Gözünü kırpmadan adam öldürmek!

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Hatay’da Suriyeli iki çocuğun dövülerek öldürülmesi haberini okuduğumda bir kez daha dehşete kapıldım. Topluma hızla hakim olmaya başlayan şiddet kültürünün, “gözünü kırpmadan adam öldürmek” noktasına taşmış olması korkunç bir durum.

16 yaşındaki Abdulhamit Taben ve Ahmet Taben’i öldürenin yanlarında çalıştıkları hurdacı olduğu ortaya çıkmış. Güya bu iki çocuk, hurdacının kızına sarkıntılık etmiş.

Asla inanmadım.

Sonra sarkıntılık etmenin cezası bu mu?

Sen kimsin ki bu çocuklara ceza veriyorsun?

Velev ki öyle bir şey var, işten çıkarırsın, şikayet edersin, olur biter?

Bence iki tane 16 yaşında çocuğun sopayla dövülerek öldürülmesinin altında başka bir neden olmalı!!!

Hatırlarsınız, bundan bir birbuçuk yıl önce Antep’te de Suriyeliler’e yönelik saldırılar vardı. Grup halinde dolaşan işsiz-güçsüz gençler, sudan bahanelerle Suriyeli avına çıkıp, ıssız yerde kıstırdıkları tüm Suriyeliler’e saldırıyorlardı.

Hatta bir çalışanımız, elinde sopalarla üzerine gelen gruba, “Ben Suriyeli değilim” diye bağırarak canını zor kurtardığını anlatmıştı.

Ak Parti iktidarının Suriye politikası yüzünden başımıza gelenlerin sıkıntısını hep birlikte yaşadığımız doğru. Aramıza karışan 5 milyon Suriyeli’nin içerisinde “dilencisi, hırsızı, üçkağıtçısı ve ırz düşmanlarının” bulunabileceği de doğru.

Ama, sorunumuz bu değil!

1.5 milyon nüfuslu kente 500 bin Suriyeli gelip yerleşti. Siz hiç sivil toplumdan bu konuda bir şikayet duydunuz mu?

Herşeyi olduğu gibi kuzu kuzu bunu da sineye çektik, iyi –kötü geçinip gidiyoruz.

Toplumun bu konudaki abzorbe yeteneği takdire şayan bile sayılır ve öyle de ediliyor.

                                                               ***

Mesele bizim kendi toplumumuzda son yıllarda hızla yükselen şiddet eğilimi.

Trafikte, yolda yürürken, herhangi bir konuda takıştığınız insanın hemen saldırıya geçmesi, karşıyı linç etme eğilimi…

Korkunç olan bu!

Bu kentlerin cadde ve sokakları, Suriyeliler yüzünden değil, kendi insanlarımızın şiddet kültürü ile yoğurulmuş, sarmalanmış olması nedeniyle tekin değil!

Adalet sistemi deseniz keza!

Yapanın yanına kar kaldığı, ağır aksak yürüyen hukuk sistemine zaten kimsenin güveni kalmamış!

                                                               ***

100. Yıl Kültür Parkı’nda mevsimlik çiçek dikimi ve bakım yapan onlarca genç insan görüyorum sık sık. Geçen yıllarda bu çalışanların tamamı Türkçe konuşuyordu, yani kendi insanlarımızdı.

Şimdi bakıyorum, hepsi Suriyeli.

Neden?

Çünkü Suriyeliler’i “sudan ucuza” çalıştırıyoruz da ondan!

Yani insanlığımız, vicdanımız, merhametimiz de yerlerde sürünüyor.

Sanayicisinden esnafına, hemen her kesim, çaresiz, yurtsuz kalmış bu insanları istismar etmekten çekinmiyor, acımıyor.

Acımasızlık, tahammülsüzlük, karşıya saygısızlık, kentlerin sokaklarında kol geziyor.

Ruh hali böyle olunca da, sudan bahanelerle insanlar öldürülüyor.

                                                               ***

Bu şiddet kültürünü nasıl bertaraf edeceğiz, kendimizi ve sevdiklerimizi sokaklarda pervasızca dolaşan bu şiddet kültüründen nasıl koruyacağız, toplumu içerisine sürüklendiği şiddet sarmalından çıkaracak eğitim düzeyini nasıl yakalayacağız ve biz bunları yapmaya çalışırken daha kaç “insan” yaşamını yitirecek?

İki tane 16 yaşında Suriyeli genci sopa ile döverek öldüren adamın psikolojisinde aramızda o kadar çok var ki!

 

Gözünü kırpmadan adam öldürmek!