Bankacılık, halkla ilişkiler ve güven...

YAYINLAMA: 02 Mart 2017 / 20.00 | GÜNCELLEME: 02 Mart 2017 / 20.00

Ülkemizde halkla ilişkilerin yoğun yaşandığı iş kollarının en başında bankacılık gelir. Eskinin çilekeş bankacıları; bugünkü meslektaşlarına dönemlerine ilişkin anılarını anlatırken genç kuşak/nesil bunları masal olarak değerlendiriyor/inanamıyorlar.
Bugünün otomasyonu yoktu geçmişte...
Herşey elle yazılıp çiziliyor.
Hesap ve daktilo makinesi nöbetleşe kullanılıyordu.
Üç aylık devrelerde ve hele yıl sonlarında mizan, envanter çalışmaları için mutlaka fazla mesai/çalışması yapılıyordu.
Dahası, 40-50 yıl önce bu ülkede bankacılık mesleği bir çile doldurma alanı gibi idi.
Şimdi öyle mi?
Akşam eve giderken hiç bir personelin kafasında sorun yok. Hesaplar tutmamış, kasa eksik çıkmış, akşam fazla çalışma var, bunlar tarihte kaldı.
Kaldı da; günümüz bankacılığının hiç mi, zor yanı yok?
Var tabii ki...
Bankalar, finans kurumu olarak kaynak/tasarruf toplayarak ihtiyaç alanlarına kaynak yaratmak gibi bir zor görev üstlenmişler.
Ekonomi büyüyor, dolayısıyla da bankalar buna ayak uydurmak zorunda...
Müşteri ilişkileri, yani kalkla ilişkiler öylesine boyut ve önem kazanmış ki... Bir banka yöneticisi ve serviste bulunan diğer personel her gün sınava girecekmiş gibi hazırlıklı, bilgili olmak durumunda...
Davranışında, düşünce ve söyleminde örnek olmak gibi bir zorunluğu var bankacıların...
Dürüst, sevecen, yerine göre nüktedan ve de ciddi...
En önde ve en başta; inanılır/güven duyulan bir kimlik.
Müşterilerini iyi tanıyan, yeni müşteriler edinmek için ziyaretler yapan, sohbetleri, toplantıları kaçırmayan bir kimliktir bankacı...
Eskiden başarı için hedefleri kendisi seçen bankacı, şimdi kendisine seçilen/gösterilen hedeflere ulaşmak için çırpınan bir görev adamı/elemanı...
Kısacası günümüzde de zor meslek bankacılık...
Xxx
Geçen gün bir bankanın şubesindeyim. Sıramı bekliyorum, 70-80 yaşlarında bir hanımefendi geldi, işlem sırası alması için yardımcı oldum. Benden sonraydı sırası... Biraz öfkeli havası vardı. Özelidir dedim içimden, sormadım. Gişeden ben ve ardından o hanımefendi çağrıldık.
Kendi işlemimi yaptırırken, yaşlı kadının ATM'deki parasının niçin az olduğunu, emekli maaşının niçin ATM'ye yüklenmediğini sorduğunu ister-istemez duydu. Aldığı yanıtın ne olduğunu duymadım. Yaşlı kadının yüksek sesle "Bana ne ....... hesabından? Bana niçin sormadınız? Bunu yapamazsınız?" deyince durumu anladım.
Bir anlaşmazlık var demek ki?
Yaşlı kadın gişeden ayrılıp müdürün odasına gitti. Orada neler oldu, sonradan ondan öğrendim.
Tam güven sarsıcı bir durum.
Bir banka şubesi yöneticisi; mudisini hesabından bir miktar paranın bir başka yerde bloke edilmesinden/tutulmasından önce haberdar etmeli...
Mudiin sözlü rızası yetmez, bunu imza ile teyit etmesi/doğrulaması gerekir.
Banka şubesi bunu nasıl yapar, aklım almadı.
Yaşlı bayan o öfke ve haklılıkla bankadaki hesabını kapattı, parasını aldı gitti.

Bankacılık, halkla ilişkiler ve güven...