Tanı tedavi

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Ne zaman bir hal olsa hemen ortaya atılıp ‘Eğri oturup doğru konuşalım’ demez miyiz? Her yerde söylerizde tam olarak neyi kast ettiğimizi bilemeyiz. Neden eğri oturalım diye hep düşünmüşümdür. Bir iskemleye nasıl olurda eyri oturursunuz? Hani ondanda geçtim bir koltuğa nasıl eyri oturursunuz bilemiyorum. Bir tabureye eğri oturmaya kalkın mutlaka düşersiniz. Hani planlı programlı bir iş yapmazsanız, insanın nasıl ayağına, eline dolaşırsa, her konuda aynen buna benzer. O zaman doğru oturup doğru konuşalım denmesinde yarar vardır.

1970 senesinden beri, hatta 1960 senelere varan bir sistematiğin içinde program yaparsanız, denklemin çözümü kolay olabilir. Ortadoğu’daki bütün devletleri yönlendiren, hatta devlet başkanlarını eğiterek, ülke başına geçmesini sağlayan sistematiğin içinde, cinayet ve suikastleri tertipleyen bir dış gücün varlığını inkar etmek yalnıştır. Kral Faruk, Enver Sedat, Kral Faysal, Saddam Hüseyin, Rıza Pehlevi, İmam Humeyni gibi Ortadoğu’da gelişleri ve gidişleri birileri tarafından kurgulanan senaryonun, kimi zaman iyi işlediği olmuş, kimi zaman da taşlar yerine oturmamıştır.

Türkiye’de böyle bir oyunun bir parçası olmasına ramak kaldığını düşünmekteyim. Olayın oluşması sırasında kanımca planlanan tarih 24 Temmuz’dan, 15 Temmuz’a çekilmiş olması, bir akameti getirmiş olabilir, gibi düşünceler halen mevcuttur. Şimdi ekranlara bol miktarda malzeme döküldü. Fetullah Gülen cemaatini destekleyenlerin kimler olduğunu hiç mi hiç merak etmemekteyim. Türkiye’de, Osmanlı’dan kalan bir gelenek Tarikat, Tekke, Zaviyeler ve Cemaatler ortadan kalkmadıkça, bu ülkemizde huzur ve selamet oluşmasının zor olduğunu düşünmekteyim.   Nedenleri o kadar basittir ki, araştırmaya bile gerek yoktur.

Ortadoğu ülkeleri içinde yeraltı zenginlikleri en fazla bulunan ülkelerin içinde Türkiye de yer almaktadır. Bu zenginlikler okyanus ötesindeki ‘’Dost ve Müttefik’’ diye adlandığımız ülkelerin iştahlarını kabartmış, bir hadise olsa da içeri girsek diye beklemekteler.  Biz ise kendi içimizde bir birimizle kavgalı, başkalarına yataklık yapmaktayız.

Gülen ve ekibinin yıllardır böyle bir oyunun parçası olduklarını bildikleri halde, ihanet çetesinin içinde rol almaktan çekinmediklerini görmekteyiz. Bu hareketin oluşmasını yıllar önceden planlıyanlar, ülkedeki Milli olarak nitelediğimiz istihbarat teşkilatının başına konacak adamıda alıp ülkelerinde eğitim vererek, kendi adamları gibi yetiştirmelerine göz yumanlar da, en az girişimi yapanlar kadar suçlu olduğunu düşünmekteyim.

“Bizi bile kandırmışlar” cümlesini söylemek, darbe girişimindeki yataklık  konusundan, yöneticilerin suçluluklarını kapatamaz. ‘Bizi bile dinlemişler’ demek de, bu suçun iştirakini kabul etmek sayıldığına inanmaktayım. Kimse kendini bu hareketin dışında hissetmesin. Aziz Nesin’in tarif ettiği halkı kandırabilirsiniz. ‘Şu aydınlardan da çok çektik’ sözlerini söyleyenler, aslında bu konuda  ne kadar suçlu olduklarını ifade etmekteler.     

Gelin koltuğumuza doğru oturalım, ve gerçekleri bütün çıplaklığı ile ortaya koyalım. Hiçbir olaydan kendimize şahsi menfaat çıkarmadan analiz edelim. Bu olay bir parti meselesi değil, ülke meselesi olduğunu kabul ederek analiz edelim , ortaya doğru teşhis konursa, tedavi ona göre cevap verir diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.

  Metin Atamer 

 

Tanı tedavi