Tepişme alanı…

YAYINLAMA: 11 Ocak 2017 / 20.00 | GÜNCELLEME: 11 Ocak 2017 / 20.00

Önce şuradan başlayalım.

Rusya, ABD Başkanlık seçimlerini Trump lehine manipüle etti. Nokta!

Daha doğrusu buna İngilizce tabiri ile hackledi demek daha doğru.

 

Köşemde size CIA ve FBI tarafından hazırlanıp Başkan Obama’ya sunulan raporun linkini veriyorum.

Hackledi denince, seçim rakamlarına müdahale anlaşılmamalı.Yalın anlatımla, Ruslar, Hillary Clinton’ın seçim sırasında kendi kampanya yöneticilerine veya başka mercilere gönderdiği ve gelen bütün iletiler Ruslar tarafından hackleniyor.Putin’in yönlendirmesine göre bu veriler Trump tarafına bir şekilde iletiliyor veya Trump lehine kullanılıyor.

Hacklenen yalnız iletiler değil, son derece önemli, gizli ve stratejik bilgiler içeren dosyalar, raporlar da var. Yani inanılmaz, dehşet verici bir skandal.

 

Obama, ABD’nin en güvenilir ve yetkili kurumlarından gelen raporlardaki seçim manipülasyonlarının gerçek olduğuna inandıktan sonra ilk yaptığı iş, Aralık ayı sonunda, 35 Rus diplomatını sınır dışı etmek oldu.

Devletler arası ilişkilerde maruz kalınan bu davranışa karşılık verme prensibine Mütekabiliyet(karşılıklı olma durumu anlamına gelen bir kelime ve diplomatik bir hak)denir.

Ruslar karşılık vermedi, sessiz kaldı.

Gerçi Ruslar, Amerika’nın iddialarını kabul etmediler. Ancak, yaptıkları su götürmez gerçekti ve yakanladılar!

 

Bu son derece vahim, savaş sebebi olabilecek bir durum değil mi?

Daha beteri var.

Sanki Ruslar, Donald Trump’ı deli dolu veya sarışın olduğu için mi tutuyorlar?

Olur mu hiç öyle şey!

Karamanın koyunu sonra çıkan oyunu’ hesabı, Rusya Devlet Başkanı Putin’in elinde ABD başkanlık seçimini Trump’ın lehine hacklediği iddiasından bile daha güçlü belgeler varmış.

ABD’nin dört istihbarat servisi şefinin geçen Cuma günü müstakbel Başkan Donald Trump’a verdikleri istihbarat brifinginde sundukları iki sayfalık bir notun içeriği gazete ve ajanslara sızdı.

 

Rus istihbaratının elinde Trump hakkında ciddi kişisel ve mali bilgilerin dışında başka şeyler de varmış!

Herhalde ne olduğunu anlamış olmalısınız!..

Putin'in elinde Trump'ın seks kasetleri de bulunuyor. Escortlarla rezil ilişkiler ve çeşitli fanteziler (!) denediği birden fazla seks kaseti, Trump'ın bağımsızlığını ve ABD çıkarlarını temsil etmesine yönelik  kuşku ve kaygılar yaratacak gibi duruyor!

Ne Başkan ama, değil mi?

İnsanın inanası gelmiyor…

 

Trump, bütün bu olan bitene Twitter’dan yanıt verdi:

Sahte haberler, tam bir siyasi cadı avı!

 

Almanların, AB’nin en büyük gazetesi ünvanlı Bild, dün Amerika’nın şantaj tehdidi altında olduğunu iddia ederek, işin içinde Rus mafyasının olduğunu, kadın satıcılarının bulunduğunu yazdı.

Bunları okuyunca, gayri ihtiyari “Haydaaaa” diye bağırmışım!

Gerçek olamayacak kadar rezil bir iş!

 

Şimdi, bir tarafta yukarıda tasvir ettiğimiz Trump, diğer tarafta Putin var.

İstihbaratın içinden yetişmiş, Rusya’nın en iyi üniversitesinde hukuk okumuş, feleğin çemberinden geçmiş, önemli devlet tecrübesi olan, eski kulağı kesiklerden Vladimir Putin

Yani, Putin’le başetmek kolay değil, demek istiyorum.

 

Bütün bunları bildikten sonra Trump’ın en önemli bakanlığı, Dışişleri Bakanlığını, Putin’in yakın dostu Rex Tillerson’a vermesi kafalarda soru işareti oluşmasına neden oldu.

 

Ortadoğu’daki ihtilafların bugünkü noktadan ileri gidebilmesi için Trump’in görevi devralması bekleniyor.

İyi de, Donald’ın başı fena halde dertte. Burayla, bizimle nasıl ilgilenecek vesveseliyim!

İnternette kaset mi izleyeceğiz, savaş mı, yoksa paylaşım mı?

Her üçü de yavan!

 

Ancak mantığım pek bir şeyin değişmeyeceğini söylüyor.

Yani, mevcut düzenin bozulmayacağını düşünüyorum.

Ortadoğu’daki enerjiye ihtiyaç her zamankinden daha çok.

Batı dünyası Araplar’a verilen petrodoları silah satarak geri almak için en aşağılık planları devreye sokmaktan çekinmiyor.

Hal böyle olunca da, fıkradaki “Sende bu ense, onda bu para varken çok dayak yersin” gibi bir durum oluyor.

Artık, kimin ensesi, kimin parası, dayağı kim yiyor diye  sormazsınız herhalde, değil mi?

 

Türkiye’nin iki devintepişme alanı olacağından koruyorum.

İsmet Paşa’nın ünlü lafını hatırlamadan edemedim.

Büyük devletlerle ilişkiye girmek, ayıyla yatağa girmeye benzer.

  

 

 

 

Tepişme alanı…