Putin-Erdoğan tarihi buluşması üzerine…

YAYINLAMA: 09 Ağustos 2016 / 20.00 | GÜNCELLEME: 09 Ağustos 2016 / 20.00

Bugün tarihi bir gün.

Bütün dünya bu tarihi toplantının sonuçlarına kilitlendi.

Sonucu itibariyle bu toplantı, II. Dünya Savaşı’ndan sonraki en önemli toplantı da olabilecek.

 

Toplantının zamanlaması ilginç bir sürece rastgeldi.

İngilizler AB’den ayrılıyor. Bu fevkalade önemli bir gelişmeydi. Başbakan Cameron gitti, yerine Thatcher’i anımsatan bir Demir Lady geldi. Göçmenlere olumlu bakmıyor. Ada da birçok şeyin temelden değişeceği konuşuluyor.

Amerika’da Kasım’da seçim var. Büyük ihtimalle korkulan olmayacak, Donald Trump seçilmeyecek, ama seçim gezilerinde söyleyecekleri şimdiden merak ve korku vesilesi oldu.

 

Rusya’yla ilişkilerimiz Batı’yı kıskandıracak seviyelere gelmişti.

Karşılıklı ticaret hacmi 40 milyar doları aşmış, 100 milyar dolar konuşuluyordu.

Enerji santralleri yapımı, doğal gaz boru hatları ve projeleri, Rusya’dan Türkiye’ye turizm akımı, Türkiye’den Rusya’ya taze meyve, sebze ihracatı, inşaat firmalarımızın Rusya’da kazandıkları ihaleler Batı’nın endişesine neden oluyordu.

Siyasi alanda da hiç olmadık kadar yakınlaşma, Putin-Erdoğan dostluğu artık bardağı taşıracak duruma gelmişti.

 

Batı’nın bu işe müdahalesi gerekiyordu!
Ama nasıl?

Şeytanın bile aklına gelmeyecek bir planla Rus uçağı düşürüldü.

17 saniyelik bir sınır ihlali yapan Rus uçağının düşürülmesi hiçbirimize ne mantıklı, ne de akıllı geldi. Ama sahip çıkmaktan başka da çaremiz yoktu!

Rus uçağının düşürülmesini, cemaatin yalnız Erdoğan’ın yıpratılması için yaptığını düşünmek biraz absürd olur!

Rusya ile ilişkilerimizin bozulmasının, daha ziyade Batı’nın bir planı olduğunu düşünüyorum ve bu işi kendine bağlı/yakın bir taşerona yaptırması bana daha mantıklı geliyor.

Benim kişisel tahminim, bugün bu olay iki liderin gündeminde olacaktır. İki taraf da olayların nasıl geliştiğini biliyor olmalı.

Rusya gibi büyük ve gururlu bir ülkenin, bir süre önce aldığı ambargo ve kısıtlama kararlarını kaldırmasını da bu kapsamda yorumlayabiliriz.

 

Tam da bu ziyaret öncesi Türkiye’nin yalnız komşuları ile değil, ittifak içinde olduğu ve stratejik ortalıkları bulunan ülkelerle olan ilişkilerini düşünürseniz, bugünkü görüşmenin normal bir toplantının çok ötesinde olduğu anlaşılacaktır.

 

AB’nin kırmızı çizgisi var!

İdamı geri getirirseniz, ilişkilerimiz asgariye iner, diyorlar.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pazar günkü büyük mitingde bu konuya net bir şekilde değindi, “TBMM karar alırsa, şimdiden söylüyorum, hemen onaylarım” dedi.

Bu durumda kırmızı çizgi aşılacak demektir!

 

Gelelim Amerika ile olan ilişkilerimizin son durumuna…

Hiç iç açıcı değil. Şimdiye kadar, ünlü Johnson mektubu hariç, bu kadar kötü olmamıştı.

Obama, Erdoğan’ı sevmiyor, inandırıcı bulmuyor ve güvenmiyor. Hillary Clinton’ın da aynı duygular içinde olduğunu tahmin etmek zor değil.

Eğer benim varsayımım doğruysa zaten Gülen’in Amerika nezdindeki itibarı hayli yüksek demektir.

 

Amerika’nın kırmızı çizgisi nedir bilinmiyor. Ancak, İncirlik’teki nükleer silahlar nedeniyle, hayli tedirginler. Türkiye’yi istikrarsız bir ülke olarak değerlendirdikleri için çözüm arayışında olduklarını biliyorum.

 

Peki, Amerika ve AB, Türkiye için, “Bırakalım gitsinler, ne halleri varsa görsünler…” diyebilir mi?

Bu hem mantıklı, hem de olası değil.

Bu konuyla ilgili birçok düşünce kuruluşu ve Zeugma’yı dünyaya tanıtan ve Türkiye’yi çok iyi tanıyan ünlü gazeteci Stephen Kinzer geçen hafta The New York Times’daki makalesinde görüşlerini açıkladılar.

Şöyle özetlenebilir:

NATO’nun ikinci büyük ordusunun durumu iyi olmayabilir, Türkiye ekonomik ve siyasi olarak istikrarsızlık içinde olabilir, ama bütün bunlar dünyanın en stratejik bölgesinde bulunan bir ülkenin gözden çıkarılması anlamına gelmez. Türkiye’yi Rusya’nın, Çin’in kucağına itemeyiz. Sorunumuz Erdoğan olabilir, ama 79 milyon insanın da dostumuz olduğunu biliyoruz.

 

Bugünkü Putin-Erdoğan görüşmesinde stratejik kararlar alınırsa işin şekli değişir. Yeni bir dünya kurulur, Türkiye’de bu yeni dünyada yerini alır.

Olursa da dünyanın sonu olmaz!..

 

 

 

 

 

Putin-Erdoğan tarihi buluşması üzerine…