Rıza Sarraf olayı sadece başlangıçtır

YAYINLAMA: 29 Mart 2016 / 20.00 | GÜNCELLEME: 29 Mart 2016 / 20.00

Eğitimini Amerika’da tamamladıktan sonra halen orada yaşayan bir sınıf arkadaşımdan aldığım iletiyi ilginç ve yararlı bulduğum için paylaşmak istedim. Aynen yayınlıyorum.

 

ABD'de Anayasa Hukuku da okumuş biri olarak seni biraz aydınlatayım istedim, izin verirsen…

 

1. Böyle uluslararası ilişkiler boyutu olan davalarda New

York'un bir savcısı tek başına dava açmaz. Böyle Federal bir dava

için ABD Adalet Bakanı’nın ve onun da patronu Obama'nın sadece bilgisi yoktur, onayı da vardır.

 

2. Böyle bir uluslarası boyuttaki ve ABD'nin dış ilişkilerini de etkileyici bir davanın açılması demek, bunun sonuçlarının

ABD tarafından göze alınmış olması demektir.

 

3. Böyle davalar ancak çok kesin delillerle açılır. Çünkü davayı açan bizzat Federal Devlettir ve davayı kaybetmek istemez. ABD'de birkaç savcı oturup birkaç günde iddianame yazmaz. Zaten dosya uzun zamandır tutulmuştur. İstihbaratlar ve

deliller mutlaka kesindir. Olmasaydı olana kadar beklenirdi.

 

4. Bu dava aslında Rıza Sarraf'a değil Türkiye hükümetinin mevzubahis bakanlarına açılmıştır. Bu hükümet üyelerinin patronu o zaman Başbakan olan Tayyip Erdoğan'dır.

 

5. Bu dava çok önceden "ben geliyorum" demiştir. İlk önce kara

para aklaması nedeniyle bir Devlet Bankası olan Halk Bankası’nın Amerika'nın kara listesine girmesi ve herhangi bir ABD firmasının bu banka ile ilişkisi yasaklanmıştır . Ziraat Bankası da büyük uğraşlar sonucu kıl payı yırtmıştır.  Ancak bu davada da Halk Bankası yine konu başlıklarından birisi olacaktır. Bunu anlayan yabancı yatırımcılar ellerindeki Halk Bankası

hisselerini satmaya başlamıştır.

 

6. Hem NSA-National Security Agency (CIA'dan

daha güçlüdür) hem de Rus ve İran istihbaratının ellerinde uzun zamandır birikmiş kesin deliller vardır. Hiç şüphesiz ki Rıza Sarraf sadece başlangıçtır.

 

 

 

 

Obama, Erdoğan’la görüşecek mi?

 

Muhalif gazeteler ABD Başkanı Obama’nın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la başbaşa  görüşmeyi kabul etmediğini günlerdir yazıyorlar.

Dün de, Erdoğan’la ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın görüşeceğini yazdılar. Hem de makamda değil, görüşme Erdoğan’ın konaklayacağı St. Regis Otel’de yapılacakmış.

Hani şu eski reklamlardaki, “Pantolon uyduramadık, gömlek verelim!..” slogan gibi!..

 

51 ülkeden heyetlerin katılacağı Nükleer Güvenlik Zirvesi’nde liderlerin onuruna Başkan Obama bir akşam yemeği verecek. 2 saat sürecek yemekte Obama bazı liderlerle temas edecek. Ancak, yalnız Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile ikili görüşme yapacakmış.

 

ABD’li yetkililerin basına sızdırdığı haberler böyle.

Bu haberler bazen doğru çıkmaz. Kasıtlı çıkarılan bu haberlerden amaç ‘mesaj’ vermektir.

Eminim mesajlar alındı. Ama bir de olayın gerçekçi tarafı var. Ortadoğu kan gölüne döndü. Obama, Erdoğan ile bu zamanda ve fırsatta görüşmeyecekte ne zaman görüşecek?

Diplomaside ‘Ben sana küstüm’ olur mu?

 

Daha önce de yazmıştım ama yinelemenin tam sırası. 1856’da İngiltere Başbakanı Lord Palmerston, “İngiltere’nin ezeli ve ebedi dostları ve düşmanları yoktur, değişmez menfaatleri vardır. Dostlarımız ve düşmanlarımız zaman içerisinde değişir, değişmeyen menfaatlerimizdir” demişti.

İngiliz dış politikası ebedi dostluk üzerine değil, ebedi menfaat üzerine dayalıdır. Amerika ise pragmatisttir, dostluklarını faydacılık esasına bağlamıştır. Menfaat ve faydacılık bir noktada örtüşmektedir. Aslında dostluğun temelinde denge gözetmek olmalıdır. Karşılıklı çıkarları dengelemek esastır ama neyse…

 

Ben yazılanlara pek aldırmıyorum.

Tamam, Obama, Külliye’yi açmaya Erdoğan’la birlikte gitmeyebilir. Neymiş efendim, Obama açılışta Erdoğan’la birlikte gözükürse, bu Erdoğan’ın ‘Halife’liğini kabul ediyor anlamına  gelirmiş!..

Diğer taraftan ABD’de bir hesaba göre 15, başka bir hesaba göre 35 milyon müslüman varmış. Tabii bunların da oyları var!..

 

Görüşme olacak mı?

Bence olacak! Karşılıklı yarar söz konusu, neden olmasın.

İki gün daha beklersek göreceğiz…

 

 

 

Çok ciddi bir gelişme!..

 

ABD Avrupa Komutanlığı, İncirlik Üssü'nde görevli ABD askerlerinin aileleri ile İzmir ve Muğla'daki personelin ailelerinin güvenlik tehdidi nedeniyle Türkiye'den ayrılmalarını istedi.

 

Son derece ciddi ve endişe verici bu gelişme dün akşam geç saatlerde meydana geldi.

 

Amerikan AP haber ajansına göre de Washington yönetimi ve Pentagon güvenlik sebebiyle Türkiye’deki ABD’li diplomat ve askeri personelin aileleriyle birlikte Türkiye’den ayrılmalarını istedi. Karardan tam olarak ne kadar ABD'li personelin etkileneceği kesin olarak bilinmese de Pentagon Türkiye'de 680 personel yakını olduğunu açıkladı. 

 

Bundan ne anlamamız gerekiyor acaba?

 

 

Rıza Sarraf olayı sadece başlangıçtır