Cennet'in kapısını aralamak...

YAYINLAMA: 07 Haziran 2016 / 20.00 | GÜNCELLEME: 07 Haziran 2016 / 20.00

        Mübarek Ramazan ayı geldi. Geldi ama nasıl geldi, onu çalışan memura, işçiye, esnafa sormak gerek... Eskiden memura kimi tam, kimi zaman yarım maaş ikramiye verilir, oruca daha moralli başlanılırdı. 

        İşçiler de unutulmaz, onlara da ramazan için tam ya da yarım aylık verilirdi.

        Esnafa?..  

        Hayır, hayır... Esnaf, cebine para giren memur ve işçinin ramazanlık  kumanya alış verişinin bereketini görürdü.

        Tabii ki bu uygulana çok eskilerde kaldı.

        Şimdi dar bütçesiyle Ramazan'ı  sağ salim, borçsuz çıkaran kaptan sayıyor kendini...

                                                             ***

        Gönül her şeyin güllük/gülistanlık olmasını istiyor. Ama koşullar farklı,  geçim rüzgarı başka-başka vadilerden soğuk-soğuk esince o zaman da "geçim derdi" sarpa sarıyor. 

        Düşündürüyor herkesi...

        Bırakalım kendi dünyamızda yaşadığımız geçim sıkıntısını şimdilerde bir başka sosyal yara var içimizde kanayıp duran... Asil dert o şimdi.

        Suriye'den ülkemize sığınan müslüman kardeşlerimiz.

        Onların yerine kendimizi koyalım, lütfen...

        Artık - isteyelim/istemeyelim- onlar bizim yaşamımızın her anında varlar.

        Üstelik bizden biri oldular. Devlet onlara oturma ve çalışma izni verdi. Bu hakkı tanıdı..

        Tanıdı da hemen işbaşı yapıp ekmem kapısını mı araladılar?

        Değil, tabii ki?

        Ülkemde benim yurttaşım iş bulma kavgası veriyor.

        Bu ayrı, ama acı bir gerçek...

                                                            ***

        Suriyeli sığınmacılar  ülkemize geldiler de rahatlar mı? Yani, iş bulup çalışıyor, karınlarını doyuruyor, rahat barınıyorlar mı?

        Hayır!..

        İş bulsalar, karınlarını doyursalar, her köşebaşında günün her saatinde  el açıp dilenen Suriyeli çocuklar mı olur?

        Diyeceğim o ki; bu Ramazan'da işimiz daha da zor... 

        Belki iftar ya da sahur sofralarımız eskiye göre daha fakir kurulacak... "Varsın olsun..." diyorsak ve bu gönül zenginliğiyle bir kere daha "varsın olsun" diyebiliyorsak yaşanan soruna ilk neşteri atmışız demektir.

        O zaman,  Ramazan ayı boyunca  sokakta rastladığınız bir  - iki de olur- Suriyeli dilenen çocuğu en yakın lokantaya konuk edip yemek ikramında bulunabiliriz.

        Neden olmasın?

        Gönül zenginliği işte bu...

        Cennet'in kapısını aralamak sanıldığı gibi zor değil bu dünyada...

 

 

Cennet'in kapısını aralamak...