözler oraya çevriliyor. İşadamı yatırımını bilimsel verilere göre yapmıyor, gördüğüne, onu cezbeden neyse oraya meylediyor. Böylece mantıksız bir rekabetin içine girerek, örneğin halının metrekaresi 10 dolarsa, kıran kırana mücadeleden sonra fiyat 4 dolara iniyor. Neticede kimse kazanamıyor. Daha önceleri nakış brode tekstilde yaşananlar gibi.

Emeğe, paraya, zamana yazık oluyor.

 

Mimarlık, hukuk ve mühendisliğe YÖK bazı kotalar koydu. Üniversiteye giriş sınavlarında ilk 200 bininci (rakam önemli değil) sıraya giremezseniz bu mesleği seçemiyorsunuz. Çünkü, o kadar birikim var ki, bu mesleğin diplomasına sahip olanlar iş bulamıyor. Son derece makul bir kural konmuş oldu, böylece.

 

Gaziantepli işadamı Mehmet Baharoğlu, denizi olmayan kente 5 milyon liralık yatırımla tersane kurmuş. Baharoğlu, 50 bin metrekare alan üzerinde kurduğu tersanede sadece baraj göllerinde kullanılabilecek tekne imalatına başlamış. Baharoğlu, ayrıca Fırat Nehri’nde tekne turizminin yaygınlaşması amacıyla da araştırmalar yaparak bu projeye gönül vermiş.

 

Bu haberi okurken çok keyif aldım. İşte gerçek inovasyon budur. Deniz yokmuş, nehir uzaktaymış, göl başka yerdeymiş, bunlar laf-ı güzaf! Antep’te Denizcilik Yüksek Okulu açılmadı mı? Gerçi bu okulu açanların tarzı hiçbir zaman Gaziantep’e hizmet etmek olmadı ama, olsun, bazen yanlış nakış olur! (Tavla bilenler, ne demek istediğimi daha iyi anlarlar!)

16’ıncı yüzyılda Fırat Nehri üzerinde 1.500 nehir gemisi Basra Körfezi’nden baharat taşırdı. Daha sonra bu baharat en yakın limandan Avrupa’ya gönderilirdi.

Böyle , katma değeri yüksek, inovatif bir yatırımı harikulade buluyorum. Başarılı olacağına da inanıyorum.

 

 

Hadi sıkıysa şikayet edin!..

 

İsim önemli değil, bir apartman sakini komşularına bir not yazmış.

 

Köpeğimi bir daha şikayet ederseniz, apartmanda ne kadar kapalı cam balkon, demir çerceve, projede olmayan garaj varsa ve kestiğiniz arkadaki ağaçlar da dahil hepsini şikayet ederim. Köpeğimle ilgili bir sorun varsa gelin bana söyleyin.

 

Hadi şimdi sıkıysa şikayet edin de görelim. Çünkü herkesin bir noksanı veya kırığı var!

Buna sıradan bir tehdit olarak bakarsanız çok yanılırsınız. Buna Türkiye’nin bir gerçeği olarak bakmalısınız.

İşte bunun içindir ki millet birbirini idare ediyor! Birileri malı hamuduyla götürürken, diğeri minnacık bir şeyler yapıyor ama neticede ikisi de kanunsuz!

Herkes yeteneğine, kalıbına göre bir şeyler götürüyor, kimsenin de kimseye böylece lafı kalmıyor.

Aynen böyle değil mi?

 

  

Özür:

Dünkü yazımda Rizespor-Galatasaray maçının sonucunu 2-2 yazmışım. Doğrusu 3-2 olacaktı. Düzeltir, özür dilerim.

 

 

Ya bir de Antep’te deniz olsaydı!..