RÜZGAR EKEN FIRTINA BİÇMEZ Mİ

YAYINLAMA: 28 Aralık 2015 / 18.00 | GÜNCELLEME: 28 Aralık 2015 / 18.00

AKP'nin Demokratik Açılım projesinden "Habur görüntülerini" bahane ederek çark ettiği ve "PKK'yi temizleyeceğiz", "Tek millet, tek devlet tek bayrak" nidalarının yeniden yükseldiği günlerde, yani 2011 yılında yazdığım yazıdan bir alıntıyı buraya alarak yazıma başlamak istiyorum.

Velev ki; Kandil'i, Zap'ı ve diğer yerleşim yerlerini yerle bir ettiniz..

Velev ki; Süper Vali atadınız her ile...

Velev ki; özel eğitimli özel harekatçıları Kürt dağlarına gönderdiniz, ellerine en ağır silahları verdiniz, hatta çoban, hayvan bile demeden kıpırdayan her şeye silah sıkma yetkisi verdiniz...

Velev ki; "Son PKK'lıyı da bitirme" inadı ile örgüte katılım olasılığı olan gençleri de tek tek veya toplu avladınız, toplu mezarlara gömdünüz..

Velev ki; "Son PKK'liyi"de teslim aldınız ya da "ölü ele geçirdiniz"...

Velev ki; PKK ile aralarına mesafe koymayan sivil siyasetçileri meclisten karga tulumba çıkardınız, yetmedi kodeslere koydunuz...

Velev ki; Kürt illerinde "Olağanüstü hal" ilan ettiniz...

Velev ki; faili meçhul cinayetleri işleyecek cinayet şebekelerini resmi ya da gayrı resmi harekete geçirdiniz, Kürt aydınlarını, işadamlarını, gazetecilerini öldürttünüz...

Velev ki; Kürt siyasetine yakın legal gazeteleri yasakladınız, gazete binalarını bombalattınız....

Velev ki; "Kürt sorunu yoktur, terör sorunu vardır işte onu da biz hallettik" dediniz...

Velev ki; Elinizde yıllardır bulunan Öcalan'ı da bir punduna getirdiniz, bedenini ortadan kaldırdınız....

Velev ki; 2023 hedefinize kadar da bir tek kişi "Kürt hakkı" demedi... Ortalık süt liman..."

Yukarıda velev ki dediğim şeyler aslında devletin son 35 yılda denediği yol ve yöntemlerden farklı değildi. Devlet bugün de 3 yıllık "Çözüm Süreci"nin ardından yine aynı güvenlik esaslı yol ve yöntemlere yöneldi.

Bunun için bugün Kürdistan'ın belirli ilçeleri için" Tenkil" harekatı başlatılmış durumda.100 bin nüfuslu Cizre'ye 10 kişiye 1 askerin düşeceği bir sayıyla, 10 bin askerle girmek, tankları, ağır silahları halkın yaşam alanlarına çevirmek devletin Kürtleri imhaya yöneldiğinin çok net göstergesidir.

Bugün çözüm sürecinde masayı deviren AKP ve Erdoğan operasyonlara gerekçe olarak Ceylanpınar'da öldürülen 2 polisi bahane etmişti. Ancak anlaşılıyor ki devletin bugün bu saldırılarının ardında ne polislerin öldürülmesi ne de gençlerin kazmış oldukları hendekler vardır. Bu plan daha 2013 yılından yapılmıştır. Rojava'da ki gelişmeler ve HDP'nin % 13 ile barajı geçmesi bu süreci hızlandırmıştır.

Başbakan bu ilçelere dönük operasyonların daha 2013 yılında planlandığını açıkça ifade etmiştir.

Dersimde 1937-38 yılarında yapılan operasyon öncesinde,   daha 1926 yılında  “Dersim gittikçe Kürtleşmektedir, Cumhuriyet için bir çıbandır" şeklinde raporlar hazırlanmış "tenkil harekatı" o şekilde planlanmıştı.

Bugün Silopi, Cizre, Nusaybin, Dargeçit, Sur ve diğer ilçelerde süren operasyonlarda çocuklar, kadınlar, yaşlılar öldürülmekte, ölenlerin cenazeleri sokaklarda günlerce beklemekte, bodrum katlara sığınmış insanlar ölüleri ile birlikte günlerce bir arda yatıp kalkmaktadır.

Abluka altına alınmış ilçeler tanklarla kuşatılmış iç savaşın yaşandığı Beyrut, Halep, Gazze gibi kentleri aratmayacak görüntüler ortaya çıkmıştır. Bugün bu ilçelerde yaşanan ölümler yanında insanların bir kısmı yaşadığı yerleri terk etmiş belirsizliğe doğru göç ettirilmişlerdir. Kürt illerinde ki bu abluka, ilan edilmemiş bir "Şark İslahat Planı’nın" devreye konulduğunu göstermektedir.

Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana ortaya konulan "imha ve inkar" politikaları hangi sonucu verdi. Kürtleri "Kürtlük bilincinden" uzaklaştırabildi mi? Özgürlük ve eşitlik talebinden vaz geçirebildi mi?

Kürtler bugün ülkede en dinamik bir güçtür. Bu dinamik dış dinamiklerle etkileşim halindedir. Bölgede ki gelişmeler Kürt dinamiğini daha etkili kılmakta hatta bölgede inisiyatif alır duruma getirmektedir. Bunu görmeyen bir devlet yönetiminin "Son teröristte temizlenene kadar ev ev operasyonlar sürecektir" yönlü açıklamaları ayakları yere basmayan hamaset söylemleri olarak kalacaktır.

Çünkü denenmiş yol ve yöntemlerden sonuç alınamamışsa yeniden denemeye kalkmak çıkmaz sokakta duvara çarpmaktan başka sonuç vermez. Einstein'in "Denenmişi deneyerek her seferinde aynı yol ve yöntemlerle farklı sonuçlar almayı bekleyen ya ahmaktır ya da şarlatan" sözü yerinde söylenmiş bir söz olarak bize bu gerçeği yeniden hatırlatmaktadır.

Bugün Kürt illerinde süren bir hukuksuzluk vardır. Valilerin oluru ile sokağa çıkma yasakları hukuk dışıdır. Siz bu hukuksuzluk batağında çözüm görüyor musunuz?

1925 ten bu yana kaç Kürt isyanı yaşandı? Hepsinin sonu ölümlerle, sürgünlerle bitti. Ama Kürt sorunu bitmedi. Her seferinde yeni aktörler yeni isyan güçleri ortaya çıktı. Hepsinin temel gerekçesi Kürt olma bilincinden kaynaklı özgürlük ve eşitlik talepleriydi.

Bir yanda ilan edilmemiş bir savaşı dayatırsanız, öte yanda ülkede ki iç savaşı ortadan kaldıramazsınız. Rüzgar ekenin fırtına biçmediği görülmüş bir şey mi?

 

RÜZGAR EKEN FIRTINA BİÇMEZ Mİ