SİYASİ NABIZ

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Ülkenin nabzını taksilerde çalışan şoför esnafı tutar diye düşünürüm. Ne zaman bir taksiye binsem bu esnafla gittiğim yere kadar sohbet etmeye çalışırım. Çünkü günlük stresli hayatlarını biraz olsun konuşarak üstlerinden atmalarını amaçlayan bu kısa sohbetlerde, konu her seferinde siyasete gelir tıkanır. Ben ise şoför esnafının bu sıkıntılı yaşamlarını siyaset gibi daha sıkıntılı bir konuya hiç de getirmek istemem. Nede olsa siyaset konusunu konuştuğumda günlük yaşamın her geçen gün daha da zorlu bir yaşama aktığını dile getirmelerinden hep rahatsız olmuşumdur.

Bir de şuna inanırım, kültür seviyelerine göre insanlar balık hafızasına sahip olurlar. Yaşadıkları olumsuzlukları kısa zamanda unutup yine iğnenin ucuna bağlı olarak suya sarkıtılan yemi, her zaman yemeye kalkarlar. Oltaya takıldıklarında çırpınmaya başlarlar. Ya yem çok cazip gelmekte yada beyin yapılarında hafıza kartları eksik olduğuna inanırım. Aklıma her seferinde Şener Şen ve İlyas Salman’ın filmi gelir. Hani her seferinde İlyas Salman’ı aldatıp, onun üzerinden kendine avantaj sağlayan Şener Şen‘in aldattığını idrak eden İlyas Salman’a Şener Şen her seferinde :

Tamam seni aldattım, kabul ediyorum, ama sor bakalım neden aldattım” diyerek kendini haklı kılacak laflarla İlyas Salman’ı ikna ettiğini ekranlarda seyrettiğim zaman, gülerim. Fakat gerçek hayatta bu hadiseleri her seçim öncesi yaşamaktayız. Vatandaşın eline iki tane ufak sevinme malzemesini ver, mutlaka bu oyu almak mümkün olur. Çünkü halk ufak şeylerle mutlu olur. Maaşlarını 100 lira arttırdığınız söyleyin, oyunu düşünmeden size verir.

Aslında artan 100 lira maaş, vergi dilimindeki artma sonucunda kesintiye uğrayıp çalışanların eline net olarak çok daha düşük bir şekilde geçtiğini, konunun uzmanları dile getirmişlerdi. Yurdum insanı için seyyanen artan 100 lira önemli olmakta, verilen oylar bu dilimi telaffuz eden siyasi erkin yarar hanesine işlemektedir.

Yine geçtiğimiz günlerde çok önemli bir komşumuzun uçağını, sınırımızı ihlal ettiği için vurarak düşürdük. Türkiye için çok önemli bir komşumuz olan bu ülkeden özür de dilemedik. Nerdeyse kahramanlık türküleri söylenecek bir eda ile , tıpkı İsrail’e bir gemi aktivistleri götüren Mavi Marmara gemisi baskınında,  İsraille dış siyasette girdiğimiz kaos misali, bugün hala kırmızı renkteyiz.

Rusya ile ticari ilişkilerimiz çok önemli bir yara almış olduğunu Türkiye’deki bütün esnaf söylemekte. Rusya’dan gelen turist sayısında yaz aylarında  hissedilir bir düşme meydana gelirse, yaş sebze ve meyvede karşılaştığımız kaosun, orada da yaşanması olası. Türkiye ekonomisinde önemli bir yeri olan kuzey komşumuzla olan iyi ilişkileri yine eski duruma getirilmesi şart olduğunu düşünmekteyim.

Dün bindiğim iki taksi esnafının her ikisi de kan ağlamaklı idi. İş olmadığını söylediler. İstanbul’da İski ve Ayedaş’da işim vardı. Ne zaman buralara gitsem, sıra beklerdim, fakat dün hiç sıra yoktu.  İstanbul köprü geçişlerinde fazla beklemedim, İstanbul-Ankara karayolunda, Gürcistan yolu ile Rusya’ya giden TIR’larda büyük düşüş olduğunu gözlemledim. Zaten içi boşalan bir ekonomide Türkiye için çok zor günlerin yakınımızda olduğu, büyümenin eksi olarak aşağıya doğru gittiği bugünlerde, dış siyasette karne notumuzdan ikmale kaldığımızı anlamaktayız diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.

 

SİYASİ NABIZ