Anadolu’nun yıldızları ve Antep’in işadamları

YAYINLAMA: 02 Kasım 2016 / 20.00 | GÜNCELLEME: 02 Kasım 2016 / 20.00

Türkiye’nin en önemli 2 ekonomi dergisi, aylık ‘Capital’ ile haftalık ‘Ekonomist’ dergilerinin düzenlediği ‘Anadolu Markaları Yarışması’nda ödüller sahiplerini buldu.

Bu yıl 9’uncu kez gerçekleştirilen yarışmada, 2016 yılında izledikleri marka skratejileriyle başarı öyküsü yaratan 19 firma ödül kazandı.

 

Yarışmanın hikayesinde beni ilgilendiren iki şey var.

Birincisi, çok ilginçtir, buğdayı ve suyu olmayan Gaziantep, Türkiye’nin en büyük makarna üreticisidir. Yıllık üretim kapasitesi 1 milyon ton olan Oba Makarna, sektöründe Türkiye’de 1 numaradır.

Yarışmada ‘Tarım Gıda’ kategorisinde büyük ödülü kazanan Oba Makarna, değerli işinsanı Musa Özgüçlü’nün maharetli ellerinde yıllardır sürekli büyüyor, her sene daha fazla ihracat yapıyor ve bütün övgüleri hakediyor.

 

Bu konuda beni sevindiren bir olay da, Swissotel’de düzenlenen gecede ödülü Oba Makarna’yı temsilen şirketin CEO’su, Musa Özgüçlü’nün oğlu Alpaslan Özgüçlü’nün alması oldu.

Oğlunu sevgiyle, titizlikle yetiştiren bir baba, Anadolu’nun yıldızı, Türkiye’nin yükselişine öncülük eden Oba Makarna adına oğlunun aldığı ödüle kimbilir ne kadar mutlu olmuştur.

 

İkincisi, belki şimdilerde adı pek bilinmiyor ama yakın geçmişin en ünlü simalarından birisi Mustafa Şahin ile ilgili bir anekdot.

Zamanın başbakanı Turgut Özal’la birlikte gittiği Irak iş seyahatı dillerde plesenk olmuştu.

Şahin’in Irak’a akıl almayacak miktarda mercimek ihraç etmesi Özal’ın dikkatini çekmişti!

Anadolu Markaları Yarışması’nın sponsonlarından birisi olan Fibabank’ın sahibi Hüsnü Özyeğin’in gecede anlattığı Mustafa Şahin ile ilgili bir hatıra bizi geçmişe götürdü.

 

İşte Özyeğin’in anlattıkları.

Yaklaşık 40 yıl önce Pamukbank’a genel müdür olmuştum. Anadolu’ya müşteri ayağına giden ilk ‘genel müdür’ olduğumu sanıyorum. Gaziantep’e yılda iki kez giderdim. Sabah sıcak katmer ve sütle kahvaltı, öğlen kebaplar, akşama doğru baklava ve akşam sazlı sözlü yemekler. Anadolu insanı çok sıcaktır. Rahmetli Özal’ın ihracat açılımı sırasında 1980’lerin başında Türkiye 2.3 milyar dolarlık ihracat yapabiliyordu. Gaziantepli müşterimiz Mustafa Şahin de 30 milyon dolarlık ihracat yapıyordu. Bir gün İstanbul’a geldi, beni ziyaret etti ve çay içtik, sohbet ettik. Tam çıkarken kendisine sıfır kilometre bir BMW’nin anahtarını verdim. Çok şaşırdı. Belki BMW büyük bir hediyeydi ama öyle bir reklamımız oldu ki Anadolu’da dilden dile dolaştı. Bize çok müşteri getirdi.

 

Unutamadığımız bir anekdotta bizden…

Mustafa Şahin, yalnız mercimeğin değil, fıstığın da kralıydı.

O zaman şimdiki gibi modern fıstık kırma makineleri falan yoktu. Fıstık elle kırılırdı ve çok sayıda insan istihdam edilirdi.

Fıstığın düşmanı çoktur! Yani, dikkat etmezsen malı götürürler!

 

Mustafa Şahin, bir gün kontrol amaçlı geldiğinde, kırma işinde çalışan birinin ağzının oynadığını görür. Belli ki fıstık yiyor!

Hemen yanına çağırır ve cebine ‘bir pençe’ fıstık koyar. Hadi şimdi dışarı çık, bu fıstığı ye, gel der.

Geldikten sonra da adamı muhasebeye yollar!

Şahin’in usülü böyleydi. Hem adama fıstık yedirir, sonra da çıkış kapısını gösterirdi.

 

Artık sessizler. Ailenin başından çok talihsiz olaylar geçti. Ama şanı sürüyor…

Anadolu’nun yıldızları ve Antep’in işadamları