"Elbette bir gün sabah olacak..."

YAYINLAMA: 04 Nisan 2017 / 20.00 | GÜNCELLEME: 04 Nisan 2017 / 20.00

Demokrasi arayışımız sürüyor. 1946'dan bugüne 71 yıllık bir sevdalılık dönemi var ülkemizin/insanımızın... Bu süreçte gelen-giden iktidarlar kendi anlayışlarına göre düzenlemeler yapıp demokrasi arayışı yapmışlar. Kendi istek ve arzularına göre...
Ama her seferinde "Ali yapar, Veli bozar" örneği...
Yönetime gelen her iktidar, kendine elbise biçip bunun toplumsal kabul görmesi derdine düşmüş.
Bugün de bunu yaşıyoruz.
Anayasa değişikliği istemi ülkemiz gündemine daha çok 1960 darbesiyle geldi. Onu da askeri yönetim talep etti/istedi.
O tarihten bu yana da hiç dinmedi.
1980'den sonra da anayasa konusunda toplumsal yaraya dönüşen bir durumu yaşıyoruz.
Gelen-giden iktidarlar, "çorbada benim de tuzum olsun" gayretine/hevesine düşünce, ortada bir anlaşmazlık konusu oluştu. Bugüne değin sürdü.
Her iktidar; genel bir ortak görüş oluşmadan, olgunlaşmadan demokrasiyi kendi çıkarlarına göre yorumlayıp uygulamak isteyince oluşan manzara ortada...
Her seferinde siyasetçiler "Ham meyvayı kopardılar dalından..."
Sorarsanız; yeni anayasa için toplumsal birliktelik için propaganda yoluyla bilgilendirme yapılıyor.
Ama propaganda yoluyla...
Amaç, kendi görüşünü, kendi anlayışını anlatıp, kabul ettirmek...
Toplumsal uzlaşı, ortak görüş/birliktelik anlayışını bir kenara bırakan siyaset kadroları anayasayı kendi kafa ayarlarına göre olsun diye çırpınıyor, yırtınıyorlar.
Sonuç, elbette bir noktaya varacak...
Ama, demokratik anayasa özlemi bitmeyecek yine...
Neden mi, açıklayayım: Geçende, tv kanallarının birinde bir partinin İstanbul milletvekillerinden biri konuşuyor. Sözlerinin arasına da; gelecek günlere ilişkin sokuşturmalar yapıyordu:
"- Anayasa arayışı bitmeyecek...
"- Milli Güvenlik Kurulu olmayacak..."
Bu muhterem tabii ki, kendi kafasının/aklının erdiğince konuşuyor. O da inanmıyor halkoylamasına sunulan bu anayasa teklifinin son olmayacağını ki; "Anayasa arayışı bitmeyecek..." diyor.
Vah benim ülkem, vah benim yurttaşım...
"Hasretinle yandı gönlüm..."
"Milli Güvenlik Kurulu olmayacak" diyen vekilin hangi akla hizmet ettiğini anlayan var mı?
Ülkenin, insanının güvenliğini "saldım bayıra..." anlayışına mı teslim edeceğiz gelecekte? Milli Güvenlik Kurulu kalkıyor çünkü...
Allah akıl versin!..
Milletin vekilinin bir cümlesi de şöyle:
"- Biz doğru bir istikamete doğru gidiyoruz. Hedefimizde büyük Türkiye var."
Allah kabul etsin de, bu tutarsız söylemlerle nereye varılır bilemem...
Xxx
Anayasa oylaması gibi çok önemli bir konuda; ortak aklın yoğun galip gelmesi gerekirken, konuyu yüzde üzerinden tartışmanın anlamsızlığını yaşayıp gidiyoruz.

"Elbette bir gün sabah olacak..."