Faturalı sistem demokrasiden daha kolay

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Yasanın kapsamına 460 bin kişi giriyormuş.

120 bin kişinin başvurması bekleniyormuş.

Dolayısıyla devletin kasasına en kötü ihtimalle 3.8 milyar, en iyi ihtimalle de 13.8 milyar girecek.

Demokrasiymiş, insan haklarıymış diye uğraşacağına, kesersin faturayı, parası ve imkanı olanı gönüllersin, atarsın paraları kasaya olur, biter.

Başbakan, gelirin şehit aileleri, özürlüler, gaziler ve muhtaç ailelere harcanacağını söylemiş.

Yani bu vesile ile vatandaşın cebinden yeni bir sadaka kaynağı doğdu AKP’ye.

                                                                      ***

"Bireyin siyasi görüşleri, ahlaki değerleri veya dinsel inançları doğrultusunda zorunlu askerliği reddetmesi" olarak tanımlanan ve düşünce, vicdan ve din özgürlüğü kapsamında bir insan hakkı olarak görülen vicdani ret, her Avrupa Konseyi üyesi ülkede yürürlükte olan bir uygulama.

Zorunlu askerliğe alternatif yaratmak amacıyla kullanılan vicdani retin yalnızca uygulanışı ve süresi ülkeden ülkeye farklılık gösteriyor.

Vicdani ret, Avrupa'da ilk kez Danimarka tarafından 1917'de tanınmış ve 1967'den bu yana da uluslararası hukukta insan hakkı olarak görülüyor.


                                                                         ***

AB üyesi 27 ülkeden 14'ünde zorunlu askerlik yok. 13 ülkede ise alternatif hizmet sistemi var. Mesela Almanya'da "Hiç kimse vicdanı karşısında zorla askeri hizmet yapmaya zorlanamaz" düzenlemesi mevcut. Yılda 150 bin kişi bu düzenlemeden yararlanıp, Gençlik, Aile, Kadın ve Sağlık bakanlıklarında alternatif hizmetlerde  9 ay süreyle hizmet veriyor.

Avrupa Konseyi üyesi ülkeler arasında vicdani reddi hak olarak tanımayan sadece Türkiye ile Azerbaycan ve Ermenistan var. Ermenistan da bir süre önce vicdani ret konusunda taahhüt vererek, tasarı hazırlamış durumda, dolayısıyla geriye kala kala Azerbaycan’la biz kalıyoruz.

                                                                             ***

Tam da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, vicdani retçi Yunus Erçep'in 2004 yılında yaptığı başvuruyu karara bağladığı ve Ankara'nın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin din ve vicdan özgürlüğü ve adil yargılanma ile ilgili maddelerini ihlal ettiğine hükmettiği bir dönemde, Türkiye gerekli düzenlemeleri yaparak, vicdani ret konusunda diğer Avrupa ülkeleri arasına katılabilirdi.

                                                                              ***

Oysa, başta Genel Başkan Yardımcısı Bülent Arınç, “Avrupa’da örnekleri var. Bizim vazifemiz vicdani ret için bir hukuki düzenleme yapmaktır” derken, AKP Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer “vicdani ret” taslağının toplumsal bir ihtiyaç olduğunu söylerken, AKP Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ da açık açık, "İstemeyen askere gitmez" diyordu.

Ama Başbakan yine oy kaygısı ile demokrasiden yana adım atamadı.

Partisinin içinde günlerden beri vicdani ret konusunu dillendiren ve destekleyenlere de kulak asmadan, faturalı sisteme geçmeyi tercih etti.

AKP, demokrasi yolunda ayağına gelen bir fırsatı daha küçük hesaplarına feda etti.

                                                                                 ***

Başbakan Erdoğan, anket çalışmalarını yalnızca seçim zamanlarında oylarını takip etmek için seviyor ve yaptırıyor.

Oysa, toplumun vicdanına partisinin seçimlerde alacağı oy kadar değer verse ve çocuğu askerlik çağına gelmiş aileler arasında küçük bir anket yaptırsa, ortaya hangi gerçeğin çıkacağını görebilirdi.

Ama söyledik ya, toplumun vicdanı ve beklentisi değil, küçük oy hesapları önemli onun için!

Zaten adamın demokrasi ve insan hakları diye bir kaygısı da yok.

 

 

Faturalı sistem demokrasiden daha kolay