Kurt olabilsek, hava çok puslu…

YAYINLAMA: 27 Haziran 2016 / 20.00 | GÜNCELLEME: 27 Haziran 2016 / 20.00

Büyük Britanya İmparatorluğu, Avrupa Birliği’nden ayrılma kararı aldı. AB’de kalmak için mücadele eden Başbakan Cameron, “İngiliz halkının kararına saygılıyım, doğru karar verdiler. Şimdi yeni bir liderlik için yolu açıyorum ve Ekim ayından geçerli olmak üzere ayrılıyorum” dedi.

Böyle istifalar bizim kültürümüzde, geleneğimizde ve demokrasi anlayışımızda kesinlikle yoktur. Anglo Sakson kültüründe ise fazlası ile vardır. Nihayetinde demokrasi de onların geliştirdiği bir yönetim tarzı, değil mi?

Bunları geçelim…

 

Divide et impera, Latince şu anlama geliyor:

Böl ve yönet”.

İngilizler’in, Ortadoğu’yu cetvelle çizer gibi bölüştürmesinin üzerinden bir asır geçti. Ama Zaman aşımına uğradığı için şu sıralar yeniden çiziliyor.

 

Ancak, kaderin cilvesine bakın ki, üzerinde güneş batmayan imparatorluk da bölünecek gibi duruyor!

İskoçya ve İrlanda, “Siz artık bizi temsil edemezsiniz. Biz AB’den yana oy kullandık” derken ‘Ayrılmanın’ sinyalini verdiler.

İngilizler bu bölme işlerinde çok ustadırlar. Acaba diyorum, bu kez ellerindeki büyük pasta, ‘Avrupa’yı mı bölmek istiyorlar! Eğer böyle bir niyetleri varsa, epey yol da aldılar sayılır!..

Siyaseti dünyaya belleten İngilizler; bu nedenle olup biteni iyi okumak lazım.

Şimdi anlaşılıyor ki, ‘AB’den ayrılalım’ oyları yüzde 60’ın üzerindeymiş. Ancak, anket sonuçları manipüle edilerek halk aldatılmış. Milletvekili Jo Cox’un katledilmesi aradaki puan farkını kapatmış! (52-42 olmuş)

 

Tarihi günler yaşıyoruz. İleride bu günleri tarih kitapları bütün ayrıntıları ile yazacak. Bizler şimdi bu tarihe şahitlik ediyoruz.

Aslında, “kurt puslu havayı sever” derler ya, işte bu zaman tam da o zaman!

Biz, bir bütün olabilseydik, bu puslu havadan müthiş yararlanabilirdik.

Tarih bize bu fırsatı verdi. Kaderimizi değiştirecek şans doğdu. Ama, şans yanlış zamanda kapımızı çaldı. Yazık oldu!

 

Artık yeni bir dünya var, yeni fırsatlar var…

 

Bir de kafama takılan, İngiltere için ABD’nin Avrupa’daki Truva atı derler ya, acaba ABD’nin derin devleti Trump için ön hazırlıkta mı?

Bir göçmen ülkesi olan ABD bu olaydan derin etkilenebilir ve bu iş Trump’a yarayabilir! Biraz komplo teorisi gibi oldu ama, mantıksız da değil!

 

 

İtalyan işi, tamam! Sıra Türk işi’nde..

 

Bugün EURO 2016’da Stade de Francis’de oynanacak olan İtalya-İspanya çeyrek final maçını Cüneyt Çakır yönetecek.

Sırf Türkiye en iyi üçüncü olarak son 16’ya kalmasın diye İrlanda karşısına yedek takım ile çıkan, baktı ki İrlanda gol atamıyor, bu kez kalesini açıp resmen gol yiyen İtalya Milli Takımı’nın İspanya ile olan maçını bir Türk hakeminin yönecek olması İtalya’da büyük tedirginliğe yol açtı.

Türkiye’den intikam alan teknik direktör Antonio Conte’nin karnına ağrılar giriyor. Öyle ya, etme-bulma dünyası bu!..

 

Normalde İtalya’yı tutardım, ama Conte’nin çirkin intikamından sonra şimdi İspanyollar’ın kazanmasını istiyorum.

Ne olursa olsun, Conte elenirse bütün İtalyanlar’ın hedefi olacağını biliyorum.

 

Bu arada, eğer gruptan çıkabilseydik, İrlanda’yı yenip en azından çeyrek finale uzanabilirdik.

Neden bu kadar eminsin, diye soranlara da şu cevabı veriyorum:

UEFA son 16’ya kalan takımlara 2.5 milyon Euro prim veriyormuş. Bizimkiler daha önce böyle bir durumda bunun 1 milyonunu alır, 1.5 milyonunu futbolculara dağıtırız diye düşünmüşler. Ama 8 takım arasına girmek için eminim TFF Başkanı Yıldırım Demirören şevke gelir, UEFA’dan gelen bütün parayı dağıtırdı. İşte ben de buna güveniyordum. Çünkü, bizim çocuklara o parayı verdin mi, maçı seyretmeden turu garanti bil!..

 

Fantazi olsun diye yazıyorum, bizimkilere şampiyon olun adam başı 5 milyon Euro deyin, bırakın Almanya’yı falan EURO 2016 karması bile çıksa evvel Alah bizim çocuklar o hırsla rakibi kalbura çevirirdi. Siz yeter ki, primden haber verin.

2018 Dünya Kupası için, ne kadar prim o kadar başarı…

 

TFF açsın kesenin ağzını…

Getirsin bizimkiler Dünya Kupasını…

Kurt olabilsek, hava çok puslu…