İfade ve basın özgürlüğü konusunda “Çok kötü” durumda olan ülke!

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Türkiye’nin özellikle uzun tutukluluk süreleri ile ifade ve basın özgürlüğü konusunda çok kötü durumda olduğunu vurgulayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ndeki tek yargıcımız Prof. Dr. Işıl Karakaş, vicdani ret uygulamasının da mevzuata alınması gerektiğini söylüyor.

Zira, bu çok kötü durum, AİHM’e dosya artışı şeklinde yansıyor. Karakaş, “2011 yılında Türkiye’den AİHM’ye gelen başvurularda inanılmaz bir artış var. Geçen yıl 6 bin-6.500 arasında bir başvuru varken, bu yıl 9 bine ulaştı” diyor.

Anlayacağınız, Türkiye’de yaşanan haksızlıklara uluslararası arenada çare arar durumdayız.

                                                             ***

Brüksel Basın Kulübü'nde konuşan AB Bakanı Başmüzakereci Egemen Bağış, ''Türkiye'de bazı gazetecilerin tutuklu olduğu doğrudur. Fakat bunların hiçbiri gazetecilik yaptıkları için tutuklanmamıştır. Bunlar ya işledikleri iddia edilen bazı suçlar, ya yasa dışı örgüt üyeliği ya da seçilmiş hükümeti demokratik olmayan yollarla devirmeye çalıştıkları gerekçesiyle tutuklanmıştır'' diyor.

Türkiye’nin AİHM’deki yargıcı Işıl Karakaş ise, “Türkiye ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü konusunda en kötü durumdaki devlet diyebilirim. İfade özgürlüğü, basın özgürlüğü açısından hakkında en çok ihlal kararı verilen ülke. Diğerleriyle kıyaslarsanız arada çok farklar var. Yani Türkiye’nin arkasından gelen devlet için Fransa diyelim, hakkında 10 tane bugüne kadar ihlal kararı verilmişse, Türkiye için bu rakam 200’ün üstündedir” diye konuşuyor.

                                                             ***

Egemen Bağış’ın AB Bakanı Başmüzakereci olmasından başlarda biraz ümitvardım ama, artık onun bu işin altından kalkacak kapasitede olmadığını görüp, üzülüyorum sadece.

Geçenlerde bir açıklama yapıyor, “Avrupa Birliği, başlıkları açmazsa açmasın, hiç önemli değil, biz gerekli reformları sürdüreceğiz” diyor.

Avrupa Birliği neden başlık açmıyor, çünkü istediği reformlar yapılmıyor. Aynı kişi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin önünde bu kadar dosya varken, oraya gidip, “İçerde yatanların hiçbiri gazeteci değil, terörist” demeye getiriyor.

                                                                ***

Brüksel'de 67. Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu toplantısına katılan Hollandalı sağcı parlamenter Barry Madlener, Türkiye'deki medya özgürlüğünü eleştirip, sözü karikatüristlere getirerek, karikatüristlerin dahi mahkeme ve hapse girme korkusuyla karikatür çizdiklerini söylüyor.

Egemen Bağış Karma Parlamento Komisyonu toplantısında, kendisini protesto eden Hollandalı parlamentere elindeki karikatürü kastedip, “Onu münasip bir yerine...” diye yanıt veriyor.

Galiba Egemen Bağış, inkar ve hakaretle bu işin üstesinden geleceğini sanıyor.

                                                                   ***

Işıl Karakaş, AİHM’e yapılan başvurulardaki artışı, “Başvuruların katlanarak artması demek, kişilerin iç hukukta yeterli düzeyde hak ve özgürlüklerin garanti altında olmadığını ya da düşündükleri haklarını elde edemedikleri için uluslararası yargı organı olan AİHM’e başvurmaları anlamına geliyor” diye değerlendirirken, bu durumun bazı düzenlemelere, reformlara veya yargıda beklenen açılımlara rağmen, henüz Türkiye’de bazı şeylerin yolunda olmadığının bir göstergesi olduğunu ifade ediyor.

                                                                     ***

Bugün onlarca gazeteci, hiç gerek yokken cezaevlerinde tutuklu bulunuyor. AKP iktidarının bu durumu inkar etmesi, gerçeklerin gözle görülmesini engellemiyor elbette. Ve Işıl Karakaş, tutukluluk uygulaması ve süresi konusunda da Türkiye’nin yanlış bir yol izlediğine dikkat çekyor:

Tutukluluk her zaman, her an başvurulabilecek bir müessese değildir. Tutukluluk son derece istisnadır. Asıl olan kişinin dışarıda olması, ancak çok belirgin, çok kesin koşullarda tutukluluğa karar verilmesidir.Türkiye’deki uygulama tam tersine dönmüş durumda. Bizde tutukluluk esas, salıverilme istisna. Hakimler klişeleşmiş, açıklama olmayan, meseleyi izah etmeyen, yetersiz cümlelerle kişinin tutukluluğuna karar verip, altını imzalıyorlar” diyor.

Gelinen bu noktayı biz daha açık izah edip, hukukun siyasetin vesayeti altına girmesinin bir sonucu olarak açıklayabiliriz.

                                                                     ***

Başmüzakerecimizin, başinkarcılığa soyunduğu, kendisi aklına geleni söylediği için Türkiye’de de düşünce özgürlüğü var zannettiği Türkiye ile, uzaktan görünen manzara hiç kuşkusuz aynı değil.

Siz ne kadar üzerini kapatmaya çalışsanız da fotoğraf uzaktan net olarak seçilebiliyor.

 

 

İfade ve basın özgürlüğü konusunda “Çok kötü” durumda olan ülke!