Terim-Arda polemiği tam gaz…

YAYINLAMA: 01 Ekim 2016 / 20.00 | GÜNCELLEME: 01 Ekim 2016 / 20.00

Türkiye’nin en önemli (!) meselesinde bugün beklenen gelişme oldu! Arda Turan Milli Takıma davet edilmedi.

Dünyanın en iyi takımlarından Barcelona’da şu sıralar formunun zirvesinde performans gösteren, İspanyol basını tarafından göklere çıkarılan Arda, milli formayı giyemiyor. Çünkü o formayı giymek için yalnız çok iyi futbolcu olmak yetmiyor, bir de ‘adam’ olmak gerekiyor.

 

Barcelona’daki villasının havuz başında Rıdvan Dilmen’e verdiği röportajda, “… Hocama saygım sonsuz… diyerek kurduğu cümlenin devamında Allah ne verdiyse, kendini ‘Arda’ yapan hocasına yakışıksız göndermelerde bulundu.

 

Her şeyden önce samimi değildi! Paranın ve şöhretin verdiği şımarıklık ve ukalalık çoğu kimse gibi beni de tiksindirmişti!

Saygım sonsuz” diyorsun, o halde kapa çeneni!

Arda, ‘sonsuz’ kelimesi ile ‘sınırlı’ kelimesini karıştırıyor. Ha, dersin ki, “Hocama bu konuda katılmıyorum, saygı duymuyorum…” amenna!

Yani, adam sözünü esirgemedi, kendi doğrularını cesurca söyledi, Hoca milli takımın başında olduğu sürece de davet beklemediğini ifade etti, deseydi bu olayı başka türlü değerlendirirdim. Ama sureti haktan görünüp, o yakışıksız laflar Arda’yı çoğu insanın gözünde bitirdi!

 

O havuz başındaki söyleşiyi de NTV veya Rıdvan Dilmen’le Güntekin Onay organize etmedi! Arda, onları aradı, davet etti. NTV’de bundan böyle yurt dışı röportajlara devam edeceğiz ayaklarına yattı!  Adım gibi eminim, onları Arda çağırdı. Çünkü adam o kadar büyüdü ki, kendine yediremiyor. “O Fatih Terim’se, ben de Arda Turan’ım” diyor.

 

Milli Takımımız açısından büyük kayıp! Şu sıralar dünyanın en iyileri arasına girmiş bir Arda’dan yararlanamıyoruz.

Fatih Terim açısından, büyük riske girdi. Ukrayna ve İzlanda maçlarında alınacak kötü neticeler, Fatih Terim’in istifasına bile yol açabilir.

Böyle olduğunu kabul etsek, Arda’nın tarihe, “Hocasının başını yiyen futbolcu” olarak geçmesi makbul bir şey midir? Gurur mu duyacak Arda bundan?

 

Fatih Terim, burnu yere düşse eğilip almayacak bir adam. Demek, Arda’da da öyle olmuş.

Politikada, dernekçilikte ‘Sen-Ben’ kavgasını biliyoruz da, milli takım seviyesinde de işlerin artık böyle olduğunu yeni öğrendik. Ama bu ‘eğitimsizlik’ bize ‘cuk’ uyuyor!..

 

Şimdi bu geri dönüşü olmayan gerginlik bakalım spor kamuoyundan nasıl bir tepki görecek?

Herhalde dananın kuyruğu 2 maçın sonucuna göre ya kopacak, ya da unutulacak!..

 

Bu arada Fatih Terim düşmanları yorumcular, Arda üzerinden içlerindekileri kusacaklar.

Anlı şanlı diye bildiğimiz yorumcuların çoğu tarafsız değil!

Erman Toroğlu, "Fatih Terim çok üst düzey işler olmasaydı bu futbolcuları Milli Takım'a çağırırdı" diyor.

Tayfun Bayındır da benzer yorumda bulunuyor: “Kamuoyu Terim-Arda gerginliğinin çok küçük kısımını biliyor. Ve bu bilinen küçük kısım bile ortada ciddi bir disiplin sorunu olduğunu gösteriyor. Bu açıdan bakıldığında tek seçici Fatih Terim’in aldığı karar doğrudur.

 

Ahmet Çakar, Terim’i hiç sevmez. Fırsat bu fırsat deyip kusmuş: "3 gün önce Şampiyonlar Ligi maçında Barcelona'yı ipten alan Arda'yı milli takım kadrosunda görememek gaflet, dalalet ve hatta hıyanettir."

 

Gördünüz mü, iş vatana ihanete dayandı!

Ve…

Bu mesele ‘Lozan Antlaşması’ polemiğini askıya alacak gibi duruyor! En azından Ukrayna ve İzlanda maçları sonuna kadar!..

 

Terim-Arda polemiği tam gaz…