Pazar yerleri ve sağlığımız...

YAYINLAMA: 14 Haziran 2016 / 20.00 | GÜNCELLEME: 14 Haziran 2016 / 20.00

                                                                 Hikmet Aksoy

        Pazar yerleri kentlerde/kasabalarda haftanın belli günlerinde yörede üretilen/ yetişen tarımsal, hayvansal vb. ürünlerin pazarlandığı alanlar olarak bilinir.

        Köylü kadınlar/erkekler bir hafta içinde ürettikleri tereyağı, peynir, çökelek, süt vb. hayvansal  ürünlerini ilçenin/kasabanın geleneksel pazarında satışa sunarlar.

        Sadece hayvansal değil, bağında/bahçesinde ürettiği marul, soğan, pırasa, domates, elma, armut, patates ve benzeri ürünleri de satarak "aile bütçesi"nin denkliğini sağlamaya çalışırlar.

 

                                                          ***

        Kırsal kesimde yaşayan nüfusun/insanların kendi ekonomilerinin çarkını döndürür olmaları; her ülkenin refaha uzanan kalkınmasının temel taşını oluşturur bizce... Bu alanda refah payı ne denli büyürse  ülkede ekonomik göstergelere de o oranda pozitif anlamda güven ve hareketlilik gelir. 

        Böylece yüzler güler...

        Ceplere bereket gelir.

        Böyle bir durumda kırsal kesimde oturan yurttaşların  üretiminin desteklenmesi gerekir tabii ki...

        Bu yetmez, ürününü pazarlamada kimi kolaylıkların getirilmesi ise önemli bir konudur ayrıca...

        Köylü yurttaşların üretim sorunlarına çözüm getirmek, öncelikle devletin tarım alanındaki görevlilerinin boynunun borcu bir durum...

        Ne denli ilgi gösterir ve bilgilendirme yapılırsa köylü yurttaşın yüzü de o oranda güler.

        Önce bunu bilmek gerekir.

        Ürünün  pazarlamasına sıra gelince;  bu konuda büyük ve de küçük pek sorunun varlığından söz edebiliriz.

        Öncelikle belirtmek gerekir ki; kent/kasabalarda  kurulan geleneksel pazarlar "böyle gelmiş, böyle gider" anlayışıyla bugünlere geldi.

        Köylünün ürettiği ürünlerin sağlıklı ortamlarda pazarlandığını kim iddia edebilir ki?

        Bir pazarda toz/toprak ortamında açıkta tereyağı, zeytin, hurma, çökelek, pirinç, bulgur, peynir ve benzeri temel tüketim maddelerinin pazarlanır olması üzücü bir manzaradır sağlığımız açısından...

        Bu olumsuz durum en çok da AB yönetiminin dikkatini çekmiş bulunuyor olmalı ki; Ülkemizin AB'ye girişi için tüketim maddelerinin mutlaka markalı ve ambalajlı pazarlanması koşulunu getirilmiş bulunuyor.

        Ama  acı gerçek: pazar yerlerinde pazarlama yöntemi açısından ilkellikler yaşıyoruz. 

        Pazarlama ve ambalaj konusu tam bir fiyasko...

        Bu nedenle de; sağlığımızla dalga geçtiğimizin farkında bile değiliz.

 

                                                        ***

        Yerel yönetimler/belediyeler,  pazar yerlerinde sağlıklı ortamda pazarlama yöntemlerini/tekniklerini öncelikle düşünüp uygulamaya koymalı... 

        Bunu bir AB'ye giriş koşulu olarak değil, çağdaş yaşam gereği olara düşünmeliyiz.

 

 

Pazar yerleri ve sağlığımız...